Yılsonuna doğru karakışın geleceği, ekmeğin 8 lira, domatesin 40 lira, soğan ve patatesin 20 lira olacağı çeşitli uzmanlar tarafından açıklanıyor. Durum umutsuz gibi görünüyor; iktidar pahalılığı engelleyecek bir yol bulamadığı gibi, beceremediğini itiraf edip çekilmeyi de düşünmüyor.
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, enflasyonun yılsonunda yüzde 60,4 olarak gerçekleşeceğini söyledi, hâlbuki daha altı ay önce enflasyon tahmini yüzde 23’tü. MB, enflasyonun düşmeyeceğini, hayat pahalılığının artacağını artık açıkça itiraf ediyor.
2022 başında Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaz aylarında fiyatların inişe geçeceğini, ucuzluk olacağını iddia etmişti, şimdi ancak 2023 baharında fiyatların inebileceğini söylüyor. Bütün bu söylenenler ise bir temenniden ibaret. Hiçbir yetkili önümüzdeki aylarda ekonomide nasıl bir gelişme olabileceğini, sorunların nasıl çözülebileceğini bilmiyor.
İktidar, 2021 Eylülünden beri fiyatların yükselmekte olduğunu gördüğü halde, bu konuda hiçbir şey yapmadı. Başlangıçta marketlere baskınlar düzenledi, sonra ondan da vaz geçti, zaten saçma bir uygulamaydı. Sanki fiyat artışlarının sorumlusu marketlermiş gibi bir hava yaymaya çalıştı, ama bu balon kısa zamanda patladı.
Bütün dünyada enflasyon ortalama yüzde 10 yükselirken, Türkiye’de TÜİK’in rakamı yüzde 80, gerçek enflasyon ise yüzde 180. Enflasyon konusunda Türkiye dünyada açık ara ön sıralarda.
Ücrete zam enflasyonun yarısından az
İktidar yoksulu enflasyona ezdirmeyeceğiz diyor, ama asgari ücrete yapılan zam gerçek enflasyonun yarısı kadar. Ortalama ücretler ise son bir yılda en fazla yüzde 50-60 arttı. Pek çok işyerinde ücretler 2021 Eylül’ünden beri değişmedi, yani enflasyon yüzde 180 iken ücretler yerinde saydı.
Türkiye’de çok yoğun bir yoksuldan zengine kaynak transferi dönemi yaşıyoruz. Bunu iktidar enflasyon sayesinde gerçekleştiriyor. Enflasyonla yoksulların her türlü harcamaları üçe dörde, beşe katlanırken, gelirler ortalama yüzde 50-60 artıyor. Bu da hızla yoksullaşmaya yol açıyor.
Bugün asgari ücret 5 bin 500 lira, ortalama ücret ise 7 bin lira civarında. Türk-İş’in açıkladığı açlık sınırı 7 bin lira, yoksulluk sınırı ise 23 bin lira. Yani asgari ücret açlık sınırının epeyce altında, ortalama ücret ise açlık sınırında. Ücretli çalışanlardan 23 bin liralık yoksulluk sınırını yakalayabilenler ancak üst düzey kamu ve özel sektör yöneticileri.
Pahalılık eğitimsizliği dayatıyor
Kredi Yurtlar Kurumu, 2022 yurt ücretlerine yüzde 58 zam yaptı. Öğrenci yurtlarına gelen zammın ardından 2021 yılında ortalama 550 lira olan yurt ücreti 1000 liraya çıktı.
Kira zamlarının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzasıyla geçen hafta üniversite harç ücretlerine de yüzde 36 zam geldi. Devlet üniversitelerinde okumak için yıllık 4 bin liraya varan ödemeler yapmak gerekiyor. Okul ürünlerinin yüzde 90’ı ithal, her şeye en az yüzde 100 zam geldi. Kâğıda ise yüzde 150’ye varan zam oldu.
Devlet yurdunda kalan, devlet üniversitesine giden bir üniversite öğrencisinin aylık gideri en az 5 bin liraya yükseldi, neredeyse asgari ücret kadar.
Tüm bu yüksek artışlar ve zamlar düşünüldüğünde üniversitelilerin, eğitim şansı ortadan kalkıyor. Öğrencilerin barınma ve geçinme sorunları had safhada. Üniversitelerde pek çok sorun yaşanıyor, ancak öğrencilerin yüz yüze kaldığı barınma ve geçinme sorunu tüm sorunların üstüne çıkmış durumda.
Kira göçü başladı
Fiyat artışlarının en sert hissedildiği alanlardan biri de konut kiraları. Yüksek oranlarda artan kiralar, İstanbul gibi büyükşehirler ve Antalya gibi kıyı bölgelerde yaşamı daha da zorlaştırıyor. Türkiye genelinde en yüksek kira bedeline sahip olan Muğla, Antalya ve İstanbul gibi kentlerden diğer illere kira kaynaklı göç devam ediyor.
Haziran ayı itibariyle ortalama kiralar Muğla’da 15 bin liraya, Antalya’da 11 bin liraya, İstanbul’da 8 bin liraya çıktı. Yüksek kira artışları, bu kentlerin memurlar ve işçiler için mahrumiyet bölgesine dönüşmesine yol açtı. O yüzden hiçbir memur buralara gelmek istemiyor.
Kamu çalışanları, maaşı kadar olan kiralar ve artan hayat pahalılığı nedeniyle görece ucuz Anadolu kentlerine tayin istiyor. Göç, özellikle sağlık ve eğitim hizmetlerini olumsuz etkiliyor. Sürecin devam etmesi halinde devlet okullarına öğretmen bulunamaz hale gelecek.
Ücretlere enflasyon kadar zam
Gerçek enflasyon yüzde 180.
Ücretlerimiz en az 3 kat artırılmalı. Önümüzde seçimler var. İktidara talip olan siyasi partiler, ücretlerin gerçek enflasyon oranında artırılması için söz vermeliler. İşçi sınıfı örgütleri, sendikalar bugünden sokaklara çıkmalı, hayat pahalılığını protesto etmeli, ücretlerine zam istemelidir. Bunun en kestirme yolu, Emek Platformu benzeri örgütlenmeler oluşturmak ve üretimden gelen gücü kullanmaktır.
(Sosyalist İşçi)