KCK Yürütme Konseyi Başkanı Cemil Bayık, silah bırakmanın farklı, silahlı mücadeleyi bırakmanın farklı konular olduğunu belirterek, "Eğer Türkiye gerçekten kendi cephesinden adımlar atarsa, biz bugün bile silahlı mücadeleyi sonlandırmaya hazırız" dedi.
Kandil Dağı'nda bulunan KCK Yürütme Konseyi Başkanı Cemil Bayık, Kürt sorununu silahlı mücadele yöntemiyle değil, siyasi yöntemle çözmek ve bunun için müzakereler yapmak istediklerini belirtti.
DHA'dan Ferit Aslan'ın haberine göre, silah bırakmanın farklı, silahlı mücadeleyi bırakmanın farklı konular olduğunu vurgulayan Bayık, Ortadoğu 'da büyük bir savaş yaşanırken ve Kürtlere dönük büyük saldırılar olurken, Kürtlerden silah bırakmalarını istemenin "Kürtlerin ölüme yatmasını istemek" anlamına geldiğini söyledi. Bayık, "Eğer Türkiye gerçekten kendi cephesinden adımlar atarsa, biz bugün bile silahlı mücadeleyi sonlandırmaya hazırız" dedi.
Uydu üzerinde Türkçe-Kürtçe yayın yapan Denge TV'ye Kandil'de konuşan KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık, çözüm sürecindeki son durum ve IŞİD ile mücadele konuları başta olmak üzere bir çok konuda açıklamalar yaptı. Bayık, artık Kürt sorununu silahlı mücadele yöntemiyle değil, siyasi yöntemle çözmek ve bunun için müzakereler yapmak istediklerini kaydederek şöyle konuştu:
"Bunun için 10 demokratik madde ileri sürüldü. Bu 10 madde, sadece Kürt sorununun demokratik siyasal çözümünü içermiyor. Bir bütün olarak Türkiye'nin demokratikleşmesini içeriyor. Türkiye toplumunun demokrasi ve özgürlük sorunlarının çözümünü içeriyor. Bu oldukça da Türkiye toplumunda benimsendi. Ve bunun doğru bir çözüm anlayışı olduğu dile getirilmeye başlandı. Yine bu 10 madde müzakerelerde ele alınırken izleme kurulunun oluşturulması gerektiği, parlamentoda yine bir parlamento komitesinin oluşturulması gerektiği, bu iki komiteden de bir 'hakikatleri araştırma komisyonu' oluşturulması gerektiğini Abdullah Öcalan söyledi."
Bayık, İzleme Kurulu ve Parlamentoda bir komitenin oluşturulması ve iki komiteden Hakikatleri Araştırma Komisyonu'nun kurulması halinde kongreyi toplayıp silahlı mücadeleye son verdiklerine dair açıklamayı yapabileceklerini söyledi. Cemil Bayık şöyle devam etti:
"Biz hareket olarak, yine halk olarak, bütün demokrasi güçleri Abdullah Öcalan'ın geliştirdiği bu sürecin arkasında olduğumuzu, desteklediğimizi çok açıkça ortaya koyduk. Eğer Türkiye gerçekten kendi cephesinden adımlar atarsa, biz bugün bile silahlı mücadeleyi sonlandırmaya hazırız. Bunu defalarca da söyledik. Biz sadece bugün bunu söylemiyoruz. Biz çok açık diyoruz ki artık Kürt sorunu silahla değil, siyasetle çözülmeli. Bunun mekanizmaları geliştirilmeli. 'Eğer bu mekanizmalar geliştirilirse, biz silahlı mücadeleyi sonlandırmaya hazırız' diyoruz. Ama bu mekanizmalar bir türlü geliştirilmiyor. Bu mekanizmalar geliştirilmeden nasıl Kürt sorunu çözülecek? Nasıl silahlı mücadele son bulacak?"
Ortadoğu'da böyle büyük bir savaş yaşanırken ve Kürtlere dönük büyük saldırılar olurken Kürtlerden silah bırakmalarını istemenin, Kürtlerin ölüme yatmasını istemek anlamına geldiğini söyleyen Cemil Bayık şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kürtlerin bunu kabul etmeyeceği çok açıktır. Kürtlerden bunun istenmesi haksız bir istemdir. Adaletsiz bir istemdir. Hiçbir siyasi, ahlaki gerekçeye de sığmayacak bir istemdir. Kürtler nasıl bu savaş yaşanırken, yine katliamlar altında yaşarlarken silah bırakacaklar? Bu kesinlikle doğru değil. Sorun silah sorunu falan değil. Silah bırakmak ayrı şeydir, silahlı mücadeleyi sonlandırmak ayrı şeydir. Eğer bugün PKK silahlanmışsa, silahlı mücadele yürütmüşse, bu PKK'nin veya Kürtlerin çokça silah kullanma isteminden veya savaş isteminden kaynaklanan bir durum değil. Çünkü, Kürtlere kendilerini ifade etme şansı, yolu, zeminini hiçbir şekilde bırakmadıkları için Kürtler varlıklarını koruyabilmek için zorunlu olarak silahlı mücadeleye başvurdu. Ve artık silahlı mücadeleyi de yürütmek istemiyor. Sorunları artık demokratik siyaset yoluyla çözmek istiyor, bunu defalarca ortaya koyduk. Eğer bunun mekanizmalarını Türk devleti geliştirirse, hemen silahlı mücadeleyi bırakacağını da söyledi. Bu mekanizmaları geliştirmesi gereken Türk hükümeti ve devletidir."