HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin Kocaeli mitinginde konuştu.
Demirtaş, AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenerek, "Artık etrafında halk ordusu yok, sarayda yalnızsın. And olsun gücümüz olursa el koyduğun saray için harcadığın her kuruşun hesabını soracağız" dedi. Demirtaş, yaptıkları eleştirilerin ardından Diyanet İşleri Başkanı'nın 1 milyonluk makam aracını iade edeceğini açıklamasına ilişkin ise "Saraydakine de ibret olacak. Sarayı da geri alacağız inşallah sarayı da" dedi.
"Zavallıyı biz koruyacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın miting meydanlarında AKP'ye oy isteyerek suç işlediğini ifade edip, konuyla ilgili YSK'ye suç duyurusunda bulunduklarını söyleyen Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti:
"Halkların parasıyla siyasi partilere miting yapmak suçtur suç. Hiç bir savcı da çıkıp bunun hesabını soramıyor. Cumhurbaşkanı, AKP'ye oy istemekten vazgeçmiyorsa Başbakana yazıktır. Onun ne işi var meydanlar da o zaman. O zavallının ne suçu var. Cumhurbaşkanı fırsat vermiyor ki Başbakan iki kelime konuşsun. Müsaade et, o da biraz konuşsun. Madem koltuk verdin biraz kendisini iyi hissetsin, Başbakan olduğunu hissetsin. Başbakanı korumakta bize düşüyor. Fakat biz Başbakanımızı, Cumhurbaşkanına ezdirmeyiz. Zavallıya biz sahip çıkacağız ne yapalım."
"Yalan söyleye söyleye meydanları nasıl dolaşıyorsun?"
Bu sözlerinin ardından Demirtaş, Gül ve Davutoğlu arasındaki polemiğe de değindi.
"Sayın Davutoğlu, ülkenin Dışişleri Bakanı iken bugün paralel yapı diye suçladıklarıyla gizli görüşme yapmış. Ortaya çıktı. 'Görüşmedim' demişti, Gül çıktı, yalanladı. Paralel örgütle gizli gizli buluşup, ağlaşırken, ortak film, fırıldak yaparken her şey iyiydi de şimdi öküz ölünce mi bizi suçlamaya başladın. HDP ve paralel iş birliği yapıyormuş, Sizden daha büyük paralel iş birlikçisi yoktur. Gülen cemaatini, devlet içinde büyüten, örgütleyen, rant sağlayan sizlersiniz. Bugüne kadar gözlerimizin içine baka baka bunu yaptınız. Şahsen ben utanıyorum onun yalanlarından" diyen Demirtaş, sonrasında ise "Bu yalanları söyleye söyleye meydanları nasıl dolaşıyorsun, hiç mi yüzün kızarmıyor?"