Sosyalist Tartışma 2021: İklim krizi devrimle çözülür

23.10.2021 - 20:40
Haberi paylaş

Sosyalist Tartışma 2021 İstanbul toplantılarının ikincisi iklim mücadelesi ile ilgiliydi. “Gezegen için isyan vakti” başlığı ile düzenlenen toplantıda; Gelecek için Cumalar (FFF) hareketinden Tibet Şahin, Yokoluş İsyanından Elif Ünal, İrlanda Yokoluş İsyanından Memet Uludağ ve Antikapitalistlerden Tuna Emren konuşma yaptılar.

Konuşmalar ve katkılar özetle şöyle:

Tuna Emren – Antikapitalistler, Bilim Yazarı

Sloganımız kapitalizm öldürür, tek yol devrim. Kapitalizm fosil yakıtlara dayanıyor. Kapitalizm kendi içinde kriz üreten bir sistem. Pandemi, ekonomi, iklim vb. pek çok konuda kapitalizm kriz yaratıyor. Fatura da yoksullara kesiliyor. İklim krizinde ise fatura yoksullara daha da büyük olarak kesiliyor. Krizlerden sonra yoksullar daha da yoksullaşıyor.

Küresel emisyonun üçte biri 2005 sonrası yayıldı. Bir yandan da fosil yakıtlara destek verilmeye devam ediliyor.

COP26’da da muhtemelen hiçbir radikal tedbir alınmayacak. Ama Greta liderliğinde önemli bir iklim hareketi var. Yokoluş isyanı devam ediyor. Milyonlarca öğrenci “iklimi değil sistemi değiştir” diyordu, son yayınlanan IPCC raporunda rakamlar çok kötü gelince artık “sistemi kökten değiştir” diyorlar.

Türkiye’de İklim Ağı olarak bir araya geldik. İçimizde iklim konusunda harekete geçmek isteyen pek çok parti, hareket, kurum ve kişiler var. İşçi sınıfını katmak için sendikalarla görüşüyoruz. Sloganımız “gezegen için isyan zamanı, iklimi kökten değiştir.”

Adil dönüşümü sağlamalıyız, yenilenebilir enerjiye dönmemiz, bunu da işçi sınıfına en az zarar vererek yapmalıyız. Zor değil, fosil yakıtlara ayrılan kaynaklarla gezegeni kurtarabiliriz.

Tibet Şahin – Gelecek için Cumalar (FFF)

COP26 BM tarafından düzenleniyor. Bu tip toplantılara tavrımız şu. Biz de COP26’ya Glasgow’a gideceğiz, devrimci taleplerimizi söyleyeceğiz. Bunu ayrıca tüm dünyada ve Türkiye’de de yapacağız.

İklim krizi kapitalizm tarafından kısa zamanda çözülemeyecek, o zaman da hiçbir zaman çözülemeyecek.

Kapitalizm bazı sorunları çözdü, mesela kölecilik kaldırıldı. Ama kapitalizm iklim krizini çözemez, çünkü vaktimiz yok, ancak kapitalizm lağvedilirse bu sorun çözülür.

Grev yapan işçiler yaylım ateşi ile karşılaşıyordu, kapitalizm şimdi de çevre aktivistlerine saldırıyor. Paris iklim anlaşması imzalandığından beri pek çok çevre aktivisti öldürüldü.

Çünkü iklim krizinde zaman sorunu var. İnsanlar iklim krizinin varlığı konusunda anlaşmış durumda, bireysel tedbirler alıyorlar, ama bireysel tedbirlerle iklim krizi çözülemez. Karar alıcılara, hükümetlere, şirketlere “siz bu sorunu çözemezsiniz, çekilin” dememiz gerekir.

COP26 BM’nin gösterisidir. 26 senedir insanların kızgınlığını örtbas etmeye çalışıyorlar. Doğrudan eylemleri, işgalleri, grevleri yaygınlaştırmalıyız. COP26’ya karşı direnelim.

Elif Ünal - Yokoluş isyanı

Bu hafta bir raporun taslağı sızdırıldı, IPCC raporu. Bu rapor daha yayınlanmadı, hükümetlere görüş almak için gönderilmiş, hükümetler cevaplarını yazıyorlar. Hükümetlerin bu rapora tepkileri sızdırıldı ve haber olarak yayınlandı. IPCC belirli aralıklarla değerlendirme raporları yayınlıyor. Son yayınladığı 1,5 derece raporunda şunu diyordu: Hedefi 2 derece yaparsanız sorun çok büyük olur. Bu yüzden hükümetler şimdilik 2 dereceyi ağızlarına almıyorlar.

Buna rağmen hükümetler hala IPCC raporunun maddelerine itiraz ediyorlar: Fosilden acil çıkış argümanının kaldırılmasını istiyorlar. Yerine karbon yakalama tekniklerini koyun, diyorlar. IPCC ise karbon yakalama teknolojisinin belirsiz olduğunu söyleyerek itirazlara karşı çıkıyor.

Hükümetler IPCC raporundaki fosil yakıt lobileri ile ilgili ifadelere engel olmaya çalışıyorlar. Hayvancılıkla ilgili maddeye Brezilya ve Arjantin itiraz ediyor. İsviçre gibi zengin ülkeler, iklim krizinden etkilenen yoksul ülkelere para bağışı maddesine itiraz ediyorlar. Nükleer enerjinin daha iyi bir seçenek olarak belirtilmesini isteyen hükümetler var.

Bütün bu müdahaleler, bakalım rapora sonuçta nasıl yansıyacak. Bu nedenle COP26’ya BM’ye çok da güvenmemek gerekir. IPCC raporlarını dikkate alalım, ama orada ne yazıyorsa gerçekte çok daha kötüsünün olduğunu da bilelim.

Memet Uludağ – İrlanda Yokoluş isyanı

Strateji ve taktik konuşmalıyız. İklim krizi ile birlikte çoklu krizler yaşıyoruz. Sosyalistler olarak neler yapacağımızı konuşmalıyız. 20 yıl önce bunları konuşsaydık pek çok kişi burun kıvırırdı. Şimdi COP’lar Paris Anlaşmaları artık iklim krizini kabul ettirdi. Bizim de yeni örgütlenmelere ihtiyacımız var.

İklim aktivistleri bazı bireysel ses getiren eylemler yapıyorlar. Bunlar farkındalığı artırıyor olabilir, ama daha ziyade sistemi düzeltmeyi hedefliyor. Sistem ise bu eylemlerle kendini düzeltmez.

Başka bir eylem türü radikal kitlesel eylemler yapılması. Mesela trafiği kilitlemek, günlük işleyişi felç etmek gibi. Büyük eylemler düzenlemek önemli. Bu tip eylemler sistemi belki değişmeye yönlendirebilir, sisteme ciddi adımlar attırmaya zorlayabilir. Ama büyük kitleler bunu sistemle bağlamazsa sonuç olumlu olmayabilir.

Bir başka yol ise bizlerin dediği tek yol devrim sloganı. Bu stratejinin sıkıntısı da şu: Sosyalistler olarak iklim hareketinde çok güçlü değiliz. Tek yol devrim çağrımız yeterli yankı bulmayabilir. En iyisi bütün bu stratejileri birleştirip mücadeleyi sistem değişikliği yönünde ilerletmek, mücadele etmeliyiz. COP26 için büyük hareketler gerçekleştirmeliyiz, olabildiğince sokağa çıkmalı, sistemle ilgili sıkıntılarımızı ortaya koymalıyız. Daha radikal bir çizgi izlemeliyiz.

Katkılar:

Devrimi içermeyen bir çözüm gerçekçi değil.

Bireysel alışkanlıklarımızı değiştirmemiz çok da işe yaramıyor. Mesela atık kağıtları dönüştürme tesisleri fosil yakıtla çalışıyor. Sistemi değiştirmemiz gerekiyor.

AKP ekosistemi yıkma canavarı gibi çalışıyor. Her yerde doğayı katlediyor. Bütçede yeşil kalkınma devrimi yapıyoruz diyorlar, yeşil konusu bir yerde geçiyor.

Hükümet Paris iklim anlaşmasını 6 yıl gecikme ile imzaladı. Muhalefetin de iklim konusunda pek iç açıcı bir durumu yok.

COP26’da çok radikal kararlar alınması lazım. Ama emisyonlar konusunu önemli bulmayan demeçler verilmeye başlandı. Çin, Avustralya zaten karşı emisyon konusunda karar alınmasına. O yüzden aslında kimse COP26’dan bir şey beklemiyor, Greta COP’u basmaya gidiyoruz diyor.

Umutlanmalı mıyız, elbette umutlanmalıyız, gelmekte olan muazzam hareketten. Bu hareket şimdilik gençlik hareketi, işçi sınıfını da içine kattığında çok daha büyük ve radikal olacak. Bu hareketin göçmenlerle dayanışan, ırkçılık karşıtı olması önemli.

İklim mücadelesi mutlaka enternasyonal olmak zorunda. Tek bir ülkede iklimi düzeltemeyiz. İşçi sınıfı katılmalı, birleşik cepheler kurulmalı.

Bültene kayıt ol