Uluslararası Irk Ayrımı İle Mücadele Günü vesilesiyle tüm dünyada eylemler gerçekleşiyor. Hepimiz Göçmeniz Irkçılığa Hayır platformu akivistleri İstanbul Kadıköy'de ırkçılığı, faşizmi ve savaşı protesto etti.
Eylemde "Savaşa hayır", "Irkçılığa dur de" ve "Sınırlar açılsın göçmenlere özgürlük" sloganları atıldı.
Kadıköy Süreyya Operası önünde yapılan basın açıklamasının tam metni:
Birleşmiş Milletler’in 56 yıl önce aldığı kararla, 21 Mart Uluslararası Irk Ayrımı İle Mücadele Günü olarak ilan edilmişti. Yıllardır, buna denk gelen haftada, dünyanın onlarca ülkesindeki yüzlerce noktada, ırkçılık karşıtları olarak sokaklara çıkıyor ve taleplerimizi haykırıyoruz.
Bu yılki eylemimiz savaşın ve silahların gölgesinde gerçekleşiyor.
Farklı emperyalist blokların arasındaki çekişmenin sonucu olarak, Ukrayna halkı bugün büyük bir acı yaşıyor. Yaklaşık bir ay önce Rusya ordusu, Ukrayna topraklarına girerek fiili bir işgal başlattı. Savaş, kapitalizmin yarattığı diğer tüm sorunları besliyor ve büyütüyor. Militarizmin yarattığı nükleer silah tehdidi tüm dünyayı tehdit ediyor.
Ukrayna’da görüldüğü gibi savaş milyonlarca mülteci yaratıyor.
Yıllardır Suriye’den, Afganistan’dan, Irak’tan, İran’dan gelen tüm göçmenlerin yanında olduğumuz gibi, Ukrayna’dan göçenlerle de dayanışma içerisinde olduğumuzu ilan ediyoruz. Putin’in savaşına ve işgaline hayır diyoruz.
Ukrayna halkının ve göçmenlerin trajedisini, Ortadoğu’daki savaşlardan ve yoksulluktan kaçan insanlardan farklı gören ırkçı argümanları reddediyoruz.
Türkiye’nin ve Avrupa devletlerinin tüm sınırlarının tüm göçmenler için açılmasını talep ediyoruz.
Türkiye’de yaşayan milyonlarca göçmenin hâlâ yeterli ve insanca yaşamalarını sağlayacak bir statüleri yok. “Mülteci” statüsü hâlâ tanınmıyor. Göçmenler geçen yıl Altındağ’da olduğu gibi kitlesel linç girişimlerine ve İzmir’de olduğu gibi ırkçı saldırılara maruz kalıyor, en ufak bahane ile sınır dışı ediliyor, iş cinayetlerine kurban gidiyorlar. “Mekânsal yoğunlaşma ile mücadele” adı altında kriminalize edilmek isteniyorlar. Irkçı belediye başkanı Tanju Özcan’ın yönettiği Bolu’da kendilerinden daha fazla vergi ve su faturası talep ediliyor. Geri gönderme merkezlerinde göçmenlere şiddet uygulanıyor. Göçmenler Türkiye-Yunanistan sınırında donarak ölüyor, Ege Denizi’nde boğulmaya devam ediyorlar. Linç girişimlerinde ve ırkçı saldırılarda birçok kişi cezasız kalıyor veya çok önemsiz cezalara çarptırılıyor. Yalana dayalı propagandalarla göçmenler sürekli olarak hedef gösteriliyor, şeytanlaştırılıyor.
Bütün bunlara karşı tüm dünyadaki ırkçılık karşıtlarıyla birlikte sesimizi yükseltiyoruz. Irkçılık bir insan suçudur! Hiçbir göçmenin ayrımcılığa maruz kalmaması için ülkeyi yönetenler etkili politikalar üretmekle yükümlüdür.
Bu doğrultuda;
Göçmenlerin uğradıkları tüm haksızlıklara karşı hukuk ve adalet çerçevesinde tedbirler alınmasını,
Hem Türkiye’ye gelmek hem de buradan gitmek isteyen göçmenler için uygun koşulları oluşturacak şekilde sınırların açılmasını,
Burada kalmak isteyen göçmenlerin insanca yaşamalarını sağlayacak politikaların üretilmesini,
Göçmenlerin sağlık, eğitim, barınma, beslenme gibi temel ihtiyaçlara erişimi konusundaki kaynakların artırılmasını,
Çalışma hayatında en ağır sömürü koşullarına yol açan uygulamaların düzeltilmesi için adım atılmasını,
Irkçı saldırılara karşı yaptırımların sertleştirilmesini,
Bütün bunların zeminini oluşturması için göçmenlerin “mülteci” statüsünün tanınmasını
talep ediyoruz.
Bu taleplerde anlaşan herkesi, daha güçlü bir ırkçılık karşıtı hareketi inşa etmek için birleşerek mücadele etmeye çağırıyoruz.
Savaşa hayır!
Irkçılığa geçit yok!
Tüm göçmenler kardeşimizdir!