Türkiye’yi sarsan depremin ardından iktidar eğitime el attı, depremin faturasını öğrencilere kesmeye başladı. İlk ve ortaöğretimde tüm okullar 20 Şubat’a kadar tatil edilirken, üniversitelerin uzaktan eğitime geçtiği açıklandı. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘Üniversiteler uzaktan eğitime geçecek yurtlar misafirhane olacak” açıklamasına tepki yağdı.
Üniversitelerin uzaktan eğitime geçirilmesi ve öğrencilerin yurtlardan çıkarılması Eğitim Sen, öğrenci hareketi, mezun dernekleri ve kadın hareketi tarafından tepkiyle karşılandı. Sosyal medyada binlerce iletiyle karara tepki gösterilirken, imza kampanyaları da başlatıldı.
Üniversiteleri uzaktan eğitime zorlamak, politik bir mevzi olan üniversite gençliğini mümkün olduğunca, eylemlerden, protestolardan, uzak tutmak içindir, ezilen sınıf hareketinin, yoksulların, evsizlerin birleşmesini engellemek içindir.
Öğrenciler eğitim haklarının gasp edilmesi ve hemen yurttan çıkmalarının istenmesine isyan ederken, uzmanlar ise gençlerin deprem travmasını bir arada olarak, eğitimlerini sürdürerek atlatabileceklerine vurgu yaptı.
Mağduriyetler başka bir mağdur grubu yaratılarak giderilemez
Psikoloji uzmanları böylesi bir felaketin ardından bireylerin rehabilite edilmesi için en uygun ortamın sosyal yaşantı olacağının altını çiziyor. Deprem sonrası ortaya çıkan gerçeklik ve ilk yaraların sarılmasının ardından yaşamsal sorumlulukların ertelenmemesi ve kalınan yerden devam edilmesinin gerekliliğine vurgu yapılıyor.
İstanbul Üniversitesi’nden hukukçu Prof. Dr. Adem Sözüer, kararın yanlış olduğunun altını çiziyor. Depremzede öğrencilerin topluma karıştırılması gerektiğini aksi bir durumun yeni travmalar yaratacağını vurguluyor. Sözüer, Türkiye'de oteller ve kamu misafirhaneleri olduğunu, binlerce boş ev bulunduğunu anımsatıyor. Öğrencilerin yurtlardan atılması konusunda “Ölçülü değil, hukuka da uygun değil. Bütün Türkiye'de OHAL yok ki… Hangi yetkiye dayanarak öğretim birden böyle çevrilebiliyor?” diye soruyor.
Eğitim Sen: “Kabul edilemez”
Eğitim Sen üniversitelerde uzaktan eğitime geçilmesi konusunda bir açıklama yayımlayarak, bu uygulamanın kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Açıklama şöyleydi:
6 Şubat depreminin ‘büyük felaket’e dönüşmesi sonrasında dayanışmanın önemini her gün daha derinden hissediyor, kriz yönetimi ve planlamanın ne kadar hayati olduğunu gözlemliyor, liyakatsiz yöneticilerin nasıl ağır kayıplara yol açtığını, her gün çok büyük acılarla yaşıyoruz.
Şüphesiz ki siyasi iktidarlar ve kamu yöneticileri, böyle kriz anlarında “Ben yaptım oldu” demek yerine, karar alma süreçlerine konunun öznelerini dâhil ettiğinde sorunlara gerçekçi çözümler üretebilecek, yeni sorunların ortaya çıkmasını engelleyebilecektir.
Ancak bugün ülkemizde bunun tam tersi yaşanmakta, karar vericiler temel gerçekleri yok sayan uygulamalara imza atmaktadır. YÖK’ün depremin ardından üniversitelerin açılışını yeni bir duyuruya kadar ertelediğini ifade etmesi, ardından da üniversitelerde uzaktan eğitime geçildiğini duyurması bu duruma en açık örnektir.
Plansızlığın ve kriz yönetebilme kabiliyetinden yoksunluğun faturası, gençlerimizin eğitim hakkı feda edilerek çıkarılamaz. Anlaşılıyor ki mevcut deprem felaketinin ortaya çıkardığı tablo karşısında akıllarına ilk gelen tedbir KYK yurtlarının boşaltılmasıdır. Ülkenin dört bir yanında devlet kurumlarının ve birçok kuruluşun yazlık-kışlık sosyal tesisleri varken; devletin, yapılmış tamamlanmış ama boş duran on binlerce daireyi bu süreçte hizmete sunma imkânları varken; depremzedelerin hizmetine sunulabilecek daha fazla otel ve kurum kuruluş misafirhaneleri varken, ilk elden KYK yurtlarının boşaltılması anlaşılır değildir. Bu kabul edilemez yaklaşım, pandemi sürecinde fark ettikleri uzaktan eğitimin iktidarda yarattığı rahatlıktan kaynaklanmaktadır.
Pandemi sürecinde de yakından gözlemlediğimiz üzere uzaktan eğitim, yüz yüze eğitimin hiçbir niteliğini taşımamakta ve sadece öğretim yapılıyormuş izlenimi vermektedir. Uzaktan eğitim kararı, dayanışmaya, sosyalleşmeye, birbirimizle insani temaslarımızı arttırmaya en fazla ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde bu gerçeği yok sayan ve daha büyük olumsuz sonuçlara zemin hazırlayan bir karardır.
Pandemi döneminde de gördük ki birçok öğrencinin bilgisayar vb. teknik donanımı bulunmamaktadır. Özellikle laboratuvar vb. uygulama derslerinin uzaktan eğitimle yapılamadığı, öğrencilerin birbirleriyle ve ders veren akademisyenle iletişiminin olmaması nedeniyle gerçek bir öğrenme sürecinin işletilemediği bilinmesine rağmen böyle bir karar alınması kabul edilebilir, orantılı ve amacına uygun bir karar değildir.
Üniversiteler, eğitim-öğretimin yanı sıra dinamik bir sosyalleşmenin geliştiği ve dayanışmanın güçlendiği alanlardır. Daha önce pandemi sürecinde eğitimden koparılmış öğrencilerimizi bir kez daha eğitimden koparmak bu kuşağa yapılan çok büyük bir haksızlıktır.
Eğitim Sen olarak siyasi iktidara ve YÖK’e çağrımız, üniversitelerde yüz yüze eğitimin, net olarak açıklanmış makul en yakın tarihte başlatılmasıdır. Ayrıca;
· Deprem bölgesindeki tüm üniversite öğrencilerinin geçici olarak güvenli bölgelerdeki üniversitelere alınmasının koşulları yaratılmalı,
· Üniversiteler açılana kadar yükseköğretim kurumlarındaki personelin deprem bölgelerinde gönüllü olarak çalışabilmesi sağlanmalı,
· Söz konusu personelin gönüllü olarak yürüttüğü/yürüteceği faaliyetler için yıllık izin istenmesine son verilmeli,
· Depremden doğrudan etkilenen personel, öğrencilerimiz ve aileleri tespit edilmeli,
· Personele, öğrencilere ve ailelerine yaşadıkları ağır tahribatı hafifletecek düzeyde nakdi ve ayni yardım planlanmalı,
· Personele, öğrencilere ve ailelerine üniversiteler, belediyeler ve yurtlar bünyesinde ücretsiz barınma, beslenme ve ulaşım imkânları sağlanmalı,
· Personele, öğrencilere ve ailelerine ücretsiz psikolojik destek verecek birimler oluşturulmalı,
· Üniversitelerin sadece eğitim öğretim faaliyeti yürüten kurumlar olmadığı, aksine ihtiyacımız olan dayanışma ve umudu yeşertebileceğimiz mekânlar olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir.
Eğitim Sen olarak talebimizi tekrarlıyoruz. Sendikaların, belediyelerin, demokratik kitle örgütlerinin ve üniversite bileşenlerinin katılımıyla kapsamlı bir planlama yapılmalı ve belirsizliklerin önüne geçilerek yaralarımızın hızla sarılması sağlanmalıdır.
Yirmi mezun derneğinden açıklama
Aralarında Mülkiyeliler Birliği, Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği, ODTÜ Mezunları Derneği, Hacettepe Üniversitesi Mezunlar Derneği, İstanbul Teknik Üniversiteliler Derneği gibi derneklerin de bulunduğu yirmi mezun derneği bir açıklama yaparak uzaktan eğitime karşı çıktı. “Uzaktan eğitim kararı geri alınmalı ve üniversiteler açılmalıdır” başlıklı açıklama şöyleydi:
Yaşadığımız ağır felaketin etkilerini bir nebze olsun hafifletebilmek için her yaştan ve her kesimden yurttaşın seferber olduğu, muazzam bir dayanışmanın örgütlendiği günlerde üniversitelerimizde uzaktan eğitime geçilmesini kabul etmiyoruz.
Çünkü biliyoruz ki üniversiteler sadece eğitim öğretim yapılan kurumlar değildir. Üniversiteler dayanışmanın en güçlü örgütlendiği, ihtiyacımız olan sosyalleşmenin en insani düzeyde sağlandığı ve yaşadığımız felaketin boyutlarının araştırılıp çözüm önerilerinin sunulacağı mekanlardır.
Bu felaketten ders çıkarılabilmesinin, yaralarımızın daha hızlı sarılabilmesinin yolu, bilimi, eleştirel aklı ve dayanışmanın temel ilkelerini rehber edinmekten geçmektedir.
Halihazırda boş duran ve kullanıma seferber edilebilecek durumdaki konutlar, oteller, misafirhaneler ve sosyal tesisler dururken, eğitim hakkı feda edilerek KYK yurtlarının boşaltılması ve uzaktan eğitime geçilmesi yeni sorunlar yaratacaktır.
Bir gün önceden duyurularak eşyalarını alması istenen, kira kontratları devam ettiği için boş yere kira ödemek zorunda bırakılan ve en önemlisi pandemi nedeniyle öğrenim hayatını üniversitede geçiremeyen öğrencilere yapılan bu uygulama sadece onlara haksızlık değildir. Uzaktan eğitime geçiş kararıyla bir kuşağın eğitim hakkı ve ülkemizin yarınları feda edilmektedir.
Bizler, gençlerin umuda ve dayanışmaya nasıl hayat verdiğine defalarca tanıklık etmiş mezun dernekleri olarak, öğrencilerimizin eğitim hakkının korunmasını ve geleceklerine sahip çıkılmasını istiyoruz. Kimseye faydası olmayacak, sadece yeni sorunlar yaratacak uzaktan eğitim kararının geri alınmasını ve üniversitelerin açılmasını talep ediyoruz.
Afetlere Karşı Feminist Dayanışma Grubu: “Yurtların boşaltılması yeni mağduriyetler yaratıyor”
Afetlere Karşı Feminist Dayanışma Grubu da yurtların boşaltılmasının yoksul, kadın, LGBTİ+ ve gidecek evi olmayan öğrenciler için mağduriyet yaratacağnı vurguladı:
Devletin afet yönetiminde almadığı sorumlulukların bedelinin zorla yurtlarından tahliye edilen öğrencilere yıkılmasını kabul etmiyoruz. #uzaktaneğitimistemiyoruz #yurtlarıboşaltacağınasarayıaç
Afet sonrası yaşanan barınma krizine çözüm üretemeyen devlet ekonomik krize rağmen bir de öğrencileri sokağa atıyor. Yurtları boşaltmak sorunu çözmez, yeni mağduriyetler yaratır! #uzaktaneğitimistemiyoruz
Üniversite öğrencilerinin eğitim ve barınma haklarının hiçe sayılmasını kabul etmiyoruz! Öğrencilere dokunma, kamunun ve sermayenin kaynaklarını halkın kullanımına aç! #uzaktaneğitimistemiyoruz
Yurtların boşaltılması özellikle yoksul, kadın, LGBTİ+ öğrenciler ve gidecek daha iyi bir yeri olmayan öğrenciler için yeni mağduriyetler yaratıyor! #uzaktaneğitimistemiyoruz
İstanbul Üniversitesi’nde eylem
İstanbul Üniversitesi öğrencileri Beyazıt Ana Kapısı önünde eylem yaptı. Eylemde “Depremzedeler için yurtlar çözüm değil. Uzaktan eğitim kararından vazgeçilsin” pankartı açıldı.