Sorumlular hesap vermeli

11.02.2023 - 08:20
Haberi paylaş

Recep Tayyip Erdoğan, 1,5 aylık başbakan olduğu 1 Mayıs 2003 Bingöl depreminde herkesi eleştirmişti. Müteahhitleri, malzemeden çalanları, hatalı zemin etüdü yapanları suçlamıştı. Depremin kader diye geçiştirilemeyeceğini, sorumlulardan hesap soracağını söylemişti.

20 yıl sonra bugün depremi "kader" olarak açıklıyor, halkı ölüme terk ediyor.

AKP sözcüsü Ömer Çelik de 1999 depreminden 6 gün sonra “Türkiye yönetilemiyor” diye yazmıştı. Yazısında neler neler söylemişti. İktidar için “toplumu felaketle baş başa bıraktılar, beceriksizler, kendi sorumluluklarını ört bas etmeye çalışıyor” demişti. 

İktidarların depreme hazırlık yapmama konusu, AKP’li yıllarda da değişmedi. Maraş depremi, iktidarın depreme ne kadar hazırlıksız olduğunu ortaya koydu. İlk 24 saatte bölgeye ulaşamadı, kritik saatler boşa harcandı. 

Erdoğan ancak depremin 3.gününde duruma hakim olduklarını söyleyebildi. Dağ başında direniş yapan köylülerin üzerine yüzlerce polisi gönderen devlet, deprem bölgesine 3 gün arama kurtarma ekibi gönderemedi. Askeri birlikler ancak 3.gün devreye sokuldu.

Bu arada Borsa 2 gün boyunca kapatılmadı, çimentocular vurgun yaptı.

İktidar depremzedelere yardım edemedi, ama sivil organizasyonların çalışmalarına engel oldu.

Liyakatsiz insanların yönetimindeki AFAD işi eline yüzüne bulaştırdı. AFAD başkanı, 6 Şubat akşamı her yere ulaştıkları yalanını söyledi, ama bölgedeki insanlar çaresizce ve günlerce kurtarma ekibi bekledi.

Depremin ilk günü enkazlardan insan sesleri yükselirken, Diyanet sela okuttu.

İktidar depremin 3.günü OHAL ilan etti. 

Adıyaman bitmiş durumda, hastanede ölüler ve yaralılar yan yana yatıyor. Hatay haritadan silindi, ama Erdoğan hala başarılı olduğunu düşünüyor, çünkü insanların yardım çığlıklarını duymuyor.

Depremde organizasyon işini STK’lar AFAD’a göre çok daha hızlı ve etkili yapabiliyor. İktidar ise defter tutmaktan, hesap sormaktan bahsediyor.

99 depremi sonrası başlayan ve 24 yıldır toplanan deprem vergilerinin miktarı 40 milyar dolara yakın. Halktan toplanan bu vergilerin çoğu deprem için kullanılmadı, yol köprü yapımında kullanıldı. 40 milyar dolar dayanıklı konut için harcansaydı, 800 bin konut yapılabilirdi. Deprem toplanma alanları inşaat firmalarına peşkeş çekildi.

Erdoğan şimdi depremzedelere yeni konut yapmayı müjdeliyor. Yani bu depremden de ders çıkarmamış durumda. Depremde kamu binaları hatta AFAD binası yıkıldı, hastaneler yıkıldı, havaalanları çöktü. Ama Erdoğan hala inşaat yapmaktan bahsediyor. Bu inşaatların nasıl güvenli olacağını anlatmıyor.

99 depremi sonrası yapı denetimi uygulaması başladı. Ama bu denetimler büyük ölçüde göstermelik. Deprem yönetmeliği var, ama kimse ciddiye almıyor. Depremde eski binaların yanı sıra pek çok yeni bina da yıkıldı. Demek ki yönetmelik çok da işe yaramamış. 

İktidar her facia sonrası işi ‘kader’e bağlıyor. Ama bilim insanları sürekli yapılması gerekenleri söylüyorlar. Jeolog Pr.Dr.Naci Görür yıllardır uyardı, ama yöneticiler ciddiye almadılar.

Jeoloji Mühendisleri Odası başkanı anlatıyor: Maraş belediye başkanına fayların yerleri ile ilgili bilgi veriyor, inşaatların buna göre yapılmasını istiyor. Ama belediye başkanı bilimsel çalışmalara inanmadığını söyleyip önerisini kabul etmiyor.

Hatay havaalanı için TMMOB defalarca raporlar göndererek uyardı, buraya havaalanı yapmayın, fay hattı dedi, ama iktidar ciddiye almadı. 

Şimdi 99 depremi sonrası geçen 24 yılda, gelinen yer 24 yıl öncesine göre daha geri noktada. Mesela depremde arama kurtarmada çalışan köpekler ortada yok. Acil durum timleri yok, AKUT yok. Bunların yerine AFAD var, o da talimat gelmeyince harekete geçemiyor.

99 depreminde de devlet aciz ve beceriksizdi, bugün de beceriksiz. Ama bir fark var, bugün medya susturulmuş durumda. Gerçi şimdi de sosyal medya var.

İnsanlar sosyal medya aracılığı ile tüm gerçekleri öğrenmeye çalışıyor. Böylece AFAD’a niçin güvenmemesi gerektiğini biliyor. AFAD’ın her yere ulaştık yalanı, sosyal medyada insanlar tarafından görüntülü olarak ortaya çıkarıldı. Aynı zamanda enkaz altındaki insanlar yerlerini twitter’dan bildiriyordu.

Ayrıca her türlü yardım organizasyonu twitter’dan yapılmaya başlandı. İnsanların hayatını kurtarmak için kullanılan sosyal medya bir gün boyunca karartıldı.

Çünkü iktidar ve medyası sürekli halkın eleştirilerine maruz kalıyordu. 3.gün Erdoğan deprem bölgesine geldiğinde, sosyal medyaya 10 saat süreyle kısıntı getirildi. Her yerden eleştiriler yükselince vaz geçmek zorunda kaldılar. Elbette bu 10 saatte enkaz altında bu yüzden ölenler oldu. 

Deprem bölgesinde ilk günlerde ne AFAD ne de başka kamu kurumu vardı. Kurtarma ekipleri zamanında harekete geçirilmediği için çok sayıda kişi soğuktan donarak öldü.

İnsanların dayanışması ise bütün bu olumsuzluklar içinde konunun olumlu tarafı. Binlerce örgüt, sendika, platform vb, yardım için seferber oldu. İktidarın bulamadığı araç gereçleri STK’lar ilk günden buldu, deprem bölgesine gönderdi. 

Depremdeki ölümlerden, yıkımlardan sorumlu olanlar mutlaka hesap vermeli.

Faruk Sevim

Bültene kayıt ol