“Muhalif“ gazeteciler Soylu’nun şovuna ortak oldu

02.06.2021 - 14:26
Haberi paylaş

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Kübra Par’ın Habertürk’teki programına katılması Sedat Peker’in iddialarına cevap vereceği yönünde bir umut yaratmıştı. Programa Soylu’nun özel isteğiyle Sözcü gazetesinden İsmail Saymaz ve Tele1 TV Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ da katıldı. Her iki isim de ulusalcı görüşleriyle biliniyor ve “muhalif” sayılıyor. 

Programda ısrarla her soruyu manipüle eden ve aslında soruların neredeyse hiçbirine cevap vermeyen bir Süleyman Soylu ile karşılaştık. 

Program aslında tamamen Soylu’nun kontrolündeki bir aklama mekanizması gibi işledi. Zaten hükümete yakın bir konumda oldukları belli olan Veyis Ateş ve Mehmet Akif Ersoy neredeyse hiç soru sormazken, Saymaz ve Yanardağ da gerekli soruları yöneltmemeleri ve sordukları sorulara cevap vermeyen Soylu’ya yeterince müdahale etmemeleri sebebiyle eleştirildi. Merdan Yanardağ, eleştirilere yanıt verirken programın yapımcılarını ve moderatör Kübra Par’ı suçlayıp “zannediyorum bizden kalkıp adamı dövmemiz bekleniyordu” dedi, Saymaz ise “bizden soru sormak değil, mahkûm etmek bekleniyor” dedi. 

Programda Soylu, açıkça BBC Türkçe’yi bir operasyon yayını ilan ederek hedef gösterdi ve müdahale etmek için İngiltere İçişleri Bakanı’nı aradığını söyledi. Beş gazetecinin bir arada bulunduğu bir ortamda bir kişi bile çıkıp bunun basın özgürlüğüne müdahale olduğunu söylemedi. Sadece bu hareket bile, haberi yapan meslektaşlarını yalnız bırakmak anlamına geliyordu. Daha da önemlisi Saymaz ve Yanardağ, Soylu’nun bir şova çevirdiği programa meşruiyet kazandırma rolünü üstlendiler. 

Aynı rolü oynamaya hevesli bir başka ulusalcı “muhalif” yayın organı ise Cumhuriyet gazetesi oldu. Pek çok gazetecinin hapse girmesine neden olan “MİT tırları” haberi sebebiyle Soylu’nun laf ettiği Cumhuriyet gazetesi bir editoryal yazı yayımlayarak, bahsedilen haberin “ikinci cumhuriyetçi” yönetim zamanında yapıldığını, kendilerinin bu çizgide olmadığını açıkladı. Bu açıkça Cumhuriyet’in eski genel yayın yönetmeni Can Dündar’ı hükümete ihbar etmek anlamına geliyor. 

Gerek Saymaz ve Yanardağ, gerekse Cumhuriyet’in tavrı aslında ulusalcı muhalefetin hükümet için ne ifade ettiğini açık bir şekilde ortaya koyuyor. Ulusalcılık, hükümet için kabul edilebilir sınırlardaki “muhalefet” olarak görülüyor ve gerektiği yerde meşruiyet için başvurulabilir bir yer sayılıyor. Yıllar boyu AKP’yi ters bir noktadan iterek güçlendiren ulusalcılık, günümüzde de bir aklama mekanizması olarak hükümete güç veriyor. 

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol