Susurluk skandalından 25 yıl sonra: Sedat Peker'in söyledikleri ne anlama geliyor?

11.05.2021 - 15:55
Haberi paylaş

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile el sıkışan, AKP’ye destek mitingleri düzenleyen, Barış Akademisyenleri’ni ölümle tehdit eden mafya lideri Peker, öyle şeyler anlatmaya başladı ki devletteki güç odakları çatışması, iktidar yöneticileri, çeteler, medya ve iş adamları arasındaki ilişkiler ortaya döküldü. 

Peker’e sadece mafya/çete lideri demek hafife almak olur. 2000’lerin başlarında Kızıl Elma Koalisyonu olarak adını duyuran, milliyetçi-ulusalcı ittifakının en önemli siyasi figürlerinden biridir. Ergenekon iddianamelerine bakıldığında, kendisi eski Tuğgeneral Veli Küçük ve dönemin generalleriyle birlikte anılan bir isim. 

2014’ten bu yana iktidar tarafından muteber kişi kabul edilen, “hayırsever iş adamı” ödülleri verilen, köşe yazarlarınca iltifat edilen Sedat Peker yeniden “suç örgütü lideri” olarak anılmaya başlandı.

Jandarma Genel Komutanlığı, Elâzığ Cumhuriyet Savcılığı ve İçişleri Bakanlığı art arda açıklamalar yaptı.

O da kanunsuzluktan şikayetçi

Hakkında açılan soruşturmanın haberini alan ve yeniden hapse konulacağının farkına varan Sedat Peker, 1,5 yıl önce Türkiye’den kaçmıştı. 

Burada olmadığı bilindiği halde özel harekât polisleri, eşi ve küçük çocuklarının ikamet ettiği evi bastı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Sabah 5’te evler basılmayacak’ demesinden günler sonra yapılan baskının ertesinde Özge Peker, çocukların odasına namluları doğrultulmuş silahlarla girildiğini duyurdu. Üç yaşındaki kız çocuğu, polisin doğrulttuğu tüfekler karşısında ellerini kaldırmış.

20 Temmuz 2016’da ilan edilen Olağanüstü Hal Yönetimi’nden bugüne, sabaha karşı ev basmalar, kapıları kırmalar, içeridekilere (kadın, çocuk, yaşlı ayırmadan) silah doğrultmalar neredeyse bir norm haline getirildi. Sedat Peker, düne kadar kendisini el üstünde tutan ve polis koruması veren iktidarın kanunsuzluğuna öfkeli.

Yeldana Kaharman’a ne oldu?

Elâzığ’da Kanal 23 TV’de program ve sunuculuk yapan Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencisi 21 yaşındaki Yeldana Kaharman, 28 Mart 2019’da evinde ölü bulundu.

Göçmen genç kadın, eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın oğlu AKP Elâzığ Milletvekili Tolga Ağar ile röportaj yapmak için evine gittikten bir gün sonra öldü.

Kaharman’ın, kendisine tecavüz ettiği için Tolga Ağar hakkında suç duyurusunda bulunduğu muhalif medyaya yansıdı fakat habere hemen yayın yasağı getirildi.

Sedat Peker, Yeldana Kaharman’ın ölümünün adli raporlarda yazıldığı gibi intihar olmadığını, genç kadının öldürüldüğünü söylüyor. Genç kadının, suç duyurusu üzerine Jandarma’ya ait bir helikopterle Elâzığ’dan alınıp İstanbul’a getirildiğini, Tolga Ağar hakkındaki tutanağın Jandarma komutanları tarafından yırtıldığını, cinayetin üstünün örtüldüğünü iddia ediyor.

“Derin devletin başı”

Sedat Peker, kendisine karşı yapılanlardan eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ı sorumlu tutuyor.

Mehmet Ağar deyince akla Susurluk skandalı geliyor. 1996 yılında Balıkesir’in Susurluk kazasında bir kamyona arkadan çarpan arabanın içinden 1970’lerde birçok katliama karıştığı halde devlet tarafından sahte kimlik ve yeşil pasaport verilen Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Çatlı, Bucak aşiretinin lideri DYP milletvekili Sedat Bucak ve eski Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ çıkmıştı.

Devlet tarafından arandığı halde bir milletvekili ve bir polis müdürü ile aynı arabada yaşamı son bulan ülkücü mafya lideri Çatlı vakası halkta büyük bir infial yaratmıştı. Art arda ortaya çıkan bilgilerle devlet görevlilerinin kanunsuz-çıkar amaçlı faaliyetleri ortaya dökülmüştü.

Büyük protestolara rağmen Susurluk skandalının üstü örtüldü. Her şey bir avuç tetikçinin ve kirli sicilli devlet görevlisinin üstüne atıldı. Susurluk davasının sanıklarından biri de dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’dı. Yargı tarafından şunlarla suçlandı:

“- Cürüm işlemek için silahlı teşekkül meydana getirmek;

- Gıyabi tutuklu sanık Abdullah Çatlı’nın saklı bulunduğu yeri bildiği halde yetkili mercilere haber vermemek ve gizlenmesine yardım etmek;

- Yasalara aykırı olarak Abdullah Çatlı ve Yaşar Öz’e silah taşıma izin belgesi vermek ve hususi damgalı (yeşil) pasaport verilmesini sağlamak suretiyle görevi kötüye kullanmak.”

Çete lideri olarak suçlanan Bakan Ağar’a 5 yıl hapis cezası verildi. Bunun 3 yılı tecil edildi. Kendisi için bir hapishane boşaltıldı ve oraya yerleştirildi. Hapishaneye jakuzi ve helikopter pisti yaptırıldığını Sedat Peker’den duyuyoruz. Bunları yaptıran iş adamı Mübariz Mansimov’un daha sonra Ağar tarafından kurulan bir komployla “FETÖ’cü” olarak tutuklanıp, Bodrum’daki yat marinasına el konulduğunu da.

Peker, biz işçilerin hayal edemeyeceği miktarda yasadışı para trafiği ve sermaye ilişkileri hakkında iki önemli şeyi ifşa etti:

► İlham Aliyev’in başkan yardımcısı olduğu ve Azeri oligarklarının petrol şirketi Socar’ın yöneticileri, Mehmet Ağar ve oğluyla iş birliğine giderek Mansimov’un mallarına el koydurmuştu.

► Bodrum’daki marina başlı başına büyük bir kazanç elde etse de Peker’e göre burası Ağar’a yardımcı olan bir eski milletvekili ve birkaç narko ailenin ortak işi olan tonlarca kokaininin yanaştığı limandı. Kolombiya’da bir limanda ele geçirilen 5 tona yakın kokainin alıcısı bunlardı.

Peker’in ilk videosunun ertesi günü AKP Elâzığ milletvekili olan Tolga Ağar, AKP’nin Marmara bölge koordinatörü ilan edildi. 

Sedat Peker’in kendisine düzenlenen komplonun “taşeronu” olarak suçladığı diğer kesim Pelikancılar olarak tabir edilen, eski Bakan Berat Albayrak ve Turkuaz Medya’nın sahibi Serhat Albayrak’a çalıştıkları bilinen, AKP medyasına ve sosyal medya örgütlenmesini kontrol eden grup.

Peker aynı zamanda Erdoğan ve eşine hakaret ettiği gerekçesiyle eski AKP’li vekil Fevzi İşbaran’ı hem karakolda hem adliyede dövdürdüğünü söylüyor. Bunu kendilerinin beceremediklerini, bir AKP yöneticisi tarafından kendisine ihale edildiğini belirtiyor.

Peker, Pelikancılara vururken, aslında Erdoğan yönetimini eleştiriyor. Ve söylediği şeyler hakkında henüz bir soruşturma açılmış değil. Aksine güvenlik ve yargı kurumları dediklerini yalanlama yarışına girdi. Tam tersi olmalı, her açıklamasında adı geçenlerin her biri ve her vaka acilen soruşturulmalı.

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol