Devletin katliam geleneği: Yargısız infazları Ayhan Çarkın anlatmıştı

02.04.2015 - 12:48
Haberi paylaş

Susurluk Davası'nın kilit isimlerinden, kontrgerilla elemanı Ayhan Çarkın, bundan 4 yıl önce devletin yargısız infazlarını anlatmıştı.

Çağlayan'da savcının rehin alınmasının polisin kanlı baskınıyla sona ermesi üzerine, 4 yıl önce CHP milletvekili Hüseyin Aygün'e konuşan Ayhan Çarkın'ın itirafları yeniden gündeme geldi.

O dönem Milliyet'in hazırladığı haber şöyleydi:

CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, SKYTÜRK’te katıldığı programda Çarkın’ın şunları söylediğini kaydetmişti:

“Benim anlattıklarım itiraf değil. Ben bir itirafçı da değilim. Sadece kendi vicdanımı temizlemek için ailemle bunun hesabını yaptım. Ama biz devlet emir verdi ve cinayetler işledik emri verenin hiç mi bir sorumluluğu yok? Bu kararlar Milli Güvenlik Kurulu’nda alındı ve bu infazlar böyle yapıldı. O kadar çok cinayet işlendi kan döküldü ki özel harekat mensubu arkadaşlarım canavarca hisleriyle kendi sevgililerini öldürüyorlardı. Hepimiz insanlıktan çıktık. Öldürdüğümüz insanlar peşimizi bırakmıyor.”

Ayhan Çarkın'ın 2011 yılındaki itirafları şöyleydi:

Boşa öldürdük

"PERPA baskını, basit bir gaz bombasıyla yapılabilecek bir operasyondu. Silah kullanılması gerekmezdi. Buna rağmen yargısız infaz yaptık. Oradakiler bizimle çatışmaya girmedi. Çatışma süsü verildi. Garson kızı da (Selma Çıtlak) tanık kalmasın diye öldürdük. Sonradan çok pişmanlık duydum."

TİKKO operasyonu

"İstanbul Maltepe’de, 3 TİKKOlu genç için ihbar geldi. Gittik. Kızı asansörde öldürdük. 2 kişi ise çatıda öldürüldü. Evlerine girdik fena oldum. Yeni çay demlemişlerdi. Ne silah vardı ne başka bir şey."

DEV-SOL’a operasyon

"Birçok operasyona katıldık. Sinan Kukul, Sabahat Karataş gibi isimler, yargısız infaz sonucu öldürüldü. Daha böyle birçok isim var. Yakalanabilirlerdi ama çatışma sürüyor süsü verildi."

"Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ün polis katili olduğu söylendi bize. Yakalayıp bir kamyonetin arkasına attık. Koli bantıyla bantladık. Ormanlık bir alanda sorguladık. Sonra yere oturtup infaz edildiler. Çocuklar bir an için geri adım atmadı. Vurulurken ‘insanlık onuru işkenceyi yenecek’ diye slogan atıyorlardı. Şimdi benim oğlum, onların yaşında. Düşündükçe ağlıyorum. Bize bu insanları hep ‘polis katili’ diye tanıttılar."

"Ayhan Efeoğlu, emniyette işkence sonucu öldü. Cesedini bize verdiler. Biz bomba ya da bu tip bir şey sandık imha için bavulu görünce. İçinden ceset çıktı. Götürüp gömdük. Kendi ellerimle gömdüm. Şimdi fotoğrafı, cezaevinde başucumda asılı. ‘Adaşımdan’ özür diliyorum her gün. Her gün resmine bakıp ağlıyorum."

Mezarların üzerine gömdük

"Bizim ekip, bir ihbar üzerine Muş’a gitti. 8 kişi infaz edildi orada. 3 arabayla gidildi. Yollar buzluydu. 1994’ün kış ayları. Muş Merkez Mezarlığı’ndaki 8 ayrı mezarın üzerine gömüldü öldürülenler. PKK’nın politikalarına da karşı çıkan, barış isteyen bir grup. Belki örgüt de tasfiye edecekti. Ortak operasyon gibiydi."

"Aynı ekip, Gaziantep’te 60 yaşındaki bir amcayı inşaatta infaz etti. Onun da örgütle (PKK) ortak operasyon sonucu infaz edildiğini düşünüyorum."

"Bazı örgütler, temizlemek istedikleri adamları bize bildiriyorlardı. İhbarla bildiriliyordu. Bu adamlar infaz ediliyordu. Güneydoğu Mardin Ömerli’de, Pınarcık katliamı ile 31 kişi öldürüldü bu bir vahşetti."

150 kişi hâlâ görevde

"O dönemde, bu işlerin içerisinde yer alan 150’ye yakın kişi hâlâ etkin görevde. Bu kişilerin hakkında işlem yapılması gerekiyor. İsimlerini tek tek savcıya söyledim."

Cumartesi Anneleri

"Soner Gül, Hüsamettin Yaman ve Ayhan Efeoğlu’nun fotoğraflarını Cumartesi Anneleri’nin elinde gördüm. Bilmiyordum ki ben bunların öğrenci olduklarını. Polis katili sanıyorduk. Af dilemek, onlarla konuşmak istedim. Gittim, Nevruz’a katıldım. Bildiklerimi anlatmaya karar verdim. Öldürdüklerimiz rüyalarıma giriyor. Cumartesi anneleri, rüyalarıma giriyor. Hesaplaşmaya da böyle başladım zaten."

"Gösterdiğim yerlerde ceset bulunamaması, orada olmadıkları anlamına gelmez. Çıkartılmamışsa, geniş bir alan taramasıyla bulunur. Orada yollar, ormanlar yapılmış. 20 yıl geçmiş. Gösterdiğim yerde değilse, 20 metre yanındadır. Söylediğim herşey doğru. Ben bu ekiplerin içindeydim."

Ağar gibi rahat değilim

"Mehmet Ağar, bunların bir plan dahilinde olmadığını söylüyor. Benim vicdanım, Mehmet Ağar gibi rahat değil."

Özgür Gündem'in bombalanması

"Özgür Gündem gazetesini bizim Ankara ekibi bombaladı. Ankara ekibinin ilk eylemi. 92 yılında. 96’dan sonra örgütten koptum zaten. Bize ‘polis otosuna bomba attı’ diyorlardı gidip öldürüyorduk."

Yeşil, devlet korumasında

"Yeşil (Mahmut Yıldırım) yaşıyor ve devletin korumasında olduğuna inanıyorum."

Terör örgütü gibiydik

"Biz, yasallık perdesi altında terör örgütü gibi çalıştık. Ölen insanların bir çoğunun slogan attı. Geri adım atmadı. Bu insanlara hayranlık duydum. Üç parmak işareti ‘gördüm, duydum, biliyorum’ anlamına geliyor. Diğer faillere mesaj."

Sevgililerini infaz ettiler

"Bizim grup canavardı, sevgilisi ile anlaşamayıp öldürüyordu. Biri sevgilisini öldürdü. Kan döke döke canavarlaşmış, insan olmaktan çıkmıştı bizim grup. Kırıkkale’de Metin Vural adlı kişi de kişisel sebeplerle öldürüldü."

15-20 kişiyi öldürdüm

"15-20 kişiyi bizzat öldürdüm. Ben sadece buzdağının küçük kısmını anlatıyorum. Herkes konuşursa bütün tablo açığa çıkar. Yeni yerler bulabilirim, gösterebilirim. Tahliye edilirsem, yeni kanıtlar çıkar." DELİ RAPORU YAKIŞMADI "İbrahim Şahin kilit konumda. İdoldür. Böyle birinin deli raporu alması kendisine yakışmadı."

"Behçet Oktay’ın intiharına inanmıyorum. Karşı çıkmıştır, öldürülmüştür."

Ayhan Çarkın kimdir?

Çarkın, Erzurum'da doğdu. Özel harekatçı olarak Bölge'ye gönderilen 320 kişi içinde yer alan Çarkın, Diyarbakır, Dersim, Mardin başta olmak üzere 4 yıl görev yaptığı bölgede sayısız hücre evi operasyonuna katıldı. 12 Temmuz 1991'de Nişantaşı'nda bir eve düzenlenen ve 11 kişinin öldürüldüğü operasyona katıldı. 16 Nisan 1992'da Çiftehavuzlar'da bir operasyonda 3 kişi öldürdü. Bolu-Sapanca- Düzce üçgeninde Kürt insanlarının öldürülmesinde görev aldığı konuşuldu. Gazi Mahallesi olaylarında rol aldı. Ömer Lütfü Topal suikastında yer almakla suçlandı. Susurluk davasında 4 yıl ceza aldı. Çarkın'ın evinde her operasyondan sonra üstlerinin verdiği 350 takdirname bulunuyor.

Bültene kayıt ol