HDP’yi kapatma çağrıları demokrasiye saldırıdır

10.01.2021 - 11:46
Haberi paylaş

Tarihi boyunca birçok partinin devlet tarafından kapatıldığı, “siyasi partiler mezarlığı” olarak anılan Türkiye’de birileri yeniden beğenmedikleri partinin kapısına kilit vurdurmaya çalışıyor.

Yıl sonunda TV kanallarını dolduran milliyetçi “yorumcular”, partiye yapılan Hazine yardımının kesilmesini ve bir an önce kapatma davası açılması gerektiğini savundu.

Perinçek’in partisi Yargıtay Başsavcılığı’na birden fazla ‘kapatma davası açılsın’ dilekçesi verdi. İktidarın küçük ortağı MHP de bu talebe katıldı. Devlet Bahçeli, Türk Tabipleri Birliği’nin kapatılmasını istediği gibi HDP’nin de kapatılmasını istiyor. Yargı da boş durmuyor. Yıllar sonra açılan Kobane davası, Selahattin Demirtaş ve HDP yöneticilerini PKK’ye bağlayarak “kapatılsın” diyenlere saha hazırlıyor.

Parti kapatmaların yakın tarihi

İktidarın beğenmediği muhalefet partilerini kapattırma geleneğine dönüş, sadece HDP ve Kürt siyasi hareketini hedeflemiyor. Geçen iki yılda birçok belediyeye el kondu. Dokunulmazlıkları kaldırılan HDP ve CHP milletvekilleri hapse atıldı, vekillik hakları ellerinden alındı. Yargılandıkları davalardan hüküm giydikleri taktirde siyasi yasaklı haline geliyorlar.

Türkiye’de 27 Mayıs darbesi ve 1963 Anayasası’nın ilanından bu yana 24 siyasi parti kapatıldı. Bunlardan 13’ünün kapatma gerekçesi, Kürt sorununun çözümünü programatik olarak savunmalarıydı. Bu 13 partiden çoğu HDP’nin devamcısı olduğu Kürt siyasi hareketinin kurduğu partilerdir. Kuruluş sebepleri, başta anadil yasağı ve ayrımcılığın son bulması olmak ve Kürt seçmenlerin taleplerini savunmaktı. 

2013’te başlayan çözüm sürecinin ardından HDP, muhalefet alanının en dinamik bileşeni haline geldi ve 7 Haziran 2015 seçimlerinde büyük bir sıçrama yaptı. Ardından yaşananlar ise biliniyor. HDP ile çözüm masasından kalkan Erdoğan yönetimi, kanlı bıçaklı olduğu MHP lideri Devlet Bahçeli ile ortak oldu. Seçimle iş başına gelen HDP’li belediyelere iki dönemde kayyum atanıp el konulurken, devlet yeniden baskı politikasına döndü. Buna rağmen, Kürt seçmen hala HDP’nin arkasında. Birçok ankete göre yüzde 10-12 bandında duruyor. Yüzde 50+1 çoğunluğu elde edemeyen iktidar gerek CHP’yi yıpratmak gerekse muhalefette kilit rol oynayan HDP oylarını silmek için türlü türlü hamleler yapıyor. Hiçbiri işe yaramıyor.

İşçiler karşı çıkmalı

Milliyetçiler tam da bu koşullarda, dümeni aşırı sağa kırmış AKP iktidarını ikna etmek için öne atılıyor, çeşitli kampanyalar düzenliyor. Onlar istiyor ki Kürt sorunu hiçbir zaman çözülmesin, siyasi alana taşınmasın, çatışma ve baskı devam etsin, böylece varoluş temellerini korusunlar, on yıllar boyunca sürdürdükleri vesayet rejimi tahkim edilsin. O vesayet rejimi sadece Kürtleri ezmedi, kendileri dışındaki herkes baskıdan nasibini aldı. En büyük kaybeden ise milliyetçilikle mücadelesi engellenen, bölünen ve yoksulluğa itilen işçiler oldu.

Mecliste üçüncü büyük grubu oluşturan bu partinin kriminalize edilmesi, izolasyonu ve üzerindeki kapatılma baskısı antidemokratiktir. HDP’yi kapattırmayı başaranların burada durmayacağı ve beğenmedikleri başka partileri de sıraya koyacakları aşikâr. HDP’nin kapatılmasına karşı çıkmak demokrasi ve özgürlükleri savunmaktır. 

(Sosyalist İşçi)

Bültene kayıt ol