Genç iklim aktivistleri Küresel İklim Grevinde bir araya geldi

25.09.2022 - 16:26
Haberi paylaş

23 Eylül Küresel İklim Grevi gününde İstanbul ve İzmir’de bir araya gelen genç iklim aktivistleri “yaşanabilir bir dünya istiyoruz” dediler.

İstanbul Kadıköy’de Özgürlük Parkı’nda gerçekleştirilen eylemde Kasım’da Mısır’da gerçekleşecek COP27 iklim zirvesine yaklaşılırken, Türkiye’nin 2053’te karbon nötr olmaya giden yolda gerçekçi bir ara hedef koyması talep edildi ve 2030’a kadar en az %35 emisyon azaltımı yapılması istendi.

İzmir’deki eylem ise Alsancak’tan başlayan yürüyüşle devam etti ve Karşıyaka’da gerçekleştirilen konserlerle sona erdi.

Eylemlerde “Hayvana, insana, yeryüzüne özgürlük”, “İklimi değil sistemi değiştir”, “Havama, suyuma, toprağıma dokunma”, “Sınır yok, ulus yok, talana geçit yok” sloganları atıldı. Açık mikrofon etkinliğinde söz alan konuşmacılarsa Pakistan’da yaşanan iklim afetinin kabul edilemez bir iklim adaletsizliği olduğunu, Türkiye’deki madencilik talanının yol açtığı yıkımı dile getiren konuşmalar yaptılar.

Açık Radyo kurucularından Ömer Madra da İstanbul eyleminde, genç aktivistlerin yanındaydı.

İstanbul eyleminde okunan basın açıklamasında iklim gerçeklerine değinildi ve Türkiye’nin gerçekçi azaltım hedefleri belirlemesi istendi:

“Bugün burada 23 Eylül Küresel iklim grevini gerçekleştirmek için toplanmış bulunuyoruz. Şu an ben bu konuşmayı yaparken bir ağaç daha rant uğruna kesildi, bir nehir daha zehirlendi, bir canlı daha değişen iklim koşulları nedeniyle yuvasından ayrıldı ya da öldü. Ayrıca pek çok insan, ekolojik yıkımın psikolojisiyle mücadele ediyor. Bir nesilden hayal kurmaları istendiğinde iklim krizi bir sis bulutu gibi çöküyor önlerine. Şu anda şirketlerin elde ettikleri akıl almaz kar, Dünya’nın sınırlı kaynaklarından kayıp demek. Bu yüzden karı değil, yaşamı savunuyoruz!”

“İklim krizi etkilerini yüksek derecede hissetmemize rağmen uygulamaya geçmeyen kararları dinlemenin hiçbir canlıya veya üzerinde bulunduğumuz gezegenimize faydası yok. Küresel bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu ve durumun adaletsizliğini tüm dünyaya duyurmak için buradayız. Belirli devletlerin ve şirketlerin rantlarıyla birlikte krizin etki oranının yüksek olduğu bölgelerdeki risk de artıyor. Özellikle de yüksek kar oranları için yarışa girenler mücadelelerini iklim krizi yönünde çevirmediği sürece Dünya’nın baş etmek zorunda kaldığı sorunlar daha da artacak. Belki de çoğumuz Türkiye’nin bu konudan etkileneceğinin ya da sorumlularından biri olduğunun farkında değiliz ama ülke olarak küresel karbon emisyonları sıralamasında 14.’yüz. Buna rağmen iklim krizinin etkilerini gün geçtikçe artacak sel felaketleri, sıcak hava dalgaları, yangınlar, kuraklık, gıda sıkıntıları ve daha sayısız şekilde yaşama ihtimali olan ülkelerden biriyiz. Bu yüzden başta Türkiye’deki karar alıcılar olmak üzere herkese seslerimizi duyurmak için toplandık. Geçtiğimiz haftalarda Pakistan’ın 3’te 1’i sular altında kaldı . Sel felaketi sonucunda ise ülkede bulaşıcı hastalıkların yayılım hızla arttı . Bu yüksek seviyede ölümcül afetin yaşanmasının sebebinin iklim krizi olduğu açıkça bilinmesine rağmen karar alıcıların aksiyon almamaya devam etmelerinden, krizin ciddiyetinin farkında olmamalarından, hem biz gençlerin hem de tüm dünya varlığının geleceğinin ekonomi uğruna önünün kesilmesinden yorulduk. Haziran ayında Erzincan’ın İliç ilçesindeki siyanür felaketi ile zehirlenen topraklarımızı altın madeni çıkarabilmek uğruna hiçe sayan bahaneleri duymayı, her sabah yangın haberlerine uyanmayı, ormanların yok oluşunu ya da Akbelen’de olduğu gibi madenlere feda edilişini izlemeyi ve yerine bina dikilmesi için kesilen ağaçları konuşmayı istemiyoruz… Bizler sadece tüm canlılar için yaşanılabilir bir Dünya istiyoruz.”

“… Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli, IPCC’nin geçen sene verdiği kırmızı alarmdan sonra 35 ülke iklim acil durumu ilan etti: IPCC raporunda eğer ülkeler karbon salımlarını söz verdikleri oranda tutamazlarsa ve acil durum ilan etmezse, 2030’a kadar küresel ısıtmanın 1.5 derecenin üstüne hızla çıkacağı ve artışının durdurulamayacağı yani 7 senemizin kaldığı sunuldu. Her sene iklim krizinin varlığı ile daha sıcak bir senenin olduğu ve bu sebeple orman yangınlarının yaşandığı, sel felaketlerinin büyüklüğü dolayısıyla insan ve hayvan ölümlerine sebep olduğu görülen ülkemizde de İklim Acil Durumu ilan edilmesi için genç iklim aktivistleri olarak seferberlik başlattık.”

“Acil durum ilan edildikten sonra kapsamlı bir iklim yasasının düzenlenip yürürlüğe konmasını , iklim krizinin beraberinde getirdiği hak ihlallerine karşı harekete geçilmesini, fırsat eşitliğinin iklim ve sosyal adalet çerçevesinde sağlanmasını talep ediyoruz . Bunların gerçekleşmesi için gençler olarak karar alma süreçlerinin her aşamasında etkin söz ve hak sahibi olarak yer almayı istiyoruz!”

“Bizler tüm gezegende ve özellikle de ülkemizde iklim krizi için gerekli önlemlerin hepsi alınana kadar tüm ekolojik yıkımlardan, felaketlerden etkilenen ve etkilenme riski altında olan tüm canlıların ve tüm doğanın sesini duyurana kadar mücadele vereceğiz.”

“Artık yeter! Kâr isteği ile ortaya çıkan, temiz havamızı , doğamızı ve kaynaklarımızı yok edecek her hareketinizin hesabını soracağız.”

“Verdiğiniz tüm sözlerin arkasında durmanız için ve gerçekçi sözler vermeniz için bilimin ve hukukun eşliğinde karar alıcıların takipçisi olacağız.”

İzmir'deki eylemde okunan basın açıklamasında ise bu krizin sorumlusunun kapitalizm olduğuna ve antikapitalist bir mücadelenin önemine vurgu yapıldı:

"Artık herkesin hissedebildiği küresel bir ekolojik çöküşün içindeyiz. Bu çöküş, küresel ısınmaya bağlı iklim değişikliği, biyoçeşitlilik kaybı, su kıtlığı, dünyanın her yanını saran orman yangınları, temiz hava sorunu, buzulların erimesi, iklim göçleri, olağanüstü doğa olayları, endüstriyel tarım ve hayvancılığa bağlı sorunlar olarak çok yönlü bir şekilde derinleşerek devam ediyor."

"İnsan türü tarih boyunca doğa ile organik bir ilişki içinde oldu. Doğaya olan müdahalesinin bu denli artması ise bireylerin tercihleri ya da yaşam biçimlerinden öte kapitalist üretim ve tüketim ilişkilerinin bir sonucudur."

"Hiçbir denetim ve yaptırımı bulunmayan uluslararası sözleşmelere güvenmiyoruz! Hayatlarımız ve geleceğimiz için, kendimizden başka kurtarıcı beklemeden bir araya gelmeliyiz!"

"Birlikte sınırları, ulusları, türleri aşan bir yeryüzü kardeşliği inşa edene, doğayı ve yaşamı özgürleştirene kadar mücadele edeceğiz!"

 

Bültene kayıt ol