Hepimiz Göçmeniz, Irkçılığa Hayır Platformu tarafından çevrimiçi olarak yapılan “Irkçılığa geçit yok, Suriyeliler kardeşimizdir” panelinde konuşmacılar ırkçılığı bir kez daha lanetledi.
Kitlesel hareketin gücünün önemini anlattılar, göçmenlerin ötekileşmemesi için neler yapılması gerektiğini tartıştılar.
Panel’de İngiltere Irkçılığa Karşı Çık Platformu (Stand Up To Racism) aktivisti Brian Richardson, Hepimiz Göçmeniz, Irkçılığa Hayır Platformundan Figen Dayıcık ve Suriyeli mülteci, eğitimci Taha El Gazi konuşma yaptılar.
Açılış konuşmasında Yıldız Önen; 20 Ocak’ta İngiltere’de Dünya Irkçılık Karşıtı Platformunun bir açıklama yaptığını ve 20 Mart Dünya Irkçılık Karşıtı Günü’nde ülkelerde ortak eylemler yapacaklarını, bu eylemlere göçmen platformlarının, derneklerin, sivil toplum örgütlerinin ve sendikaların da katılacağını söyledi, sözlerine şunları ekledi:
“Türkiye’de de Hepimiz Göçmeniz, Irkçılığa Hayır, Irkçılığa ve Milliyetçiliğe DurDe Platformu ve Antikapitalist Blok, 20 Mart için sokakta eylem çağrısı yaptı. 20 Mart günü pandemi koşulları elverdiği ölçüde farklı illerde basın açıklamaları ve online etkinlikler yapılacak. İstanbul, İzmir ve Tekirdağ’da saat 17.00’de basın açıklamaları yapılması planlanıyor.”
İngiltere Irkçılığa Karşı Çık Platformundan Brian Richardson konuşmasında şunları söyledi:
Salgın hepimizi etkiledi. Ancak, yoksul, göçmen ve siyah insanlar salgından çok daha ağır etkilendi. Bu topluluklar aynı zamanda geçim kaynaklarını da kaybettiler. Şimdi aşıya ulaşma konusunda da bu topluluklar en geride kalanlar.
Pandemiden önce de ırkçılığa karşı örgütlenmemiz için acil nedenler vardı, çünkü ekonomik ve iklim krizi giderek eşitsizlikleri artırıyordu, ırkçılık sürekli yükseliyordu. Zengin ülkeler sınırlarını kapatıyor, göçmenlere karşı sertleşiyordu.
İngiltere’de AB’den ayrılma kampanyasında bizler sürekli ırkçılığa karşı mücadele ediyorduk. Irkçılar özellikle Trump’tan güç alıyorlardı. Ama BLM- Siyahların Hayatı Önemlidir kampanyası uluslararası boyutta örgütlendi.
İngiltere’de 200 bin kişi BLM ile dayanışma gösterilerine katıldı. Şimdi artık Trump ABD Başkanı değil. Bunun temel nedenlerinden biri de BLM’nin karşı oy veren 6 milyon yeni seçmeni harekete geçirmesidir.
Ama bunun yeterli olduğunu düşünmemeliyiz. Trump gitti ama Trumpçılık devam ediyor. Dünya çapında Bolsonaro, Macron, Modi, Boris Johnson gibi bir dizi sağcı bu politikaları yürütüyor. Bu nedenle Dünya Irkçılığa Karşı İnisiyatifinin kurulması veya bu tip ırkçılık karşıtı toplantılar yapmamız önemli.
20 Mart’ta Irkçılık Karşıtı etkinlikler düzenlememiz çok önemli. 2020 de ırkçılık karşıtı eylem yapan milyonlarca insan bu hareketin tabanını oluşturuyor. Uluslararası ölçekte Irkçılık Karşıtı bir hareket inşa etmeliyiz. 20 Mart’ı uluslararası düzeyde inşa etmeliyiz.
Suriyeli göçmen Taha El gazi konuşmasında şunları söyledi:
2011 yılında Türkiye’ye sığındım. Suriye’de Teorik Fizik dalında yüksek lisans öğrencisiydim. Sığındıktan sonra burada önce hamallık yaptım. Geçici eğitim merkezleri kurulunca Küçükçekmece’de eğitimci olarak çalışmaya başladım, halen burada devam ediyorum.
Bizlere sık sık “ülkenize dönün, defolun” deniyor. Hâlbuki sığınmacı olmak bizim tercihimiz değil. Bizde savaş başlayınca sığınmacı olmak zorunda kaldık.
Pandemi döneminden göçmenler çok olumsuz etkilendi. İşsizlik çok arttı. Zaten düşük maaşla sigortasız çalışıyorlardı. Pandemide ise bu işleri bile kaybettiler. Pek çok ailenin düzeni bozuldu, bazı aileler Suriye’ye döndü, boşanmalar arttı.
2018, 2019 yıllarına göre göçmenlere yönelik saldırılar 2020’de arttı, öldürme olayları ortaya çıktı.
Mülteci öğrenciler salgından çok etkilendi. Mülteci ailelerin maddi durumları bozuk olduğu için uzaktan eğitime intibak sağlayamadılar. Bir ailede sadece bir telefon var, 3 çocuk öğrenci, o zaman eğitime katılamadılar. Pek çok çocuk işe verildi.
Bazı Suriyeli öğretmenlerin maaşı UNİCEF tarafından ödeniyordu, salgın döneminde 4 bin Suriyeli öğretmen işten çıkarıldı. 4 bin aile aç kaldı.
Sağlık alanında aşı konusu önemli, aşılanacak mıyız bilmiyoruz. 5 milyon mülteci aşı olacak mı, ne zaman aşı olacak, bilmiyoruz.
Göçmen düşmanlığı yapanlar, göçmenlerin ne çektiğini ne gördüğünü bilmiyorlar, bizi tanımıyorlar, bilseler belki de düşmanlık yapmazlar.
Almanya’ya giden Türkler 50 yıldır kendi kültürlerini koruyabiliyorlar. Bizlerin de kendi kültürümüzü, kimliğimizi koruyabilmemiz gerekir. Entegrasyon lazım, ama dili, kimliği, dini inkar ederek entegrasyon olmaz. Bunlar her insanın hakkıdır.
Hepimiz Göçmeniz Platformundan Figen Dayıcık şunları söyledi:
İnsanlar normal şartlarda göçmez ve mülteciliği seçmez. Savaşları çıkaran ve insanları göç etmeye mecbur bırakan büyük devletler göçmenlere, sığınmacılara, mültecilere karşı hiç de adil değiller.
Türkiye’de göçmen olmak, mülteci olmak diğer ülkelere göre daha da zor, çünkü göçmenler mülteci statüsüne erişemiyor.
Günümüz dünyasının en büyük sorunu su kıtlığı. Su kıtlığı uluslararası camiada ve birçok bilim insanı tarafından çatışma ateşleyicisi olarak tespit edilmiş durumda. Suriye savaşına yol açan sürecin en temel nedeni de yaşanan kuraklık.
Hepimiz Göçmeniz Platformu olarak sürekli “Irkçılığa Geçit Yok, Suriyeliler Kardeşimizdir” diyor ve kampanyalar yapıyoruz. Yaptığımız haberler, basın açıklamaları ve kampanyalarla birçok ırkçı uygulamaya geri adım attırabildik, son üç yıldır mücadele daha bir görünür hale geldi ve ırkçılar istedikleri gibi hareket edemez oldu.
Yapılan araştırmalara göre her 10 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşından neredeyse dokuzu, Suriyelilerin ana gelir kaynağının devlet yardımı olduğunu düşünüyor. Oysa bu çok yanlış bir bilgi.
Ayrımcı ve ırkçılarla mücadelenin ilk sırasında onların yalanlarını ifşa edip gerçek bilginin yayılmasını sağlamak; onların zehirli sözlerini, zararlı yayınlarını geçersizleştirmek olmalı.
Mülteci bile olamayan Türkiye’deki göçmenlerin önüne çekilen duvarlar kaldırılmalı, gerekli hukuki adımlar atılmalı.
Suriyeliler ve tüm göçmenler “mülteci” statüsü almalı. Bu olmadıkça, göçmenler toplumun en korunmasız ve saldırıya açık kesimi olmaya devam edecek. Çalışma yaşamında ve diğer her türlü alanda eşitliğin sağlanması, ırkçı saldırıların önüne bir barikat örülmesi gerekli.
Göçmenlerin hakları için, mültecilik haklarının kanunlaşması için birlikte adım atmanın zamanı.
Irkçılığa geçit yok Suriyeliler kardeşimizdir diyerek sizleri 20 Mart ırkçılık karşıtı gün için birlikte çalışmaya bekliyorum.
Kapanış konuşmasında Yıldız Önen şunları söyledi:
Tüm göçmenlerin, gittikleri ülkelerde savaş, iklim, ekonomik kriz gibi nedenlerle göç edenlerin öteki olmamaları için çalışacağız. Göçmenler bulundukları yerde asimilasyon edilmemeliler, entegrasyon politikaları uygulanmalı. Göçmenlerin kendi kültürlerini kimliklerini koruması haklarıdır. Bu nedenle 20 Mart eylemlerinde, bütün dünyada ırkçılık karşıtları sokaklarda olacaklar.