Kenan Evren itibarsızlaştırılmış bir darbeci olarak öldü. Bugün darbenin lanetlenmesi konusunda toplumun çoğunluğunda bir konsensüs var gibi gözüküyor. Ancak 12 Eylül 1980 darbesi gelirken, sağcılar ve patronlar işçi hareketini, solu, Kürtleri, Ermenileri ve özgürlük isteyen herkesi ezmek için açıktan askeri yönetim çağrıları yapıyorlardı.
En zengin aileler, 12 Mart darbesi sonrası TÜSİAD'ı kurmuştu. Bu örgütün kuruluşunun nedeni 1960'lardan itibaren yükselen, örgütlenen, grevlerle bir çok kazanım elde eden işçi hareketini ve solu durdurmaktı.
12 Eylül için kampanya yaptı
TÜSİAD, 15 Mayıs 1979'da gazetelerde başlattığı ilan kampanyası sonucu Bülent Ecevit başkanlığındaki hükümetin düşmesinde büyük rol oynamıştı. Gazetelere verilen ilanlarda "güçlü hükümet" vurgusu ve istikrar çağrıları yapılıyordu.
Ardından kurulan Süleyman Demirel başkanlığındaki azınlık hükümetine de destek vermiş, 24 Ocak Kararları'nın olarak adlandırılan yeni-liberal politikaların benimsenmesini sağlamıştı.
Darbeciler onların isteklerini uyguladı
12 Eylül darbesi ile mücadeleci sendikalar (en başta dönemin DİSK'i olmak üzere) kapatıldı. Öncü işçiler tutuklandı ya da işten atıldı. Grevler yasaklandı.1970'ler boyunca kazanılmış haklar gasp edildi, ücretler aşağı çekildi. Kenan Evren ve arkadaşları patron örgütleri TÜSİAD'ın, TİSK'in, MESS'in, TOBB'un istekleri doğrultusunda tekellere sınırsız kar imkanı verdi.
Türkiye'nin en büyük 500 şirketinin 1980 yılında toplam bilanço karları 124 milyar iken, 1984 yılında 655 milyara çıktı. İşçi ücretleri ise 1970'lerdeki seviyesine ancak 1989-1991 arasındaki grev hareketinin kazanımları ile gelebildi. Sendikal hareket geriye itilmiş, işçi hakları yok sayılmış, her şey piyasa ekonomisinin işleyişine tabi kılınmıştı.
Kenan Evren'e teşekkür ettiler
En kanlı darbe büyük sermaye için, TÜSİAD'da örgütlenen İstanbul sermayesi için yapıldı. TÜSİAD'ın kurucularından, Türkiye'nin en zengin ailesinin başındaki isim Vehbi Koç, diktatör Evren'e yazdığı mektupta böyle teşekkür etmişti:
"Yakalanan anarşistlerin ve suçluların mahkemeleri uzatılmamalı ve cezaları süratle verilmelidir. Polis teşkilatını teçhiz edecek ve kuvvetlendirecek imkânlar genişletilmeli, gerekli kanunlar bir an önce çıkarılmalıdır. İşçi-işveren ilişkilerini düzenleyecek olan kanunlar asgari hata ile çıkarılmalıdır. Bazı sendikaların Türk Devleti'ni ve ekonomisini yıkmak için bugüne kadar yaptıkları aşırı hareketler, göz önünde bulundurulmalıdır. DİSK'in kapatılmış olmasından dolayı bir kısım işçiler sendikal münasebetler yönünden bekleyiş içindedirler. Militan sendikacılar bu işçileri tahrik etmek ve faaliyeti devam eden sendikaların yönetim kadrolarına sızarak, kendi davalarını devam ettirmek niyetindedirler. Bu durum bilineler, hazırlanacak kanunlarda gerekli tedbirler alınmalıdır. Komünist Parti'nin, solcu örgütlerin, Kürtlerin, Ermenilerin, bir takım politikacıların kötü niyetli teşebbüslerini devam ettirecekleri muhakkaktır, bunlara karşı uyanık olunmalı ve teşebbüsleri mutlaka engellenmelidir. Zatıâlilerine ve arkadaşlarınıza muva akiyetler temenni ediyorum. Emrinize amadeyim."
12 Eylül’ün ardından patronlar örgütü TİSK’in başkanı Halit Narin, “Bugüne kadar işçiler güldü, şimdi gülme sırası bizde” demişti.
TÜSİAD da yargılanmalıdır
Cumhuriyet kurulduğu günden bu yana Türkiye işçi sınıfının ve yoksullarının kanını emerek büyüyen en zengin aileler darbe ile daha da zenginleşirken bugün de ekonomiyi ellerinde tutuyor. 12 Eylül düzeni onların istekleri doğrultusunda yaşıyor.