Karl Marx ile Friedrich Engels, Komünist Manifesto’da işçi sınıfının kurtuluşunun kendi eseri olacağını söylüyorlardı.
Bu, şüphesiz sadece işçi sınıfıyla ilgili bir söylem değildi. Bütün ezilenlerin kurtuluşu kendi ellerindeydi; ne bir grup kahraman, ne bir parti, ne de ezilenler adına hareket ettiğini söyleyenler kurtarabilirdi onları.
1969’dan 79’a giderek büyüyen bir ivme kazanan eşcinsel özgürlük hareketi, Kara Panterler’in öncülüğündeki siyahların kurtuluş hareketi ve savaş karşıtı hareketle de bağlar kurmuş, yer yer iç içe geçmişti. Bunun sonucu olarak eşcinsel özgürlük hareketi kendisine giderek büyüyen politik bir alan yarattı, bu güven ve örgütlenmenin sonucunda bu dev yürüyüş gerçekleşti.
14 Ekim 1979’da Washington’da yapılan “Lezbiyen ve Gay Hakları için Ulusal Washington Yürüyüşü”, ABD’de eşcinsel hakları için düzenlenen ulusal nitelikteki ilk gösteriydi. Sadece ABD’den değil, on ayrı ülkeden gelen iki yüz bin kadar gey, lezbiyen, biseksüel ve transgender birey ile heteroseksüel destekçileri, “lezbiyen ve geylere dönük bütün toplumsal, ekonomik, kültürel ve yasal baskılara son verilmesi” talebini yükseltti.
Göstericiler, uzun tartışmalar sonucunda taleplerini 5 madde halinde ortaya koymuşlardı:
- Kongreden kapsamlı bir lezbiyen/gey hakları kanun tasarısının geçirilmesi,
- Federal hükümet, ordu ve federal sözleşmeli özel istihdam alanlarında cinsel yönelime dayalı ayrımcılığı yasaklayan bir başkanlık yürütme emrinin çıkartılması,
- Bütün lezbiyen/gey karşıtı yasaların yürürlükten kaldırılması,
- Gözaltı durumlarında lezbiyen-anne ile gey-baba ayrımcılığına son verilmesi,
- Lezbiyen ve gey gençliği, ev, okul, iş ve sosyal ortamlarda ayrımcılık, baskı ve/veya tacize maruz kalmalarına sebep olan yasalardan korumak.
Bu görkemli yürüyüşten sonra Amerika Birleşik Devletleri’nde LGBTİ+ hakları mücadelesi giderek büyüdü. 80’lerdeki AIDS paniği ve LGBTİ+ hareketine saldırlar, büyüyen bu harekete devletin bir cevabı ve ezilenleri bölme amaçlı bir taktikti. Ama artık cin şişeden sadece belirli metropollerde değil, her yerde çıkmıştı. 2015’te Yüksek Mahkeme’nin verdiği eşcinsel evliliklerin 50 eyalette birden tanınması kararı, bu tabanın baskısıyla alınmıştı.
Marx ile Engels, Komünist Manifesto’da dünyanın bütün işçilerine birleşme çağrısı da yapıyorlardı. Gerçekten de dünyanın bütün işçilerin ve ezilenlerinin bir araya gelerek mücadelelerini ortaklaştırmaları hayati bir önem taşıyor, çünkü işçilerin alın terine el koyan patron, LGBTİ+fobi ile böldüğü sınıfın birlik olmasını da engellemiş oluyor.
LGBTİ+ hakları için ayağa kalkmayan işçi sınıfının, devrim ve sosyalizm yolunda adım atması da çok zordur. Bu yüzden el ele, birlikte mücadeleye…
DSİP LGBTİ+ Çalışma Grubu