Hak ihlallerinin ortaya çıkarılması, bu ihlallere uğrayanların adalete erişmesi ve toplumsal hafızanın güçlenmesi için çalışan Hafıza Merkezinin hazırladığı 'Sessiz Kalma: Hak Savunucularına Yönelik Yıldırma Politikaları 2015-2021' başlıklı rapor, Postane İstanbul’da düzenlenen bir basın toplantısı ile kamuoyuna açıklandı.
Hafıza Merkezinin düzenlediği rapor; “Hak mücadelesinde kaybettiğimiz iki yol arkadaşımız, Hrant Dink ve Tahir Elçi anısına...” başlığı ile sunuldu. Tanıtılan rapor, hak savunucularına yönelik günden güne artan baskıları belgelemeyi, görünür kılmayı ve hak savunucuları için karşı müdahalelerin geliştirilmesine katkı sunmayı amaçlıyor.
Raporun ana başlıklar şunlar:
- Sivil Alanın Kuşatma Altına Alınması
- Sivil Alanı Daraltan Yeni Yasal Düzenlemeler
- Hak Savunuculuğunun Engellenmesi ve Yaygınlaşan Baskılar
- Hak Savunuculuğunu Engelleme Amacıyla Kullanılan Mevzuat ve Suçlamalar
- Yargısal Taciz Uygulamaları
- İdari Taciz Uygulamaları
- Medyada Karalama Kampanyaları ve Hedef Gösterme
Raporun sonuç ve öneriler bölümünde ise şu görüşlere yer verildi
Hak savunucularının özel olarak korunması ve desteklenmesi uluslararası sözleşmeler ve belgelerle güvence altına alınmış durumda. Hak savunucuları dünyanın her yerinde insan haklarına saygılı, demokratik bir işleyişin vazgeçilmez unsurları olarak görülüyor. Gerek yasalardan gerekse uygulamalardan kaynaklanan hak ihlallerine karşı, uyarıcı ve denetleyici bir işlevleri var.
Hak savunucularının, hiçbir suç unsuru içermeyen meşru faaliyetlerini yürütürken, ulusal ve uluslararası hukuka aykırı olarak, sadece kamu otoritelerinin ve bağlantılı üçüncü kişi/kurumların karar ve eylemlerini eleştirmeleri nedeniyle kriminalize edilmeleri, hedef gösterilmeleri, idari veya yargısal baskılarla karşılaşmaları, gözaltına alınarak, tutuklanarak veya mahkûm edilerek iktidarların tacizine maruz bırakılmaları kabul edilemez.
Türkiye, hak savunucularını susturmaya ve engellemeye yönelik politikalara son vermek, yargısal sistemin her türlü politik etkiden uzak kalmasını, yargıdaki erozyonun ve devlet merkezli değerlendirme anlayışının sona erdirilmesini teminat altına almak zorundadır.
Hak savunucularının mücadelelerine destek olmak ve işleyen bir demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları için;
- İnsan Hakları Savunucuları Bildirgesi’nin Türkiye’de etkili bir şekilde uygulanmasının sağlanması için gerekli olan tüm tedbirler acilen alınmalıdır.
- Hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına dayalı demokratik bir toplumun temel prensipleri olan çoğulculuk ve farklılıklara saygı ilkelerine uyulması sağlanmalıdır.
- Eleştirilere imkân tanıyacak bir kamusal tartışma ortamı yaratılarak hak savunucuları ve tüm muhalefetin ifade özgürlüğü korunmalıdır.
- Hak savunucularına yönelik müdahalelerin kaynağında bulunan Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu ve Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda bulunan kısıtlayıcı yasal düzenlemeler uluslararası insan hakları standartlarına uyumlu hale getirilmelidir.
- Dernekler Kanunu ve Dernekler Yönetmeliği’nde Yapılan Değişiklikler ile Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Önlenmesi Kanunu başta olmak üzere örgütlenme özgürlüğünü ciddi anlamda tehlikeye atan yasal düzenlemeler geri alınmalıdır.
- Hak savunucuları, meşru ve yasal hak savunuculuğu faaliyetleri nedeniyle keyfî gözaltı, tutuklama, soruşturma ve kovuşturma gibi yasal ve idari yaptırımlara, misillemeye ve hedef göstermeye maruz kalmamalıdır.
- Meşru ve yasal savunuculuk faaliyetleri nedeniyle hukuka aykırı bir biçimde tutukluluğuna devam edilen hak savunucuları serbest bırakılmalıdır.
- Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun bağımlı yapısına son verilmeli, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı hem mevzuat düzeyinde hem de uygulamada güvence altına alınmalıdır.
- Toplantı ve gösteri özgürlüğünün kullanılmasını sınırlayan tüm yasal düzenlemeler iptal edilmeli, idari yetkililerin kendilerine tanınan yetkileri keyfî kullanması önlenmelidir.
- Barışçıl toplantı ve gösterilere aşırı güç kullanarak müdahale eden polis memurları hakkında etkili soruşturma yürütülerek, uygun cezalara çarptırılmaları sağlanmalıdır.
- Hak savunucularının medyada olumsuz söylem, karalama kampanyası, damgalama ve marjinalleştirmeye maruz bırakılmasına son verilmelidir.
- Uluslararası toplum ve insan hakları organları, hak savunucularının durumuyla ilgili izleme, raporlama ve bildirimlerde bulunma çalışmalarına devam etmeli, bu amaçlarla Türkiye’ye ülke ziyareti yapmalıdır.