28 Şubat darbesi günlerinde askeri vesayet yanlıları, askerler ve ulusalcılar nasıl bir propaganda yapıyorsa 14 Mayıs seçim sürecinde de mevcut iktidar bloku benzer bir propagandayı yapıyor.
Aynı 28 Şubatçılar gibiler
28 Şubatçılar Refah Partisi ve PKK arasında iş birliği olduğunu söylüyorlardı. Bugün iktidar da ana muhalefetin “Öcalan’ı serbest bırakacağını” dile getiriyor.
Sadece bu türden milliyetçi bir hamaset değil söz konusu olan. Halkın fakirliğiyle dalga geçmeye başladı çeşitli iktidar sözcüleri. Örneğin Numan Kurtulmuş, “Biz Togg diyoruz, adamlar soğan diyor. Biz TCG Anadolu diyoruz, adamlar sarımsak diyor” sözleriyle halkın yoksulluğuna dikkat çeken muhalefeti kendince aşağılıyor.
28 Şubatçılar özellikle AKP’ye oy veren kitleleri makarnacı, kömürcü ve bidon kafalı diye aşağılarlardı. Bugün de AKP’liler yoksulları “soğan kafalı” diye aşağılıyor.
Türkiye’de siyasal kutuplaşmanın ve güç dengelerinin ne kadar radikal bir şekilde değiştiğini kavrayamayanlar hala AKP tabanında değişimin ve ezilenlerin lehine bazı olumlu öğelerin olabileceğini iddia ediyorlar.
AKP liderliği faşistlerle beraber, “Ben devletim” diye bağırıyor.
AKP tabanının önemli bir kesimi de bu sağcılığı, milliyetçiliği, yoksul düşmanlığını alkışlıyor.
AKP devlet koalisyonuna tek bir oy yok!
Depremi felakete dönüştürenlere oy yok!
Kaçak ve çürük yapılara imar affı çıkararak, toplumsal fayda için değil rant odaklı şehir planlamaları yaparak, kentsel dönüşümü yoksulları mülksüzleştirmek için bir fırsat haline getirerek, afet yönetim planlarını ve tatbikatları ciddiyetle yapmayarak adeta deprem riskini görmezden gelen, talimat beklenirken insanların enkaz altında donmasına göz yuman ve dakikalar içinde on binlerce insanımızın hayatını kaybetmesine sebep olan bu iktidar gitmeli.
Sansürcülere, işçi düşmanlarına oy yok!
Yasaklar, sansür, yolsuzluk ve yoksulluk bu dönemin simgeleri haline dönüştü. İşçilerin, ezilenlerin direniş hakları, anaysal hakları arka arkaya kısıtlanıyor, yasaklanıyor.
İşçilere uygulanan grev yasakları, sendikal örgütlenmelerin önündeki engeller, patronları kollayan düzenlemeler kaldırılmalı. Esnek çalışma adı altında, güvencesiz ve kayıt dışı olarak işçi çalıştırmak yasaklanmalı. Mobbing yapan, haksız fesihle işçi çıkaran, özlük haklarına saldıran işverenler cezalandırılmalı!
Kadın haklarına göz dikenlere oy yok!
Kadınlara ve lubunyalara karşı örülen nefret ittifakını durduralım.
Kürtaj haktır! Güvenli, sağlıklı ve ücretsiz kürtaj hakkı kamu-özel ayrımı olmaksızın tüm hastanelerde erişilebilir olmalı, keyfi uygulamalara son verilerek bedenlerimiz üzerindeki politikalardan vazgeçilmeli.
AKP-MHP gidecek, göçmenler kalacak!
İktidarın değişmesini istiyoruz diye göçmen düşmanlığına ve ırkçılığa sessiz kalmayalım. Bu topraklardaki herkesin ayrımcılığa ve sömürüye uğramadan insanca yaşayacağı bir yönetim mümkün! Mülteci, göçmen ve sığınmacılara eşit yurttaşlık hakkı tanınmalı. Göçmen kadınların cinsiyetçi saldırılara karşı korunması için özel önlemler alınmalı. Tüm mültecilerin eğitim, sağlık ve barınma hakları güvence altına alınıp güvenli göç hakkı tanınarak, sınırlar açılmalı!
Asgari ücret 15 bin net!
Krizlerin faturasının emekçilere kesilmesine izin vermeyelim. Asgari ücret 15 bin net! Asgari ücret değişen enflasyon oranlarına göre üç ayda bir yeniden düzenlenmeli. Asgari değil özgür, eşit ve adil bir yaşam sürmek için örgütlenelim.
Patronlar vergilendirilsin!
Patronlara ve sermayedarlara vergi affına son verilmeli. Zenginlerin ödediği vergiler, gelirleri ve servetleri oranında artırılmalı. Sermayedarların vergileri kâra göre değil ciroya göre alınarak gelir eşitsizliğinin önüne geçilmeli. Zenginlerden toplanan vergiler toplumun refahını yükseltecek programlar aracılığıyla geri dağıtılmalı.
Küresel iklim değişikliğinin sebep olduğu ekolojik çöküşün ve çevre felaketlerinin durdurulmasına yönelik taleplerde pazarlıklara karnımız tok. Şirketler, hükümetler ve uluslararası kuruluşlar dünyamızı el birliğiyle yok ediyor. Geç kaldığımız her an karanlık sona bir adım daha yaklaşıyoruz. Hemen şimdi sıfır emisyon!
Hayvan cinayet, tecavüz ve şiddetine son verilmesi için yasal ve idari düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmeli. Hayvan katillerinin, tecavüzcülerin ve şiddet faillerinin cezasız kalmasına karşı adalet sağlanmalı. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, Hayvan Hakları Kanunu’na dönüştürülmeli.
Savaş değil barış!
AKP-MHP iktidarını da savaş politikalarını da durduralım. Sınır ötesi operasyonlara, bölgesel güç olma girişimlerine son verilmeli ve kaynaklar savaşa ve silahlanmaya değil sağlığa, eğitime, yoksulluk ve işsizliğin ortadan kaldırılması için harcanmalı.
Göçmen düşmanlarına oy yok!
İktidarın baskıcı, zorba ve talancı uygulamalarına karşı demokrasi ve özgürlükler etrafında buluşarak “Bu iktidar gitmeli” diyoruz!
Bu yüzden Cumhurbaşkanlığı seçiminde oylarımız da uyarılarımız da Kemal Kılıçdaroğlu’na.
Irkçılara, milliyetçilere, azınlıklara yönelik nefret söylemlerini kullananlara oy yok!
Parlamento seçimlerinde herkesi HDP’nin kapatılmasına karşı çıkmaya, sandıkta ise Yeşil Sol Parti’ye oy vermeye ve tüm yaşamsal taleplerimiz için de bugünden itibaren sokaklarda, fabrikalarda, okullarda mücadele etmeye, hep birlikte antikapitalist bir alternatifi inşa etmeye davet ediyoruz.
Oylar Yeşil Sol’a, oylar emek, özgürlük, eşitlik ve demokrasiye! Hazırlıklarımız sokakta direnişe!