Ermeni Soykırımı'nın inkârı için 24 Nisan gününe Çanakkale'de tertip düzenleyerek "kendi çalıp oynayan" Tayyip Erdoğan, "Arşivleri açmaya hazırız" diyerek yalanlarını sürdürdü.
Erdoğan, “Ey AB, 12 yıl başbakanlık yaptım. Her gittiğim uluslararası toplantıda biz arşivlerimiz açmaya hazır olduğumuzu söyledik. Diyorum ki Ermenistan da açsın, üçüncü ülkeler varsa onlar da açsın. Hatta daha da ileri gidiyorum biz askeri arşivlerimizi de açmaya hazırız” dedi.
Ancak Erdoğan "soykırımı inkâr" konusunda bu kadar iddialıyken askeri arşivlerin (ATASE) bugüne kadar niye açılmadığı bilinmiyor.
Üstelik, şu anda ASATE'ye girmek için asker olmak isteyenlerin geçtiği güvenlik testinden geçiliyor. Taner Akçam, Ermeni meselesi hallolunmuştur kitabında, arşiv için ayrı bir form olmadığını, asker alımlarındaki formun kullanıldığını yazmıştı. Arşivlere akademisyenler giremiyor.
Online olarak erişilebilen ve AKP'nin çok övündüğü Başbakanlık arşivi ise kırpılmış durumda. Bunun tamamına erişebilmek için Ankara'ya gitmeniz gerekiyor. Orada da güvenlik testinden geçiyorsunuz, akademisyenseniz çalışma konunuz soruluyor.
Tayyip Erdoğan'ın arşivleri açmak için niye Ermenistan veya üçüncü ülkeleri beklediği bilinmiyor. Zira Ermeni Soykırımı, "Türkiye ile Ermenistan arasındaki bir sorun" değil, İttihat ve Terakki hükümetinin Osmanlı'da yaşayan Ermenilere yönelik sistematik bir katliam girişimi.
1915 yılında olanları anlamak için resmi arşivlerin açılması elbette önemli bir kaynak; ama tek kaynak resmi arşivler değil. Yaşanan acıları anılardan, torunlardan, nüfus kayıtlarından, tapu kayıtlarından da anlamak mümkün. Sansüre uğramış askeri arşivler açılabilir ama zaten Ermeni Soykırımı'nın "olup olmadığı" yönündeki bir tartışma yok. Bunun var olduğunu iddia eden Türkiye hükümeti, tapu ve nüfus kayıtlarını da açabilir.