Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) tarafından geçtiğimiz Cumartesi günü İzmir’de üç ayrı oturumda Sosyalist Tartışma toplantıları düzenlendi.
İlk oturumda farklı işkollarından ve mücadelelerden gelen işçiler, emek eksenli mücadeleyi ve sendikal bürokrasiyi tartıştı.
Toplantıda ilk olarak sunum yapan eski market çalışanı, Helin Alp, pandemideki mücadele deneyimlerinden bahsederken, böylesi dönemlerde işçilerin örgütlü olmasının ve sendikalaşmanın hayatta kalmak kadar önemli bir noktaya geldiğini aktardı. Daha genç yaşlarındaki fabrika deneyimlerinden de bahseden Helin Alp, sendikal bürokrasinin içinde “sosyalistler” olsa dahi direnen işçileri gözden çıkarabildiğini ve kovulmalarına göz yumabildiğini aktardı. Belediye çalışanı İsmail Çapar da sendikaların ağır ve hantal yapılarını eleştirirken, Mart-Nisan’da İzmir’de yaşadıkları grev sürecini ve sendikanın kendilerini işverene sattığını aktardı. Taşeron Belediye İşçileri Birliği (TABİB) örgütlenme faaliyetlerini yaymaya çalıştıklarından bahseden Çapar, ücretlerin artmasını sendika başkanından talep eden işyeri temsilcisinin sendikadan atılabildiği bir ortamda olduğumuzu belirtti. 2015’teki metal fırtına gibi işçi mücadelelerinin bu yapıları değiştirebilme gücüne güvenmemiz gerektiğini belirten İsmail Çapar, sınıfın bölünmemesi için her işyerinde bir sendika olması gerektiğini, farklı konfederasyonların rekabetinin emekçileri böldüğünü ifade etti.
Eğitim emekçisi Mehmet Ali Fırat, pandemi dönemi sonrası kuryelerin, birbirini hiç görmeyen sanal işçilerin ve bazı başka kolların mücadeleler verdiğini ve sınıfın sömürüyü azaltıp yaşam koşullarını iyileştirmeye çalıştıran perspektifinin ortaya çıktığını ifade etti. Sendikanın işyerindeki insanları birlikte tutum alıp hareket etmesi olduğunu dile getiren Fırat, sosyalistlerin farklı işkollarındaki bu mücadelelerin arasındaki bağları kuran siyaseti üretmekle yükümlü olduğunu ve işyerlerindeki gidişatı demokratikleştiricek bir düzen için çabalamamız gerektiğini dile getirdi. Sendikal bürokrasinin etkisinin kırılması için ise aşağıdan taleplere sahip çıkılarak mücadele edilmesi gerektiğini ifade etti. Mehmet Ali Fırat, bütün bunların ise sistemin yıkılması mücadelesine bağlanması gerektiğini söyledi. Toplantıda farklı işkollarından işçiler mücadele deneyimlerni paylaşarak sendika bürokrasinin aşılabileceği, birleşik mücadelelerin nasıl inşa edilebileceği üzerine görüşlerini akltardılar.
Irkçılığa karşı mücadele
Göçmenlerle dayanışmanın ve ırkçılığa karşı mücadelenin ele alındığı ikinci oturumda ilk olarak konuşan DSİP MK üyesi Roni Margulies, Türkiye’de ırkçılığın Cumhuriyet tarihi boyunca çok yaygın olduğuna dair örnekler verirken, devletin politikalarının hâlâ bu yönde olduğuna işaret etti. Margulies, Türkiye yurttaşı farklı azınlıklardan kimliklerden insanların başlarına gelen ayrımcılıklardan örnekler verdi, bugün göçmenlerin de aynı manzarayla karşı karşıya kaldığını anlattı. Mülteci Der’den Pırıl Erçoban mültecilerle ilgili çalışma yapanların neredeyse “vatan haini” olarak kodlandığını dile getirirken, bu konuda birçok insanın “bu faşizmse ben faşistim” dediğini hatırlattı. Irkçılığın bu kadar sıradanlaştırılmasının vahametine işaret eden Erçoban, “güvenlik”, “kültür” veya “üstünlük” söylemleri altında stereotipleştirmenin çok yaygın olduğuna vurgu yaptı. Suriyelilerle ilgili üretilen “para alıyorlar”, “AKP seçim için getirdi, vatandaşlık veriyor” gibi yalanları teşhir eden Erdoğan, mültecilerle dayanışmayı büyütmemiz gerektiğini vurgulayarak sözlerini bitirdi.
Sandıkta HDP sokakta mücadele
Son oturumda ise 2023 seçimlerine giden süreç tartışıldı. Dünyadaki seçim süreçlerinden örnekler veren DSİP MK üyesi Ozan Tekin, sol için başarılı bir seçim stratejisi inşa etmenin önkoşulunun sokaklardaki ve işyerlerindeki mücadelelere odaklanmak olduğunu dile getirdi. Türkiye’de CHP’nin başını çektiği 6’lı masa muhalefetini eleştiren Tekin, antikapitalist solun öncelikle mücadelelere odaklanması gerektiğini, ayrıca 6’lı masanın farklı bileşenlerinin farklı konularda iktidarla aynı düşünebildiğini aktardı. Seçim sürecine kadar örülecek mücadelelere odaklandıklarını belirten Ozan Tekin, bunun bir uzantısı olarak seçimlerde HDP’yi destekleyeceklerini hatırlattı ve bu sürecin antikapitalistlerin görünür bir odak hâline gelmesi için kullanılması gerektiğini anlattı. HDP İzmir İl Yönetim Kurulu Üyesi Güneş Özdemir de seçimlere gidilen süreçte kendi perspektiflerinden bahsetti ve anaakım muhalefeti eleştirdi. Seçimlerde bu iki kutba karşı herkesi HDP’yi desteklemeye çağırdı.