Koronavirüs sebebiyle hem ilköğretim ve liselerde hem de üniversitelerde imkânı olan öğrencilere uzaktan eğitim verilmeye başlandı. Bilgisayarı, internete erişimi vb. olmayan öğrenciler ise eşitsizlikten payına düşeni aldı.
Okullarda eğitime ara verilmesinin ardından birçok üniversite öğrencisi ailelerinin evlerine döndü. Kimi öğrenciler internet erişimi, bilgisayar temini gibi imkanları sağlayamadığını YÖK’e bildirerek uzaktan devam edemeyecekleri dersler için mağduriyetlerinin giderilmesini talep etti.
YÖK’ün öğrencilere verdiği yanıt bu imkanlara sahip olmayan öğrencilerin 2019-2020 eğitim öğretim yılı bahar döneminde kayıtlarını dondurabileceğini açıklamak oldu. Bu, yoksul öğrencilerin ellerinde olmayan sebeplerle eğitimlerinin uzaması anlamına geliyor. Üstelik henüz virüsün ne kadar süreceği, uzaktan eğitimin ne kadar daha devam edeceği belli değilken bu öğrencilerin eğitimden mahrum geçireceği sürenin bir dönemle sınırlı olduğunu kesin bir şekilde söylemek çok zor. Kimi üniversitelerde öğrenciler, arkadaşlarının eğitimden mahrum kalmaması için dayanışma kampanyaları başlatarak devletin karşılamadığı imkanları kendileri sağlamaya çalışıyor.
Bununla beraber kendisi ya da masraflarını karşılayan aile üyesi işten çıkarılan veya ücretsiz izne çıkarılan öğrenciler için bu ekonomik ve psikolojik şartlarda öğrenimini sürdürmek imkânsız bir hal aldı. Üretim şartlarından soyutlanmış bir eğitim hayatı mümkün değil. Çalışma hayatında virüsün her türlü tehlikesi görmezden gelinirken bundan bağımsız eşit, ulaşılabilir bir eğitim verildiği iddia edilemez. Her gün bir aile üyesi güvensiz şartlarda çalışırken öğrencilerin sağlıklarının korunması ve psikolojik olarak eğitime hazır olmaları mümkün değildir. Hem öğrencilerin bilgisayar, tablet gibi ihtiyaçları karşılanmadan hem de işçiler için ücretli izin ve gerekli sağlık tedbirleri sağlanmadan eşit bir eğitim mümkün olamaz.
Melike Işık