Uluslararası Sosyalist Akım'ın kurucularından Chanie Rosenberg, 99 yaşında hayata veda etti. İngiltere'deki Sosyalist İşçi Partisi'nden (SWP) Alex Callinicos, Rosenberg'in yaşamını değerlendirdi.
Bugün Chanie Rosenburg’un 99 yaşında öldüğü haberini almanın üzüntüsü içindeyim. “Yüzyılın geceyarısı” diye tabir edilen 1930lar ve 40’larda Hitler ve Stalin'in hakimiyetiyle geçen dönemde, hakiki devrimci Marksizmi savunan kendi kuşağının yaşayan son mensubuydu sanıyorum. Varlıklı bir Yahudi ailesinin çocuğu olarak Güney Afrika’da doğan Chanie sömürgeciliğe ve segregasyona karşı çıkmış ve daha onlu yaşlarındayken sosyalist olmuştu. 1944’te henüz hala bir İngiliz sömürgesiyken Filistin’e yerleşmesinin sonucunda Siyonizmin* üzerindeki etkisi yitmeye başlamıştı. Hayatının sonuna kadar beraber olacağı Troçkist lider Tony Cliff ile de burada tanışmıştı.
Chanie’nin ve Cliff’in de akrabalarının önemli bir kısmının Holokost’un kurbanı olduğu II. Dünya Savaşı'nın ardından ikili beraber İngiltere’ye taşındı. 1950’lerde Batı kapitalizmi her zamankinden daha güçlü görünüyordu, Chanie ve parlak bir Marksist iktisatçı olan kardeşi Mike Kidron, Cliff’in ileride Sosyalist İşçi Partisi’ne (SWP) dönüşecek olan Sosyalist Eleştiri (Socialist Review) grubunu kurmasına yardımcı oldular. Londra’da dört çocuk büyüttü ve aileyi esas geçindiren kişi oldu, öğrenciler sendikasının bir aktivisti ve tutarlı bir devrimci sosyalistti ve her zaman Sosyalist İşçi gazetesine yeni takipçiler ve örgütüne yeni yoldaşlar kazanmak için çalışan birisiydi. “Bir bünyede üç tam zamanlı insandım” diye anımsıyordu o günleri.
Onları tanıyan kimsenin Cliff’in başardıklarını Chanie olmadan gerçekleştirmesinin mümkün olmadığı konusunda bir şüphesi olamaz. Yalnızca verdiği pratik destekten bahsetmiyoruz burada (Cliff’in yazdığı her şeyini daktilo eden Chanie’ydi). Cliff, bana 1970’lerin başlarında yazdığı, ufuk açıcı Lenin biyografisinin ilk taslağının el yazmalarını kaybettiğini anlatmıştı. O kadar üzülmüş ve bunalmış ki yatağa girmiş. Chanie ise yataktan çıkıp kitabı tekrar yazmasını söylemiş ona, öyle de yaptı. Onlarınki gerçek bir yol arkadaşlığıydı.
Chanie’nin kendisi de bir yazardı büyük ölçüde eğitim üzerine yazmakla beraber, İngiltere’nin devrimci yılı olan 1919’da kadınlara ve perestroika’ya kadar pek çok konuda eserler vermişti. Bu yazılar salt ekonomik ve siyasi bir dönüşümden ibaret olmayan, insanlığın tümden özgürleşmesini hedefleyen çok geniş bir sosyalizm görüşünü gözler önüne seriyordu. Cliff’le paylaştıkları ev yaptığı sanat eserleriyle en çok da yapmış olduğu pek çok yoldaşının büstleri ile doluydu.
Emeklilik Chanie’yi yavaşlatmadı, bilakis aktivizm için daha çok vakti olmasını sağladı. Bu, Cliff’in 2000 yılındaki ölümünden sonra da sürdü. Chanie’yi 2001 yılında Genova’daki G8 karşıtı devasa ve şiddetle bastırılmaya çalışılan antikapitalist gösterilerde görüşümü hatırlıyorum. Sonraki sene Avrupa Sosyal Forumu için yine İtalya’daydı. Chanie boyun eğmez bir sosyalizm savaşçısıydı. Salgın başlayana kadar onu, konuşmacıyı rahat duyabilmek için en önlerde otururken Hackney’deki SWP toplantılarında mutlaka görürdünüz.
Chanie politikayı Marksizm’in bu güne kıyasla bile çok daha marjinalize olduğu ve politikadan dışlandığı bir dönemin zor koşullarında öğrendi. Fakat ilkeli ve yaratıcı Marksizm yorumu ile kararlı ve yenilmez aktivizmi gelecek devrimci kuşaklara ilham vermeye devam edecek.
Benim için kişisel olarak Chanie’nin ölümü muazzam önemli bir olay. Onyıllar boyunca havanın pek çok günü yaşadığım yerden Clissold Park’ın öbür yakasındaki evlerine gider, Cliff’le toplantılar yapardım. Chaine çoğunlukla orada olur, çok hoş ve kendine özgü bir kargaşa içinde kendi işleriyle meşgul olurdu. Şimdi ikisi de gitti. Troçkizmin kahramanca mücadele verdiği çağ ile kalan son bağımız da yitmiş oluyor böylece.
Chanie’nin çocukları Elana, Donny, Anna ve Danny’e ve tüm yakınlarına en içten dileklerimi sunarım.
Alex Callinicos
(Çeviren: Deniz Güngören)
*1940’ların siyonizmini bugün militarist ve işgalci bir devletin resmi ideolojisi olan düşünceden ayırmak gerekiyor. Bu iki ideolojinin akrabalıkları olsa da, kast edilen dönemde, kolektif üretim ve yaşam merkezleri olan Kibbutz’larda eşitlikçi ve barışçıl bir şekilde hayatı yeniden krumayı merkezine alan, Arap düşmanlığı içermeyen ve esasen soldan insanları etkileyen bir akımdan bahsediliyor. Ancak günün sonunda bu bir tür Yahudi milliyetçiliği olduğu için enternasyonalist bir sosyalistin o dönemler solcu Yahudileri ciddi biçimde etkileyen bu hareketten kopması da kaçınılmaz.