Melih Bulu'nun kayyum rektör olarak atandığı Boğaziçi Üniversitesi'nde 25 gündür devam eden direniş, bugün öğrencilere uygulanan ÖGB şiddetine rağmen devam ediyor.
Her gün saat 12:00'de direnişçiler tarafından rektörlük binası etrafına kurulan çadırlar, rahatsız olan kayyum rektör Bulu'nun talimatıyla kaldırılmak istenince özel güvenlik görevlileri ve öğrenciler arasında kısa süreli bir arbede yaşandı.
Öğrenciler çadırlarına sahip çıkarken, güvenlik görevlileri çekilmek zorunda kaldı. Bu sırada çadırlar zarar gördü. Ancak kısa sürede çadırların ve standların yeniden kurulmasıyla öğrenciler rektörlüğün önünde oturma eylemi ve müzik yayını yaparak saldırıyı protesto etti.
Öğrenciler bugün yaşananları bir basın açıklamasıyla protesto etti ve bugün (29 Ocak Cuma) saat 12:00 için de ayrı bir çağrı yayınladılar. Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Girişimi de daha önce yaptığı eylem çağrısını 29 Ocak Saat 15.00 Etiler Dünya Göz Hastanesi önü olarak güncelledi. Mezunlar buradan üniversitenin Etiler Kapısı’na bir yürüyüş gerçekleştirecek. İşte o açıklamalar:
"Bugün 28 Ocak Perşembe. 4 haftadır olduğu gibi üniversite özerkliği hiçe sayılarak atanmış kayyum Melih Bulu'ya ve tüm antidemokratik uygulamalara karşı başlattığımız direnişimizi bugün de sürdürüyoruz. Dün, okulumuzu da bir şirket gibi yönetmek isteyen Melih Bulu'nun kayyumluk binasında Youtube üzerinden katıldığı TET Proje Pazarı toplantısına, okul öğrencileri olarak 'Kayyum rektör istemiyoruz' ''Melih Bulu rektörümüz değildir'' sloganlarıyla hemen kayyumluk önündeki direniş çadırımızdan dahil olmamız üzerine, bugün kayyum Melih Bulu, okulumuz içinde sürekli var olmasını istediği sivil polisler aracılığıyla bizleri çadırlarımızı kurmamamız için güvenlik görevlileriyle karşı karşıya getirdi. Kayyumluk önüne çekilen şeritlerle kampüsümüzün içi keyfi şekilde öğrencilere kapatılmaya çalışıldı, direniş çadırımızı kurmak isterken özel güvenliğin müdahalesiyle yaşanan arbedede bir çadırımız kırıldı. Ancak bizler, 4 haftadır 'Kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz'un sesini yükselten Boğaziçi öğrencileri olarak birlikte sürdürdüğümüz mücadele sonucunda nöbet çadırlarımızı günlerdir kurduğumuz yere tekrar kurduk. Bugün buradaydık, yarın da burada olacağız. Melih Bulu nezdinde tüm kayyumlar bilsin ki, bizden korkarak bizi özel güvenliklerle, polis ablukasıyla zapt etmeye çalışanlara, gasp edilmiş koltuklarda oturan tüm atanmışlara karşı direniyoruz ve direnmeye devam edeceğiz. Bu yüzden, tüm Boğaziçili arkadaşlarımızı yarın yine direniş nöbeti çadırımızı hep birlikte kurmaya çağırıyoruz. Bugün bir arada olduğumuzda kayyum baskısına geri adım attırabildiğimizi bir kez daha gördük, yan yana geldiğimiz müddetçe önümüzde kayyumların da polislerin de duramayacağını biliyoruz. 4 haftadır hep birlikte dile getirdiğimiz taleplerimizi tekrarlıyoruz:
1. Melih Bulu başta olmak üzere tüm kayyumlar acilen istifa etsin!
2. Tüm üniversitelerde tüm üniversite bileşenlerinin rızası gözetilerek demokratik rektör seçimleri düzenlensin.
3. 80 darbesinin bir ürünü olan, üniversite özerkliğinin en büyük düşmanı olan Yüksek Öğretim Kurulu kapatılsın.
Üniversiteler bizimdir, bizimle özgürleşecek!"
Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin Cuma günü için yaptığı çağrı ise şu şekilde:
"Boğaziçi direnişine gönül verenlere merhaba.
Bugün direnişimizin 25. gününde, 4 haftadır kayyumluk önüne kurduğumuz nöbet çadırlarımızın açılması engellenmeye çalışıldı, binanın önüne şeritler çekildi, güvenlik görevlileri binanın önünde etten duvar ördüler. Kayyum Melih Bulu’nun usulsüz emriyle kolluk gibi hareket eden bu güvenlik görevlileri tarafından çadırlarımız kırıldı, kayyuma geçit vermeyen öğrenciler binanın önünde nöbete devam etmek isterken müdahale etmeye çalıştılar. Ama alanı aldık, çadırlarımızı kurduk, eylemlerimiz sürüyor, sürecek. Kampüsler bizimdir, yaşam alanlarımıza, özgürlüğümüze ket vurulmasına izin vermeyeceğiz.
Bu yüzden 29 Ocak Cuma günü saat 12:00’de herkesi daha kalabalık, daha güçlü, daha direngen biçimde Kayyumluk önünde nöbet çadırlarımızı kurmaya, dayanışmaya ve beraber mücadele etmeye çağırıyoruz. Biliyoruz ki kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz.
Dayanışma yaşatır!"