İktidarın 17 günlük kapanma döneminde içki satışını fiilen yasaklaması ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun kimin ne içip içmeyeceğine karar verme yetkisini kendisinde görmesi büyük tepki yarattı. Ve bu tepki sadece içki tüketenlerle sınırlı değil.
Covid-19 salgınını rekor seviyeye sıçratan kararlara imza atan Erdoğan yönetimi, 29 Nisan-17 Mayıs "tam kapanma" adını verdiği kısıtlamalar arasında koronavirüsle yakından uzaktan ilgisi olmayan bir yaptırımı dayatıyor.
Marketler, bakkallar, manavlar, kuruyemişçiler açık. Kısıtlamalardan muaf tutulanlar uzun bir liste halinde duyuruldu. Fakat tekel bayileri ve ilgili market reyonları kapalı kalacak, dolayısıyla alkol satışı 17 gün fiilen yasaklanacak.
Bu yasağın yasalarda yeri var mı? Yok. Gerçekte yasak olmayan alkol satışı, iktidarın siyasal amaçlarından kaynaklanan keyfi bir uygulamadır.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun sözleri bu keyfiyetin aleni ifadesi: "İstisnada yer almıyor ve kapalı. Bu açıdan hem bir muafiyet yok hem de soru işareti de söz konusu değil."
Soylu, 'ben istedim' ve 'yasak' diyor adeta. Halkın bir bölümünün tercihini yasaklama yetkisini kendisinde görmesi, başkanlık rejimi boyunca sopasını büyüttükçe büyüten baskı aygıtının pervasızlığının da bir ifadesi.
Erdoğan yönetimi, bunu neden yapıyor? "1994 ruhuna dönüş", Ayasofya'nın cami olarak ibadete açılması, İstanbul Sözleşmesi'nin feshi gibi çıkışların bir devamı olan bu yasakçılık, hızla seçmen desteğini yitiren AKP'nin muhafazakar omurgasını konsolide etmek ve özellikle Saadet Partisi seçmenlerini kazanmak için piyasaya sürüldü. Erdoğan yönetimi ilk seçimlerde gidişini önlemek ve 50+1'i geçmek için bunları yapıyor.
"Laik-şeriatçı" suni saflaşmasını yeniden canlandıran ve bir yaşam tarzını diğeri üzerinde hakim kılmaya kalkan bu zihniyet, elbette AKP'nin kutuplaşmayla varolabilen aşırı sağcı yönetiminin bir sonucudur.
Fakat bu kez hedeflediklerinin tam tersi bir sonuç yaratmışlar gibi gözüküyor. Gelir desteksiz ve aşısız kapanma ile açlığa ve sefalete itilen milyonlarca insanı - ister içsin ister içmesin - bu nobran tavır daha da kızdırmış durumda. Kutuplaştırmak istediler ama şimdi karşılarında daha çok öfkeli yurttaş var.
Keyfi alkol yasağından derhal vazgeçilmeli. Yaşam tarzları üzerinden halkı kutuplaştırmak ve işçileri bölmek isteyen iktidarı durdurmalıyız.