Salgının üçüncü dalgasında hayatları korumak için taleplerimiz

09.04.2021 - 14:01
Haberi paylaş

İktidarın aşısız, kontrolsüz açılma kararı sonrası Covid-19 salgını kontrolden çıktı. Her gün yüzlerce kişi hayatını kaybediyor. Vaka sayıları rekor seviyelere ulaşırken, salgın en fazla işçileri ve emekçileri vuruyor. 

Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP), salgınla savaşta hayata geçirilmesi acilen gerekli yedi talebi duyurdu ve bu talepleri kazanmak için mücadele çağrısı yaptı:

1- Ekonomik ve sosyal destekli acil kapanma ve ücretli izin hakkı

Salgının kontrol altına alınabilmesi için toplumsal hareketliliğin durdurulması gerekir.

Yüksek ve çok yüksek riskli illerde 28 günlük, kısıtlamaların herkesi kapsadığı acil ve adil bir kapanma talep ediyoruz.

Kapanma boyunca ekonomik ve sosyal destek paketleri sunulmalı, bunlar toplumun gerçek ihtiyaçlarını karşılayabilecek niteliğe sahip kapsamlı paketler olmalıdır.

Ayrıca salgın devam ettiği müddetçe, toplumun temel ihtiyaçlarını karşılayacak zorunlu işler dışında tüm sektörlerde ücretli izin hakkı tanınmalı; işsizlere işsizlik maaşı ödenmeli; yoksulluk sınırı altında yaşayanların elektrik, su, ısınma, internet faturaları devlet tarafından karşılanmalı ve kredi kartı ile kredi borçları da pandemi süresince ertelenmelidir. 

Devam etmesi zorunlu olan sektörlerdeki işçiler için koruyucu önlemler alınmalı; işyerlerinde işçilerin insiyatifinde pandemi kurulları (komiteler) oluşturulmalı; işçilerin kendi hayatlarını ilgilendiren karar süreçlerine katılmaları sağlanmalıdır. Yönetim toplantılarına işçi temsilcilerinin de katılması, yasal bir düzenleme ile mümkün hale getirilmeli ve sendikal örgütlenme teşvik edilmelidir. 

Kısa Çalışma Ödeneği tekrar uzatılmalı, Kod 29 ile işten çıkarmalar yasaklanmalıdır.

Salgınla mücadelenin ekonomik maliyetini karşılayabilmek için kaynak ihtiyacı duyuluyorsa, bunun faturası emekçilere değil sermayeye kesilmeli, patronlardan ‘salgın vergisi’ alınmalıdır.

2- Herkese parasız test, sistematik filyasyon

Hastalığın tespiti için uygulanan PCR testleri, salgınla mücadelede en önemli kozlarımızdan biridir.

Yeni varyantlar ile birlikte hastalık semptomları da değişmiş, testin uygulanması için aranan şartlar geçerliliğini çoktan yitirmiştir. Testlerin, semptom gösterme şartı aranmadan ve toplumun genelini kapsayacak şekilde yapılması şarttır. Özel hastanelerde çok yüksek fiyatlar karşılığında uygulanabilen testler artık herkese parasız yapılmalıdır.

Türkiye’deki PCR testleri yeterince hızlı sonuç vermemektedir. Üstelik sayıca da yetersiz olduğu görülüyor. Vakit kaybedilmeden daha hızlı sonuç veren testler sipariş edilmeli, test sonuçları (hangi varyantın ne kadar yayıldığı, kümelenmeler ve bulaş kaynakları) kamuoyuna açıklanmalıdır.

Enfekte olanların ve onlarla temaslı olan kişilerin bilinmesi yeterli değildir. Bu noktada etkin filyasyon uygulamaları devreye girer. Enfekte ve temaslı kişiler için, salgının yayılmasını önleyebilmek amacıyla kontrollü izolasyon koşullarının sağlanması gerekir. Fakat birçok örnekte ev içi bulaş da ciddi bir sorun oluşturduğundan, gerektiği durumlarda daha sıkı bir karantina uygulamasına da başvurulmalı; kamuya ait misafirhaneler, yurtlar, tesisler gibi yerler karantinaya alınması gereken kişiler için kullanılmalıdır.

3- Toplumsal bağışıklığın sağlanabilmesi için halkın asgari yüzde 70’i hızla aşılanmalıdır.

Aşılamada hız kazanılması ve toplumun asgari yüzde 70’inin aşılanması şarttır.

Siparişi verilen aşılar “bürokrasiye takıldığı” için gecikiyor ise Sağlık Bakanlığı’nın hiç zaman kaybetmeden diğer aşı geliştiricilerden sipariş vermesi gerekir. Süratle yeni aşı temini yapılmalı, aşı siparişleri mümkün olduğunca çeşitlendirilmelidir.

Aşılanma takviminde öncelik öğretmenler, belediye işçileri, sanayi işçileri başta olmak üzere salgın döneminde çalışmaya devam etmek zorunda kalanlara verilecek şekilde güncellenmelidir. Bu grup hemen aşılanmalı, vakit kaybedilmeden diğer risk gruplarına geçilmeli ve toplumun yüzde 70’inin kısa süre içinde aşılanacağı garanti edilmelidir.

Aşılanma bilimsel ve etik ilkeler gözetilerek, eşit ve adil koşullarda uygulanmalı, herkese parasız sunulmalıdır.

4- Sağlık sistemi hemen kamulaştırılmalıdır.

Herkese eşit ve parasız hizmet sunulabilmesi adına tüm kaynaklar salgınla mücadele için seferber edilmeli, sağlık sistemi hemen kamulaştırılmalıdır.

Kapitalist toplumda sağlığın piyasa koşullarına terk edilmesi hepimizin hayatını riske atıyor. Uluslararası ilaç şirketlerinin belirlediği yüksek fiyatlar, tedavi süreçlerinin yaygın şekilde uygulanmasını ve etkili olmasını engelliyor. 

Ücretli tedavinin sona erdirilmesi, özel hastanelerin devlet hastaneleriyle aynı koşullarda hizmet vermesi, bunların tek elden koordine edilmesi, bazı hastanelerin pandemi dışı hastaneler ilan edilmesi şarttır. 

Pandemi ve diğer toplum sağlığı sorunları ile etkili bir mücadele için öncelikli ihtiyacımız, koruyucu sağlık hizmetlerinin de eksiksiz yürütüldüğü etkin bir sağlık örgütlenmesidir. Bu talebimiz hemen hayata geçirilmelidir.

5- Şeffaf yönetim talep ediyoruz.

Sağlık Bakanlığı’nın şeffaflıktan uzak tutumu ve muğlak söylemleri toplum sağlığı açısından büyük bir risk oluşturmaktadır. 

Ayrıca Sağlık Bakanı Koca’nın birbiriyle çelişen söylemleri, önlemlere uyulması konusunda da ciddi sorunlara yol açmıştır.

Salgınla ilgili bütün veriler başta Türk Tabipleri Birliği ve uzmanlık dernekleri olmak üzere toplumla açık olarak paylaşılmalı, salgın mücadelesinde bilim kurulları ve ilgili tüm kurumlara yer verilmelidir.

Gerçek verilerin hızlıca paylaşılması, sürecin şeffaf yönetilmesi, salgın yönetimi konusunda yaratılmış olan güvensizliğin aşı sürecinde de sürdürülmemesi, aşılanma konusundaki tereddütlerin giderilmesi, söylem ve tutumların bu yönde düzeltilmesi şarttır. 

6- Kayıtlı/kayıtsız tüm göçmenler aşılanma takvimine dahil edilmeli, sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanmaları sağlanmalıdır.

7- Covid-19 meslek hastalığı sayılmalıdır.

DSÖ’ye göre, sağlık çalışanlarının virüse yakalanma ihtimali dünya ortalamasının beş katı. Covid-19 “mesleki risklere maruz kalma sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır.” Bu, tartışmaya açık değildir.

Sağlık çalışanlarının çalışma koşulları ve ücretlerinde gerekli iyileştirmeler yapılmalı, (KHK’lılar başta olmak üzere) atama bekleyen sağlık personeli sisteme dahil edilmeli ve Covid-19 meslek hastalığı sayılmalıdır.

Salgının başında dile getirmiş olduğumuz taleplerin bilimsel anlamda ne kadar doğru ve haklı olduğunu gösteren gelişmeler karşısında, Tüm yoksulların, işçilerin ve sağlık emekçilerinin hayatlarını korumak üzere bu önlemlerin hemen yürürlüğe konmasını talep ediyoruz.

Nisan 2021

 

Bültene kayıt ol