DSİP Kadıköy örgütü tarafından her Çarşamba düzenlenen toplantıların sonuncusu “İran’da halk rejime karşı mücadelede” başlığı ile yapıldı. Toplantıda; DSİP’li aktivist Dila Ak, İran’lı aktivistler Mehdi Şabani ve Azadi Ramazani birer konuşma yaptı.
Dila Ak konuşmasında şunları söyledi:
1979’da otoriter şah rejimini deviren halk daha özgürlükçü bir rejim istiyordu, ama kurulan İslam Cumhuriyeti başta kadınlar olmak üzere gündelik yaşama müdahale eden bir sistem getirdi. 2005’te kurulan İrşad polisi, kadınların giyim kuşamına karışmaya başladı, kadınlara eziyete eden bir kurum oldu. Ayrıca devletin diğer kurumları da kadınlara müdahale eden yetkilerle donatıldı. Devrim sürecine katılan kadınlar, devrimden sonra eve kapatılmaya çalışıldı.
13 Eylül 2022’de Kürt kadını Mahsa Amini İrşad polisi tarafından kıyafeti nedeniyle göz altına alınıp öldürüldü. Önce Kürt illerinde başlayan protestolar tüm İran’a yayıldı. Bu eylemlerin herhangi bir örgütü yok. Tamamen kendiliğinden ve bireylerin eylemleri, eylemlere katılanlar öncelikle adalet istiyor. Bu eylemler ilk defa kadınların öncülüğünde başladı ve gelişti.
Benzer bir ayaklanma Afganistanlı kadınlar tarafından da yürütülüyor. Ama İranlı kadınların eylemi dünyada daha fazla yankı buldu. Umarım bu ayaklanma ile rejim değişir, adalet gelir.
Azadi Ramazani’nin konuşmasından notlar şöyle:
İran’da doğan herkes siyasetle iç içe, çünkü sürekli hakları için mücadele etmek zorunda. Ortadoğu’daki insanların kaderi böyle. Kadınlar devrimden bu yana, sürekli “zorunlu hicap” ve diğer hakları konusunda hep eylemler yaptılar. Ama sürekli bastırıldılar. Bize deniyor ki, “madem İslam Cumhuriyetini kabul ettiniz, şeriat kurallarını kabul etmiş oluyorsunuz.” Ama devrim bunun için yapılmadı, kimse bunun tahmin etmiyordu, herkes devrimden sonra ortaya çıkan bu baskı rejiminden şok oldu.
Tabi araya savaşlar girince sürekli bu konu, başörtüsü konusu ertelendi. Rejim için bu konu kırmızı çizgi, vaz geçmek istemiyorlar. Kadınlar da mücadelelerinden vaz geçmedi, vaz geçmeyecek. Zaten ataerkil ailelerde yetişiyoruz, haklarımızı önce babalarımızdan almak zorunda kalıyoruz.
Devrimden sonra bazı babalar ahlak kurallarına uymadığı gerekçesi ile kızlarının öldürülmesine bile onay verdiler. O yüzden şimdi bütün bu baskılara karşı kadınlar sokağa çıkıyorlar. Kadınların gücü artık görünür hale geldi. Etnik grup farkları bu mücadelede ortadan kalktı, yaş farkı ortadan kalktı, her kesimden, her yaştan, her etnik gruptan insan bu mücadeleye katılıyor.
Mehdi Şabani’nin konuşması:
Bu konu bir olaydan başladı, eylemlere dönüştü, şimdi artık bir devrim girişimini konuşabiliriz. Bu devrimin öznesi İranlı kadınlar. Anaokulundan beri başörtüsü takmaya zorlanıyorlar, bu mücadeleye yol açtı.
1979 devriminden sonra İslam rejimi kadın bedeni üzerine kuruldu. İlk baskıcı karar, 7 Mart 1979’da hicap zorunluluğu olarak ilan edildi. Binlerce kadın bu karara karşı 8 Martta eylemlere başladı.
İran’da 2009 yılından itibaren pek çok ayaklanma oldu, en son 2019’da oldu. Ama insanlar hep ılımlı taleplerde bulunuyordu, şimdi artık ana talep bu mafyatik rejimin ortadan kaldırılması.
2019 eylemi çok önemlidir, yoksul eylemleridir, kenar mahallerde, köylerde gerçekleşti. Aslında bu bölgeler rejime destek veren yerlerdi, ama ekonomik kriz ayaklanmaya yol açtı. Eylemler 3 gün sürdü, en az 2 bin kişi öldürüldü. 2009 eylemleri büyük şehirde gerçekleşmişti, rejim ılımlı davranmıştı. 2019 eylemleri yoksulların eylemiydi, bundan rejim çok korktu, çok kanlı bastırdı.
Şimdiye kadar eylemlerde kadınlar, öğrenciler, etnik gruplar ayrı davranırdı. İlk kez bugün tüm gruplar, kesimler birlikte eyleme geçtiler. Halk artık bu rejimi istemiyor, bunu açıkça söylüyor. Hâlbuki 2009’da bu kadar radikal sloganlar atılmazdı, şimdi sürekli rejimin devrilmesi gerektiğini söyleyen radikal sloganlar atılıyor.
İran rejiminde eskiden reformist ve sertlik yanlısı kanatlar vardı. Şimdi bu ortadan kalktı, reformistler tasfiye edildi, bütün rejim sertlik yanlılarından oluşuyor. Eskiden ayaklananlar reformculardan medet umardı, şimdi artık orta yol kalmadı. Ya rejim devrilecek ya da yok olacağız, herkes bunun farkında, bu tabi pozitif anlamda büyük bir enerji de yaratıyor.
Bu ayaklanmanın bir liderliği yok. 2009’da bunlar gitsin reformistler gelsin deniyordu, Şimdi amacımız artık bu rejimi yok etmek. Bunu yaparken özel olarak bir parti ile değil en geniş kitlelerle bunu yapmaya çalışıyorlar. Süreç artık sadece kadınların haklarını almanın ötesine geçti. Bu sefer gençler devrim istiyor. İran’ın tarihinde ilk defa böyle bir hareket ortaya çıktı.