Türkiye ekonomisinin 2022 yılının üçüncü çeyreğinde bir miktar küçülmesi bekleniyor. Ağırlıklı olarak ihracatla büyümeye çalışan Türkiye, Avrupa’da ekonomik durgunluğun başlaması nedeniyle teklemeye başladı, sanayi üretimi azaldı, stoklar arttı.
Büyüme, istihdam, enflasyon
Türkiye, enflasyonu düşürmeye çalışan pek çok ekonominin tersine büyümeyi yüksek tutmayı ve istihdamı artırmayı hedefledi, enflasyon konusunda ise hiçbir şey yapmamayı tercih etti.
AKP-MHP koalisyonunun faizi düşürüp ekonomiyi canlandırma politikası istihdam konusunda bir başarı sağlayamadı, hala resmi işsizlik yüzde 10, gerçek işsizlik yüzde 22 dolayında.
Ama iktidarın para politikaları sonucu enflasyon patladı, bu konuda tam bir “başarı” sağlandığı söylenebilir. Yıllardır yüzde 10’ların altında seyreden enflasyon bir yılda resmi olarak yüzde 85’e, gerçekte ise yüzde 185’e yükseldi. Halk en az yüzde 50 yoksullaştırıldı. Zenginler daha zengin yapıldı.
Rezervler
İktidarın en ciddi sorunlarından birisi TCMB’nin resmi rezervlerinin düzeyi. Brüt rezervler 114,2 milyar doların üzerinde olsa da bu rezervlerin içinde yer alıp da bankalara ait olan (bir anlamda ödünç duran) rezervler düşüldüğünde net rezervler 13,3 milyar dolara düşüyor. Net rezervlerden swap işlemleriyle elde edilmiş 72 milyar doları da düşersek (swaplar hariç) net rezervler – 58,7 milyar dolara iniyor. Yani Türkiye’nin Merkez Bankası olarak döviz borçlarını sıfırlayabilmesi için 58,7 milyar dolara ihtiyacı var.
Burada şuna bir kez daha vurgu yapmak lazım. Swap olarak alınan 72 milyar dolar, aslında bir borç. Hem de kısa vadeli, yani karşı taraf istediğinde hemen ödenmesi gereken bir borç. Merkez Bankası şimdilerde swap yolu ile 15-20 milyar dolar daha borçlanmak üzere. Swap konusu, gelecek yıl için tam bir soruna dönüşmüş durumda.
Risk puanları
Türkiye, kredi derecelendirme kuruluşları tarafından “aşırı riskli, yatırım yapılamaz ülke” konumunda değerlendirilmeye devam ediliyor. Bu son bir yıldır böyle.
Kredi risk puanı olan CDS primi ise 610 baz puan. 300 baz puanın üzeri aşırı riskli olarak kabul ediliyor. Gelişmekte olan ülkelerin risk ortalaması yaklaşık 225 puan olduğuna göre Türkiye içinde bulunduğu gruba göre neredeyse üç kat daha riskli bir ekonomi olarak kabul ediliyor.
(Sosyalist İşçi)