Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 25 Ocak Salı günü Strasbourg'daki merkezinde düzenlenen basın toplantısıyla mahkemenin 2021 bilançosunu açıkladı. AİHM Başkanı Robert Ragnar Spano’nun açıkladığı rapora göre 2021 sonunda en fazla dava başvurusu yapılan ülkeler sıralamasında 17 bin 13 başvuru ile Rusya ilk sırada yer alıyor ve onu 15 bin 251 başvuru ile Türkiye izliyor. Türkiye'den sonra Ukrayna 11 bin 372 başvuru ile üçüncü sırada.
Türkiye, bu berbat sıralamada bir çok alanda sicili en kötü ülkeler arasında lider ya da ikinci durumda. Örneğin 2021'de en çok dava tahsis edilen Avrupa Konseyi üye ülkesi 9 bin 548 dava ile Türkiye oldu.
En çok dava tahsis edilen Avrupa Konseyi üye ülkeleri sıralamasında Türkiye’yi 9 bin 432 dava ile Rusya ve 3 bin 721 dava ile Ukrayna izledi.
AİHM Türkiye ile birlikte Polonya, Rusya ve Yunanistan'dan yapılan başvurulardaki artış olduğunu açıkladı. Bu ülkelerde başvuru sayısında artış, genel yıllık yüzde 6'a artışa en önemli katkıyı yapmış görünüyor.
Hak ihlalleri sicilinde Rusya’nın içinde en az bir ihlal yer alan toplam 219 ihlal kararıyla 2012’den beri en berbat konunda olan ülke durumunda. Ukrayna ise bu yıl ihlal kararlarında 194 ihlalle Türkiye’yi geçmiş durumda.
İnsan Hakları Sözleşmesi ihlalleri
AİHM bilançosuna göre 2021'de Türkiye ile ilgili yapılan 567 farklı başvuru ile ilgili 78 karar açıklandı. Bu kararların 76'sında İnsan Hakları Sözleşmesi'nin en az bir kez ihlali söz konusuydu.
2021 yılında ayrıca 31 ifade özgürlüğü, 29 özgürlük ve güvenlik hakkı ve 22 adil yargılanma hakkı ihlali tespit edildi.
Rapor Türkiye’de ifade özgürlüğünün durumunu da gözler önüne seriyor. Bir önceki yılın raporunda da Türkiye hakkında en çok ihlal kararı ifade özgürlüğü başlığında verilmişti. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesi “ifade özgürlüğü”nü ele alıyor. Bu alandaki ihlal kararları, son Sezen Aksu tartışmalarının gösterdiği gibi Türkiye’de bütünüyle uç bir noktaya savrulmuş durumda.
Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi’nin 5’inci maddesi “özgürlük ve güvenlik hakkı”na dair. Türkiye bu alanda da tıpkı ifade özgürlüğü alanında olduğu gibi kötü bir sicile sahip. AİHM’in 29 ihlal kararı var.
Adil yargılanma yok
Gazeteci Sedat Ergin’in konuyla ilgili yazısında altını çizdiği gibi, “Dikkat çekmemiz gereken bir durum, Anayasa Mahkemesi’nin geçenlerde açıkladığı bir istatistikteki ana sonuçla AİHM’deki genel tablonun örtüşmesidir. AİHM’in bugüne dek Türkiye hakkında verdiği ihlal kararları toplamında “Adil Yargılanma Hakkı”nın ilk sırada olduğunu vurgulamıştık. AYM’nin açıkladığı 2021 yıl sonu itibarıyla ihlal toplamında da aynı tablo karşımıza çıkıyor. Buna göre, AYM’de 2013-2021 arasındaki toplam dokuz yıl içinde verilen ihlal kararlarının yüzde 76.8’ine “Adil Yargılanma Hakkı”ndan hükmedilmiştir. Toplam 26 bin 155 ihlal kararından 20 bin 84’ü bu kategorinin altındadır.”
Sadece Osman Kavala davası gibi simge davalar değil, adil yargılanma sayısız siyasi davada ağır bir fatura olarak çıkıyor. Gazeteciler, siyasetçiler, aktivistler adil yargılanma hakkına erişemiyor Tükiye’de.
Örneğin Mazlum İçli. Kobanê eylemlerinde hayatını kaybeden 4 kişinin ölümünden sorumlu tutulan Mazlum İçli, HTS kayıtları, olay yerinde olmadığına dair görüntü ve şahitlikler olmasına rağmen 14 yaşındayken cezaevine konuldu, 124 yıl 8 ay hapis cezasına mahkûm edildi. İçli'nin dosyası hala Yargıtay'da. Bu dava neden adil yargılanma konusunda Türkiye’ni sicilinin durumunu ortaya seriyor.
Kuşkusuz sadece bu dava değil. Örneğin yönelik 'hakaret' suçlamasıyla, 2014-2020 yılları arasında açılan soruşturma sayısının 160 bin 169 olduğunu açıklandı. En son bir gazetecinin hakaret davasıyla tutuklanması, adil yargılanma hakkının yeni bir ihlali olarak ortada duruyor.
Yargıya güven düşüyor
Geçtiğimiz yıl kamuoyu araştırma şirketi KONDA, İnsan Hakları Derneği'nin (İHD) talebiyle "Hapishaneler ve Mahpuslar Algı Araştırması" anketi yaptı. 68 il ve 383 ilçede yapılan ankette 3 bin 285 kişi telefonla soruları yanıtladı. Buna göre katılımcıların yüzde 69'u adalet sistemine güvenmiyor. üzde 31'i ise güvendiğini ifade etti. Anket daha önce bir yakını tutuklananların yüzde 76'sı adalet sistemine güvenmezken yakının başına böyle bir olay gelmeyenlerin yüzde 68'inin adalet sistemine güvenmediğini gösterdi. Anket, toplumun yüzde 72’sinin insanların haksız yere cezaevine girdiğine inandığını gösteriyor.
Yasaklara karşı çıkacağını iddia ederek iktidara gelen bir parti açısından durum gerçekten vahim. AİHM raporu sadece bu vahim durumu gözler önüneseriyor.