Yoksullaşıyoruz

02.06.2021 - 13:11
Haberi paylaş

Dolar ve Euro haftayı rekorlar kırarak bitirdi. Dolar/TL kuru 8,60’ı görerek tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Kasasında para kalmayan Merkez Bankası, TL’deki düşüşü sadece seyrediyor. Dünyadaki gelişmeler, hem dövizin fiyatında hem de enflasyonda yeni yükselişlerin olacağını, yoksullaşmanın daha da hızlanacağını gösteriyor.

TÜİK yine algı operasyonu yapıyor, sayılarla oynuyor. Enflasyonu olduğundan düşük gösteren TÜİK, şimdi de büyümeyi yüksek göstermeye çalışıyor.

İnsanlar aç kaldıkları için pazar atıklarını toplarken, pek çok insan geçim sıkıntısı nedeniyle intihar ederken, Türkiye ekonomisinin büyüdüğünü söylemek tam bir saçmalık. Büyüdüğü iddia edilen ülkede çalışan insan sayısı sürekli azalıyor. Hane başına düşen gelir miktarı azalıyor. İşgücüne katılım oranı düşüyor. Kadınların dörtte üçü, gençlerin yarsı eve kapanmış durumda. Eğitimde veya çalışma yaşamında değiller.

Yoksulluk intiharlara neden oluyor

Türkiye’de, maddi yetersizlik ve umutsuzluk nedeniyle intihar rekorları kırılıyor. Pandemi kısıtlamalarının başladığı Mart 2020’den 2021 Mayıs ayına kadar yaşamına son veren 150’den fazla yurttaşın “geçinemiyorum” demesi, intiharların altında ekonomik sorunların yattığını gösteriyor.

Türkiye ekonomisi için deniz bitti. 2000’li yılların başından beri açık olan döviz temin kanalları, 2018 başında Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş ve Berat Albayrak’ın Maliye Bakanı olması ile kapanmaya başlamıştı.

Şimdi durum daha da kötüleşiyor. ABD yakın zamanda faizleri artıracak ve piyasalardan para çekmeye başlayacak, çünkü ABD enflasyonu artıyor. Kalan son sıcak para da Türkiye’den kaçacak ve yeni döviz uzun süre gelmeyecek. Turizmden beklenen gelirlerin elde edilememesi, kuraklık nedeniyle tarımsal üretimde düşüş yaşanması, ham madde fiyatlarının dünya genelinde artışı, Türkiye’nin döviz krizini daha da artıracak.

Türkiye kapitalizminin yapısal problemleri var

Hükümetin ve kapitalistlerin parası yok, sürekli kredilerle beslenmek zorundalar. Halkın ekonomi yönetimi konusunda hükümete güveni kalmadı. Otoriter yönetim tarzı, yatırım iklimini daha da kötüleştiriyor. Merkez Bankası Başkanları yasaya aykırı biçimde sürekli değiştiriliyor.

AKP liderliği 2002’de iktidara geldiğinde daha fazla güven veriyordu. Şimdi AKP kadroları bile liderliğe güvenmiyor. Zaten pek çok eski yönetici AKP ile yollarını ayırdı. 

Türkiye’de 15 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Devletten yardım alan insanların sayısı son 5 yılda iki kat artarak 18 milyona yükseldi. 

Pek çok intihar vakasına şahit oluyoruz. Hükümet halkın bu yoksulluğuna çare olmak yerine yol, köprü, hastane, havaalanı yapan şirketlere ödemeler yapmaya devam ediyor. Halk açken devletin halka bu kadar az yardım etmesi korkunç bir durum. Hâlbuki halkın en çok yardıma muhtaç olduğu dönemdeyiz. 

Bankalarda önemli bir batık kredi söz konusu

Şüpheli ve batık kredilerin toplamı; 3,8 trilyon liralık toplam kredinin yüzde 15’i kadar, yani 600 milyar liraya yaklaşmış durumda. Bankalar krize girdiğinde onları kurtaran devlet, sonuçta bunu hepimizin parasıyla yapıyor. Batık kredilerin bedelleri de aslında hepimizin cebinden çıkmış oluyor.

Bireysel krediler çok hızlı biçimde artıyor. Hane başı borçluluk miktarı 55 bin liraya yükseldi. 

Enflasyon giderek yükseliyor. Tarımda kuraklık sürüyor. Üretici fiyatları, tüketici fiyatlarından iki kat hızlı artıyor, ekonomi bir miktar eski haline dönmeye başlasa, pek çok ürüne yüksek zamlar gelecek. 

İşsiz sayısı 10 milyona ulaşmış durumda, bu sayı daha da artabilir. Genç ve kadın işsizliği daha da hızlı yükseliyor.

Türkiye kapitalizmi yıkılıyor

Türkiye kapitalizmi yönetemiyor; çatırdıyor, acısını yoksullaşan halk çekiyor. Kapitalizme karşı işçilerin, yoksulların, ezilenlerin mücadelesini yükseltmeliyiz. Antikapitalist Bloku güçlendirmeliyiz.

Hem bir kapitalist çürüme hem de bir isyan çağında yaşıyoruz. Kapitalizmi yıkıp, yerine özgür bir dünya kurmalıyız.

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol