Barış Vakfı sözcüsü Hakan Tahmaz’la Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorununda çözüm süreciyle ilgili açıklamalarını konuştuk
Gazeteci Günel Cantak’ın “Bay Kemal ve İttifakları” belgeselinde, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Kürt sorunu ve HDP’ye ilişkin değerlendirmede bulundu. Kılıçdaroğlu, özetle “Kürt sorununu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var” diyor; “Devlet dediğin kurum gayrimeşru bir organla muhatap olmaz. Meşru organ kimdir? HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz. Halkın desteği var. Parlamentoya gelmiş, dolayısıyla parlamentonun içinde bulunuyor, görevini yapıyor. Dolayısıyla eğer bu sorun çözülecekse meşru bir organla biz bu sorunu çözebiliriz; bu düşüncedeydim” ifadelerini kullanıyordu.
Kılıçdaroğlu, bu sözleri ilk kez söylemiş değil. Barışın yakıcılığı ve seçim sathına hızla yaklaşması açıklamanın fazlasıyla dikkat çekmesine yol açtı.
HDP’ye yönelik dışlayıcı tutumların yaygınlaşmış olduğu ve iktidarın Kürt siyasetini demokratik siyaset zeminlerinde tasfiye çabalarının yoğunlaştığı bir süreçte, bu önemli bir hatırlatma oldu. Barış arayışı için iyi bir başlangıç sayılabilir. Kürt sorununun çözümü için geliştirilmeye ihtiyacı var.
Ancak bu başlangıcın sonuç alıcı olması ve çözüme dair toplumsal umutları artırması için şimdilik iki noktada ilerlemesi ve netleşmesine de ihtiyaç var. İlk adım olarak bu yaklaşımın millet ittifakının diğer bileşenleriyle ortaklaştırılması gerekiyor. İkincisi ise silahı çatışmayı toplumsal yaşamdan çıkarmak, demokratik çözümün arayış zeminini güçlendirmek için silahlara vedanın nasıl gerçekleşeceğine dair bir yaklaşım gerekli.
PKK’nin silahlı varlığı meselesi nasıl, kimlerle çözülecek sorusuna yanıt oluşturulmalı. Bu, başlangıç için bugünün acil sorunu olmayabilir. Ancak demokratik çözümün olmazsa olmazıdır. Aslında çatışma çözümü çalışmasında meşru, gayri meşru ayrımı yapan yaklaşımların çözümsel ve gerçekçi yaklaşımlar olmadığını dünya deneyimlerinden biliyoruz. Bunun son örneği Taliban’ın Afganistan’a dönüşünde yaşandı.
Sosyalist İşçi