Katıldığı bir TV programında gösterilen TSK'nın kimyasal silah kullandığı iddialı görüntülere dair "araştırılsın" yorumunu yapan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı'nın 7,5 yıl hapisle yargılandığı davadan özgürlük çıkmadı.
Mahkeme, Prof. Dr. Fincancı’nın tutukluluk halinin devamına karar vererek davayı 29 Aralık 13.30’a erteledi. Fincancı bu süreçte Bakırköy Cezaevinde kalacak.
Hekimler, polis baskısına rağmen tutuklu TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı'yı yargılandığı ilk duruşmada yalnız bırakmadı.
Ankara Sincan F Tipi hapishanesinde tutulan duruşmaya katılması için İstanbul'a getirildi.
Davanın görüldüğü Çağlayan Adliyesi'nin önü akşam saatlerinden itibaren polis ablukasına alındı.
Sabah 8:30'da yüzlerce hekim, adliyenin yanındaki Çağlayan metro durağı önünde toplandı.
Türk Tabipleri Birliği adına Merkez Konseyi ikinci başkanı Ali İhsan Ökten bir açıklama yaptı.
Ökten şunları söyledi:
“Hukuki hiçbir dayanağı olmayan bir kararla halen tutuklu bulunan Merkez Konseyi Başkanımız Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın ilk duruşması az sonra başlayacak. Tamamen siyasi hedeflerle ve açık bir hukuksuzlukla sürdürülen bu sürecin bugün sonlandırılmasını umut ediyoruz.”
“Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın derhal serbest bırakılmasını ve hakkındaki suçlamaların düşürülerek ilk duruşmada beraatını bekliyoruz. İnsan hakları kuruluşları, emek ve meslek örgütleri, barolar, sendikalar, Dünya Tabipleri Birliği ve Avrupa Hekimler Daimi Komitesi başta olmak üzere evrensel hekim örgütleri ve sayısız miktarda dostumuz ve yol arkadaşımız aynı taleple, Şebnem Hoca’nın serbest kalmasını bekliyor. İnanıyoruz ki hocamızı bugün karanlığa karşı Beyaz Önlüklerimizle karşılayacağız. Hekimlik değerleri, bilimsel düşünce özgürlüğü, mesleki bağımsızlık, meslek örgütü özerkliği, ve toplumun sağlık hakkı için mücadelemizi hep beraber sürdüreceğiz.”
TTB'nin basın açıklamasına emek meslek örgütleri temsilcileri, HDP ve CHP milletvekilleri ile DSİP üyeleri de katılarak destek verdi.
Şebnem Hocanın savunması
Şebnem Hocaya Özgürlük | #FreeŞebnem Twitter hesabı, duruşmadan bildirdi:
- Şebnem Hoca, kendisine verilen ulusal ve uluslararası desteğe teşekkür ederek şu anda salonda bulunan ve bulunamayanların desteğini hep arkasında hissettiğini belirtti.
- Adli tıp uzmanlık alanının devletle en çatışmalı alan olduğunu, bir tarafta erkin gücünü elinde bulunduran devlet, diğer tarafta ise hakikati ortaya çıkarmak isteyen adli tıpçılar olduğunu ifade etti.
- Şebnem Hoca, ilk adli tıp polikliniğinin Çapa'da kurulduğunu sonra bunun tüm hastanelere yayıldığını ve adli tıp uzmanlığı ile birçok işkence ve ihlallerin ortaya çıktığını ifade etti.
- Yurttaşlık ve toplum olma konusundaki görüşlerinin, insanlık değerlerine karşı insan hakları ihlallerinin ortaya çıkarılmasının hekimlik ve adli tıp uzmanlarının alanına girdiğini ifade etti.
- "Bilim insanları önce kamunun bir parçası olarak bilimsel ölçütlerde değerlendirmelerini kamuoyu ile paylaşır. Bilim insanı, yurttaşlık sorumluluğunda kamuyu ve toplumu aydınlatır, topluma hakikati iletir."
- Video görüntüleri üzerinden yaptığı açıklamaya geçerek, adli tıp uzmanı olarak çeşitli yöntemlerle bilimsel verilerin nasıl değerlendirileceğine dair görüşlerini paylaşıyor.
- Video kayıtları ile ilgili uzmanlık alanında bazen ikincil veya sekonder kanıtlara başvurabileceğini ifade ederek, bu konudaki uluslararası rehberlere atıf yaptı.
- Bahreyn’deki olayda da fotoğrafların kendisine gönderildiğini, yorumladığını ve bu yaptığının ön tanı olduğunu, tanıların ancak otopsi ile ortaya çıkabileceğini ifade etti.
- Uluslararası rehberlerde dijital değerlendirmelerde; video ve fotoğrafların bazen primiler kanıt olabileceğini, yapılan ön değerlendirmelerin ancak derinleştirilerek kesin bir adli tıp raporuna dönüşebileceği belirtti.
Savcının tutukluluk halinin devamını talep etmesi üzerine Şebnem Hoca:
"100 binden fazla üyesi olan bir meslek örgütünün, TTB'nin başkanıyım ve onlara saygım var. Ben aklımın gücüyle görevlerimi kendim edindim. Devletin verdiği görevleri değil, TTB'li meslektaşlarımın verdiği görevi yaptım."
"Kaçma şüphesi akla yatkın değil. Hakkımda soruşturma açılması ve pek çok saldırıya rağmen Almanya'dan döndüm. Dünyanın her yerinde adli tıp uzmanı olarak çalışabilirim ama bu topraklarda doğdum, bu halklara borcum var."
"Cezaevinde olmak çok zor ama benim gibi insan hakları savunucusu için bulunmaz nimet. Bir arkadaşım 'Devlet kendi eliyle hapishaneye müfettiş tayin etti' demişti."
Kararı protesto eden TTB üyeleri, duruşma sonrası bir açıklama yaparak davada yaşanan adaletsizliği kınadı