Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, enflasyonun yılsonunda düşüş eğilimine geçeceğini iddia etti. Nebati, "Enflasyonu yeneceğiz. Yılsonundan itibaren de düşüşü daha net şekilde hissetmeye başlayacağız" ifadelerini kullandı. Erdoğan da, enflasyonun, 'makul seviyelere' şubat ayında ineceğini iddia etti. Aslında her ikisi de umutlarını baz etkisine bağlamış durumdalar.
Yıllık enflasyon, son bir yılın aylık ölçümlerinin toplanması ile elde ediliyor. Örnek vermek gerekirse TÜİK hesabına göre, geçen yıl Aralık ayında enflasyon yüzde 13,6 arttı. Bu aylık artış, endeksi 13,6 puan artırmış oldu. Bu sene Aralık ayında enflasyon eğer yüzde 1 olursa, yıllık enflasyon Ocak ayında yüzde 12,6 puan düşmüş olacak. Buna baz etkisi deniyor.
Enflasyon için önlem almayan hükümet, bu baz etkisinden medet umuyor. İktidar yetkilileri bu yüzden enflasyonun geçen sene aylık olarak yüksek geldiği Aralık ve Ocak aylarını ‘düşüş’ için işaret ediyor.
Uzmanlar, seçimlere yaklaştıkça enflasyonda baz etkisiyle oluşacak düşüşün, iktidar tarafından sanki fiyatlar gerilemiş gibi lanse edileceğini belirtiyor.
Ama bu durumda enflasyonun düşmesi, aslında ‘enflasyon hızının düşmesi’ demek oluyor. Yani düşen sadece fiyatların artışındaki hız.
Baz etkisinin farkında olmasına rağmen düşüşü faiz indirimlerine bağlamak isteyen Erdoğan, TESK Genel Kurulu’nda “En büyük savaşım faizledir, en büyük düşmanım faizdir. Şu anda yine faizi 12’ye kadar düşürdük. Yeter mi, yetmez. Bunun daha da inmesi lazım. Enflasyonda bir mücadelemiz var, yılbaşından sonra inşallah bu enflasyonun düşük faizle ineceğine inanıyorum” dedi.
Bütün dünya enflasyona karşı sıkılaştırmaya gidip faiz artırmaya çalışırken, Türkiye faizleri indirmede ısrarcı. Enflasyon, geçen sene faiz indirimleri başlamadan önce yüzde 20 seviyesindeydi. Faiz indirimleri sonrasında yüzde 80’i geçti.