Gezi Davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen Osman Kavala, mahkemenin gerekçeli kararına ilişkin açıklama yaptı.
“Bana verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, vicdani kanaate dayandırılarak açıklanmış” diyen Kavala, açıklamasında şöyle dedi:
"İlk iddianamede Gezi eylemlerinin yöneticisi olmakla suçlanıyordum. Karar gerekçesinde ise protestoculara akıl hocalığı yaptığım iddia edilmiş. Hangi suç sayılan eylem için akıl vermiş olduğum meçhul.
“Hukuk devletinde yargıçların yükümlülüğü, olguları tarafsız gözle inceleyerek nesnel değerlendirmelerde bulunmak, somut deliller tereddüde mahal bırakmayacak şekilde suç işlendiğini gösteriyorsa mahkûmiyet kararı vermektedir.
“Vicdanları, yargıçların maddi çıkar, ideolojik inanç, siyasi baskı gibi faktörlerden dolayı bu ilkelerden ve hukuk normlarından sapmalarını engeller. Hukuk devletinde suç işlendiğini gösteren hiçbir somut delil olmadan bir insanın müebbet hapse mahkûm edilmesinin vicdani kanaat ile gerekçelendirilmesi mümkün değildir.”
Ne olmuştu?
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine göre Osman Kavala, Gezi eylemlerini Açık Toplum Vakfı üzerinden organize etmiş, akıl hocalığı yapmış, yardımlarda bulunmuş. Kavala’nın gazetecilerle yaptığı röportajlar bile suç olarak sayıldı.
Mahkeme, Osman Kavala’ya, Gezi eylemlerini organize ederek hükümeti devirmeye çalıştığı gerekçesiyle ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Can Atalay, Ali Yiğit Ekmekçi, Hakan Altınay ve Tayfun Kahraman’a ise 18’er yıl hapis cezası verdi.
Karar oy çokluğu ile alındı. Karar doğrultusunda oy veren bir üye hâkimin Ak Partiden milletvekili aday adayı olduğu ortaya çıktı.
Karara karşı oy veren üye hâkim, dosyada dinlemelerden başka delilin olmadığını, dinlemelerin de hukuka aykırı kararla yapıldığını vurguladı: "Üstelik hukuka uygun kabul edilseler bile somut kanıtlarla desteklenmiyor. Dosyada mahkûmiyet için yeterli delil yok. Beraat verilmeli" dedi.