Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP), 24 Nisan yaklaşırken dünya kamuoyunda oluşan Ermeni Soykırımı'nın tanınması yönündeki beklentilere Tayyip Erdoğan ve düzen partilerinin verdiği cevabı sert bir şekilde eleştirdi.
DSİP tarafından yapılan yazılı açıklama şöyleydi:
24 Nisan yaklaştıkça ve dünyada soykırım karşıtı sesler yükselmeye başladıkça, ırkçılar ve milliyetçiler korosu hep bir ağızdan inkâr şarkısını söylemeye başladılar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye'yi Ermeni Soykırımı'nı tanımaya davet etme kararını aldığı oturumdan önce, bu oturumu değerlendirirken "Ülkemizde 100 bin vatandaş olmayan ve olan 100 bin Ermeni var. Acaba onlarda kaç tane var? Bizim ülkemizdeki Ermenilere karşı ters ve olumsuz bir tavrımız oldu mu? Vatandaş olmayanları deport edebilirdik ama etmiyoruz" ifadesini kullandı.
Erdoğan, bu sözleriyle, 100 yıldır sürmekte olan soykırımcı zihniyetin temsilcisi olduğunu açıkça ifade etmiştir. Çünkü deport kelimesiyle, aslında "Biz Ermenileri tehcir ederiz" demek istemiştir. Bunun bir adım ötesi, "Bundan yüz yıl önce Ermenileri ölüm yolculuğuna gönderdik, gerekirse yine göndeririz" demektir.
Erdoğan, Türkiye'de yaşayan, vatandaş olan veya olmayan Ermenileri bir şantaj unsuru olarak görmektedir. Papa'nın soykırımın tanınması yolunda yaptığı açıklamalara, Vatikan'ın soykırımla ilgili belgelerinin açıklanmasına, Avrupa Parlamentosu'nun aldığı soykırımın tanınması kararına verilen tepki, ırkçı ve soykırımcı bir duruştur. Erdoğan, dünyanın her yerinden yükselen soykırım karşıtı sesleri, Ermeniler üzerinden tehditle susturmak istemektedir. Bundan sonra Ermenilerin can güvenliği her zamankinden de fazla tehdit altındadır.
Koronun diğer üyeleri ise günlük politikada birbirleriyle kanlı bıçaklı olan, ancak konu Ermeni soykırımı olunca derhal bir araya gelmekte en küçük bir sakınca görmeyen AKP, CHP ve MHP. Bu üç parti, Avrupa Parlamentosu'nun aldığı kararı "savaş esnasında çekilen ortak acıları görmeyip, sadece Ermenilerin çektiği acıları yüceltmekle" suçladılar ve kararı kınadılar.
1915 yılında toplam 1,5 milyon Ermeni, kadın erkek, çoluk çocuk denilmeden ölüm yürüyüşüne gönderildi, en acımasız yöntemlerle katledildi. Taşınır, taşınmaz bütün servetlerine el konuldu. Yaşadıkları yerler ateşe verildi; okulları, kiliseleri yıkıldı, taşları uzaklara savruldu. Öyle ki, Ermeniler sanki bu topraklarda hiç yaşamamış gibi gösterildi.
Bu facianın adı, "savaş sırasında yaşanan ortak acı" değildir. Her yönüyle bir soykırımdır. Erdoğan ile AKP, CHP ve MHP korosunun inkâr şarkısı söylemesi boşuna değildir. Çünkü Türkiye devletini soykırımın kanlı zemini üzerinde kurduklarını ve soykırımın kabulü yolunda atılacak her adımın, bu zemini biraz daha çürüteceğini biliyorlar.
Telaşları bu yüzden.
Ama biz ırkçılarla inkârcıların korosuna 24 Nisan'da cevap vereceğiz.
Ermeni Soykırımı'nın 100. yılını andığımız 24 Nisan'da alanlarda ne kadar kalabalık olursak, ırkçılığa, milliyetçiliğe, inkârcılığa karşı çıkacak sesimiz o kadar güçlü olacak.
Bir kulaklarından girip diğer kulaklarından çıkamayacakları şekilde haykıracağız: "HEPİMİZ ERMENİYİZ, HİÇBİRİMİZİ DEPORT EDEMEZSİNİZ!"
DSİP Merkez Komitesi
17.04.2015