Yassıada Hafıza Girişimi, adanın bugün Davutoğlu'nun katılımıyla imara açılmasına sert tepki gösterdi.
Adnan Menderes ve arkadaşlarının hapis yattığı ada olarak hafızalara kazınan Yassıada ve Sivriada, bugün Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun katılacağı bir törenle imara açılacak.
Yassıada Hafıza Girişimi, adaların imara açılmasının tarihi olarak Demokrat Parti'nin 1950 yılında seçim kazandığı tarihin seçilmiş olduğuna dikkat çekerek, "İktidar bu girişimini oya tahvil etmeyi umuyor. Menderes ve arkadaşlarının işkence gördüğü, katli için düzmece mahkemenin kurulduğu Yassıada kongre ve turizm alanı olarak işlevlendirilecek. Bu girişim Menderes'e ve arkadaşlarına karşı yapılmış bir saygısızlıktır" diyerek tepki gösterdi.
1976'da Marmara adaları ile birlikte doğal ve tarihi sit alanı ilan edilen adalara oteller inşa edilmesiyle, Menderes ve arkadaşlarının yargılanmaları ve idam edilmelerine ait hafızanın yok olacağını, adaların doğal çevresini, arkeolojik kalıntılarını, deniz canlılarının da yok edileceğini belirten Yassıada Hafıza Girişimi yayımladıkları basın açıklamasında, "Bu işe kalkışanlar bu adaları imara açayım derken farkında olmadan bu önemli hafızayı yok eden, kazıyan ahmaklar olarak tarihe geçecekler!" ifadelerine yer verdi.
Yassıada Hafıza Girişimi'nin açıklaması şöyle:
14 Mayıs 2015 Cumartesi günü saat 11.00'de Yassıada'da Ahmet Davutoğlu'nun katılacağı bir temel atma töreni ile yapılacak. 14 Mayıs günü Demokrat Parti'nin 1950 yılında seçim kazandığı tarih. İktidar bu girişimini oya tahvil etmeyi umuyor.
Yassıada ve Sivriadada yakın tarihlere kadar acılarla anılan adalar. 1909 yılında “modern” kent yönetimi onbinlerce sokak köpeğini toplatarak mavnalarla Sivriada’yaatmış. Burada aç susuz ölüme terkedilen, can çekişen, birbirini parçalayan hayvancıklar uzaktan seslerini duyanların yüreklerini dağlamış. 27 Mayıs 1960’da gerçekleştirilen askeri darbe sonucunda dönemin Başbakan’ı Menderes, 395’i milletvekili ve genelkurmay başkanı olmak üzere olmak 592 kişi Yassıada’da hapsedilerek bir yıl süren düzmece bir mahkemede yargılanmış. 15 kişi idama, 31 kişi müebbet hapse, 418 kişi ise çeşitli hapis cezalarına mahkum edilmiş. Menderes, Polatkan ve Zorlu hakkındaki hükümler İmralı adasında infaz edilmiş.
Bu acı olayın 55’inci yılında bu iki adayı turizme kazandırmayı, imara açarak oteller ve restoranlar inşa etmeyi amaçlayan bir girişim başlatıldı. Menderes ve arkadaşlarının işkence gördüğü, katli için düzmece mahkemenin kurulduğu Yassıada kongre ve turizm alanı olarak işlevlendirilecek. Adada restoranlar, 200 araçlık otopark (demek ki bu küçücük adada bu kadar araç olacağı varsayılmakta) oteller, kongre merkezleri inşa edilecekmiş… İnşaat için bir yatırımcı kuruluş seçilmiş. Buraya yatlarıyla gelenler, turistler de müzeye gidip "ha bir zamanlar burada bunlar olmuş" diyeceklermiş.... Bu girişim Menderes'e ve arkadaşlarına karşı yapılmış bir saygısızlıktır. Bu işe kalkışanlar bu adaları imara açayım derken farkında olmadan bu önemli hafızayı yok eden, kazıyan ahmaklar olarak tarihe geçecekler! Bu hafızayı kazırken bu adaların doğal çevresini, arkeolojik kalıntılarını, deniz canlılarını da yok edecekler. Yassıada piyasa odaklı bir proje ile dönüştürüldüğü takdirde demokrasi ve özgürlüklerin geliştirilmesi için en önemli fırsat kaybedilecek.
Bu önemli hafıza mekanın “turizme kazandırma” amacıyla özel sektöre devredilmesi, yani satılması dışında bir başka yöntem yok mu? Dünyanın hiçbir yerinde bu tür önemli tarihsel mekanlar piyasa mekanizmalarına teslim edilmez. Peki Davutoğlu’nun hiç mi yakınında kimse yok? “Geçmişle böyle hesaplaşılmaz, böyle yaptığın takdirde sen de aynı yolu izlemiş olursun. Hafızayı canlı tutmak istiyorsan, önce inşaatla değil, fikirle başlamalısın” diyecek? Anlaşılan yok.
Çağrımız Menderes, Zorlu, Polatkan gibi planlı, kolektif, örgütlü cinayetlere kurban gitmiş siyasal şehitlerin anısını yaşatmak ve köktencilikle mücadele etmek isteyenlere.
Yassıada Türkiye’nin en önemli hafıza mekanlarından biri. Yassıada’da Menderes’in mahpus tutulduğu oda hala yerli yerinde duruyor. Resimlerde eşinin yanında perişan vaziyette ayakta beklediği komutan odası da. O düzmece mahkemenin kurulduğu spor salonu da… Yalnızca darbe sonrası askeri mahkeme olarak kullanılan spor salonu değil, tarihe tanıklık etmiş koğuş, komutanlık, hapishane, yemekhane, nöbetçi kulübeleri, hatta parke taşı yolları, direkleri bir bütün olarak yerinde duruyor. Bu ortak hafıza mekanının dünyadaki başka örneklerde olduğu gibi korunması insan hakları, askeri darbeler, köktenci yönetim uygulamaları karşısında yalnızca piyasa odaklı olmayan, kendisinin yapılandırılmasını da bu deneyimin bir parçası haline getirilmesi yalnızca adanın değil, Türkiye’de demokrasinin geliştirilmesi için önemli. Öncelikle bir yönetim planı ve organı önerisi hazırlanarak bu hafıza mekanın geleceğe taşınması için ilk adım atılabilir. Yassıada’nın değişik katmanlardan oluşan yerleşim topografyası bir belge olarak değerlendirilebilir.
Gelin Yassıada’yı bir demokrasi adası yapalım! Ama kim yapacak? Bu girişimin amacına ulaşması için önemli bir koşul var: Hafızayı sahiplenenin de köktenci yaklaşımları sorgulaması. Çıkar için kullanmayı amaçlayanlar hafızayı özgürleştirmeyi değil, düzenlemeye çalışırlar. Hafızayı tepeden inmeci yöntemlerle sahiplenmek, düzenlemeye çalışmak tuhaf bir paradoks içeriyor. Bir taraftan bir hafızayı yaşatmaya çalışmak. Diğer taraftan onu kendi denetimine alarak, araçsallaştırmak. Bu paradokstan kurtulmak için hafızayı özgürleştirmek gerekir. Gelin Yassıada’yı bir demokrasi adası yapalım! Yassıada Hepimizin!"