Faşizm ve otoriter yönetimleri ayırt etmek, mücadele için önemlidir

18.04.2022 - 11:09
Haberi paylaş

Marksizm 2022 toplantılarının “Troçki’nin faşizm analizi ve zamanın testi” başlıklı bölümünde Zilan Akbulut, Can Irmak Özinanır, Özdeş Özbay sunum yaptı.

Sunumlardan özetler şöyle:

Zilan Akbulut:

Dünyada otoriter liderler dönemi yaşanıyor. Putin, Bolsonaro, Trump, Erdoğan yönetimlerini gördük. Bir yandan da her yönetime faşist deme eğilimi var. Bu da gerçek faşist tehlikelerin küçümsenmesine, önemsizleştirilmesine yol açıyor.

Her otoriter yönetime faşist demek hatalı. Ben Almanya’da faşizmin gelişmesini anlatacağım.

20.yy’ın başında büyük bir emperyalist savaş oldu. Savaş devrimlere yol açtı. 1917 Ekim devrimi oldu, Almanya, İtalya ve Macaristan’da devrim dönemleri oldu. Faşizmler bu devrimlere tepki olarak ortaya çıktı. Faşistler devrimci hareketleri yok etmek için harekete geçtiler, umutsuz orta sınıfları örgütlediler.

Troçki’ye göre, stalinizmin, faşizmi büyük sermayenin en gerici kanadı olarak analiz etmesi hatalıydı. Bu hatalı analiz, stalinistler tarafından ilerici burjuvazi ile ittifak önerilmesine yol açtı. 

Faşizm asıl olarak bir kitle hareketidir, önemli ölçüde bir paramiliter güce dayanır. Almanya’da Naziler daha iktidara gelmeden önce 400 bin kişilik bir vurucu güce ulaşmışlardı.

Faşizm aynı zamanda kendisini sistem karşıtı olarak da örgütledi. Naziler büyük sermayeye karşı çıktı, ekonomik çöküş yaşanan Almanya’da kitlelerin taleplerini dillendirdi. 1929 bunalımında toplumda en önemli muhalif güçlerden biri oldu. Solun da hataları nedeniyle, seçimlerde en yüksek oyu alıp iktidarı ele geçirdi.

Faşizm sadece bir zorbalık sistemi değildir, toplumdaki tüm işçi örgütlerinin kökünü kazımak demektir. Naziler 1933’te iktidar olduklarında Komünist Partiyi, Sosyal Demokrat Partiyi yasakladılar, sendikalara el koydular. 

Troçki’nin analizine göre, faşizmi yenmenin yolu, onun karşısında bir birleşik cephe oluşturmaktan geçer. Bu cepheye tüm işçi sınıfını, emekçileri katmak gerekir. Özellikle Sosyal Demokratlarla komünistlerin bir araya gelmesi nazileri engeller. Ama bu iki parti Almanya’da sürekli birbirlerini suçladılar. Komünist Parti sosyal demokratlara sosyal faşist diyor, nazilerle eş tutuyordu. Komünist Parti diğer muhafazakar partilerle işbirliği yapmaya çalışıyordu. 

Bugün de faşistlere karşı birleşik cephe oluşturmak en önemli mücadeledir. Bunu Yunanistan’da başardılar, faşist Altınşafak partisi kapatıldı.

Can Irmak Özinanır:

Ben de İtalya’daki faşist hareketin gelişimini anlatacağım. Faşist adı ilk defa İtalya’da ortaya çıktı. Öncesinde devasa bir işçi hareketi vardı. İtalya’da 20.yy’ın başında özellikle Kuzey’de önemli bir işçi sınıfı oluşuyor. İşçi sınıfı içinde Sosyalist Parti örgütlenmeye başlıyor. 1919-20 yıllarında “iki kızıl yıl” olarak adlandırılan devrim örgütleniyor. 

Bu devrime Sosyalist Parti içinde, Gramschi’nin de olduğu kanat dışındaki diğer kanatlar destek vermiyorlar. Bu yüzden de devrim Milano, Torino gibi şehirlerle sınırlı kalıyor. Faşist Parti de bu yıllarda kuruluyor, ama başlangıçta burjuvazinin pek dikkatini çekmiyor.

İlk yıllarında bazı solcu sloganlar, talepler ileri sürüyorlar, kadınlara oy hakkı, kamulaştırma gibi. Eski askerleri partiye katıyorlar. Bu askerler işçilere de burjuvaziye de tepkili. İlk girdikleri seçimde başarılı olamıyorlar. Ama Sosyalist Partinin sokakta olmamasını, böyle davranmamasını fırsat bilip sokakları ele geçirmeye başlıyorlar. İlk olarak Sosyalist partinin gazetesini basıp, 3 kişiyi öldürüyorlar.

Güneydeki yoksul köylüler bu dönemde toprak işgallerine başladığında, köylülere karşı toprak sahiplerinin yanında şiddet hareketlerine başlıyorlar. Bir yandan da köylülerin taleplerine bir ölçüde sahip çıkınca köylüler arasında kitleselleşmeye başlıyorlar. Bunda köylü taleplerine sahip çıkmayan sosyalistlerin de rolü var.

Son olarak cepheden dönen eski askerler, küçük burjuvazi faşist partiye katılmaya başlıyor. Faşist partinin şiddet eylemleri artıyor, ama sosyalistler buna karşı bir şey yapmıyor. Bu terör yöntemleri faşistlerin kitleselleşmesini hızlandırıyor.

1921 yılında Komünist Parti kuruluyor. Ama bu parti de faşistleri asıl tehlike olarak görmüyor. Sosyalist Parti ise faşistlerle saldırmazlık anlaşması imzalıyor. Bu dönem oluşan ve bütün solun, cumhuriyetçilerin katıldığı antifaşist Halkın Cesurları örgütü faşistlere karşı önemli bir mücadele yürütüyor, ama Komünist Parti bir süre sonra kendi üyelerini bu hareketten ayırıyor. Faşistler sonunda bir yürüyüş gerçekleştirip iktidarı ele geçiriyorlar. 

İtalya’da faşizm aslında iktidara gelmeden yenilebilirdi, bunun için sokakta mücadele etmek gerekirdi. Bugün de faşizme karşı parlamenter sınırlarda mücadele öneriliyor. Hâlbuki faşizmi yenmek için aşağıdan kitlesel bir örgütlenme ve sokakta mücadele gerekir. Böylece hem faşizm engellenir hem de kapitalizme karşı bir alternatif ortaya çıkabilir.

Özdeş Özbay:

Ben günümüzdeki faşizmi anlatacağım. Troçki klasik kitlesel faşist hareketleri analiz etti. O dönemde bu hareketlerin adı faşist idi, Nazi idi. Türkiye’de bile uzantıları vardı. Ama 2.Dünya Savaşı'nda kitlesel katliamların sorumlusu oldukları ortaya çıkınca faşizm meşruiyetini kaybetti. Faşist hareketler artık çoğunlukla faşist veya Nazi isimlerini kullanmıyorlar. 

Türkiye’de faşist parti MHP 1960’larda kuruldu. 1970’lerdeki ekonomik krizler üzerine Avrupa’da faşizmler gelişmeye başladılar. Ekonomik ve ekolojik krize karşı vatanlarına sahip çıktıklarını iddia eden sloganlara sahip çıkıyorlar. Bugün yeşil hareketin içinde bile faşistler olabiliyor. Ekolojik krize karşı nüfusun azaltılmasını savunuyorlar.

Rusya’da Putin destekçisi paramiliter faşist gruplar var. Ukrayna’da bazı Neonazi gruplar var. Fransa’da faşist Ulusal Cephe yüzde 20’den fazla oy alıyor, paramiliterleri örgütleme kapasitesine sahip bir parti. 

Kişi olarak faşist kavramı kullanılabiliyor, mesela Bolsonaro faşist, ama partisi veya hükümeti faşist değil. Bazı küçük faşist gruplar var dünyada. Yine bazı faşist rejimlerin olduğu iddia ediliyor.

Faşizm asıl olarak bir kitle hareketidir. Aynen komünist hareket gibi aşağıdan yükselir. Paramiliter güçleri vardır. Sokakta hakimiyet kurmaya çalışır. Türkiye’de MHP bu tanıma uyar, ama AKP uymaz. AKP otoriterleşmeyi savunan bir partidir. Faşizme karşı mücadele etmek için analiz önemli.

Bültene kayıt ol