2019-2020 yılları arasında, devlet yardımlarına muhtaç hale gelen aile sayısı ikiye katlanarak 3.3 milyondan 6.6 milyona çıktı. Pandemiyle büyüyen kitlesel işsizlik ve hayat pahalılığı bu vahim durumu yarattı.
Resmi verilere göre Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın sosyal yardımlarından faydalanmak zorunda kalan yoksul hane sayısının 3 milyon 283 binden 6 milyon 630 bine fırladı.
Böylece bir yılda devletten yardım alan yoksul aile sayısına 3 milyon 347 bin kişi daha eklendi.
Döviz kurunda artış ve her şeyin zamlandığı halde ücretlerin düşük tutulduğu son bir yılda yoksulluk her yere yayıldı:
- Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ndan çocukları için destek alan muhtaç ailelerin sayısı 198 bin 907’den 220 bin 22’ye, yardım tutarı da 1 milyar 389 milyon liradan 1 milyar 640 milyon liraya çıktı.
- Bakanlıktan evde bakım desteği alan yoksulların sayısı 514 bin 158’den 529 bin 427’ye, yardım tutarı da 8,2 milyar liradan 9,3 milyar liraya yükseldi.
- İşi olmadığı ya da para kazanamadığı için devletin genel sağlık sigortası (GSS) primini ödeyerek sağlık hizmeti sunduğu kişi sayısı da 7 milyon 524 binden 7 milyon 810 bine yükseldi.
- Son bir yılda Milli Eğitim Bakanlığı’nın burs verdiği ilk ve ortaöğretimdeki öğrenci sayısı 147 bin 185 bine yükselirken, Yurt-Kur’un burs verdiği öğrenci sayısı 570 binden 414 bine geriledi.
- Bu dönemde Türkiye Kömür İşletmeleri üzerinden kömür dağıtılan yoksul sayısı ise 1 milyon 878 binden 1 milyon 774 bine geriledi.
Devletin resmi verilerine milyonlarca insan zor durumda ve yardıma muhtaç. Buna karşılık gereken sosyal ve ekonomik desteğin iktidar tarafından verilmediği de aşikar.
Bir avuç patronun kazanması için TL'nin değerini düşürmekle başlayıp başta maaşlar ve ücretler olmak üzere her şeyi ucuzlaştıran Erdoğan yönetiminin yarattığı hayat pahalılığı ve kitlesel işsizliği ortadan kaldırmak için hiçbir adım atmaması, buna karşılık dev holdinglerin vergilerini affedip üstüne para vermesi... Son bir yıldaki büyük yoksullaşmanın nedeni otoriter rejimin siyasi ve ekonomik tercihleridir.