Geçtiğimiz haftalarda Ankara Üniversitesi Cebeci Kampüsü, Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü, ODTÜ gibi pek çok üniversitede faşist saldırılar ve zaman zaman çatışmaya dönüşen gerginlikler yaşanıyor. Üniversitelerdeki gerginlik sağcılara en önemlisi de faşistlere ve devlete yarıyor.
Ankara Üniversitesi’nde ülkücü faşistlerin saldırısından sonra Hacettepe’de Vatan Partisi’nin gençlik kolları olan TGB ile ülkücülerin “bayrak eylemi” adı altında yaptıkları provokasyona solcu öğrencilere dönük satırlı saldırıya dönüştü. ODTÜ’de ise Mescit Topluluğu tarafından açılan standa müdahale edildi, ardından ise yine aynı topluluk tarafından mescitte düzenlenen bir etkinlik sonrası iki taraf arasında gerginlik yaşandı. Standı engelleyen öğrenciler, Mescit Topluluğu standını açanların İHH üyesi olduklarını ifade ettiklerini ve IŞİD destekçisi olduklarını iddia ederken, Mescit Topluluğu bu iddiaları reddetti. Ardından ise pek çok üniversitede siyasal İslamcı gruplar tarafından Mescit Topluluğu ile dayanışma eylemleri yapıldı ve gerginlik daha da yayıldı.
Özgürlükçü sosyalist öğrencilerin bazı noktalarda net olması lazım. Sürekli çatışma ve gerginlik sağcıların, mezhepçilerin ve en tehlikelisi ülkücü faşistlerin beslendiği zemini yaratıyor. Provokasyonların yapılmasının sebebi de tam olarak bu. Üniversitede ırkçı ve faşist olmadığı sürece her tür fikrin ifade ve örgütlenme özgürlüğünü savunmak gerekiyor. Fiziksel şiddete dönüşen saldırılara mahal vermemek bir özgürlük ortamı yaratmanın en temel kriteri.
Bu bakımdan üniversitelerde umut verici gelişmeler de oluyor. Cebeci Kampüsü’ne yapılan saldırının ardından Siyasal Bilgiler Fakültesi Akademik Kurulu tarafından yapılan açıklama bu konuda atılan en önemli adımlardan biri:
“Yaş, fiziksel engel, siyasi görüş, ırk, etnik kimlik, din, inanç, cinsiyet, cinsel yönelim, vb. temelde hiçbir ayrımcılığa, nefret ve şiddet içeren hiçbir girişime müsamaha göstermeyeceğiz. Ve herkesin ifade özgürlüğünü ve eleştirel düşüncenin varlık koşullarını kararlı biçimde savunmaya devam edeceğiz.”
Cebeci Kampüsü öğrencileri de faşist saldırılara maruz kalmalarına rağmen gerginliğin azaltılması yönünde tavır alarak ülkücü provokasyonu boşa düşürdü. Başka bir örnek ise Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşandı ODTÜ’de yaşananları protesto eden bir grup ile bu grubu protesto edenler arasında Antikapitalist Öğrenciler, HDK’li Öğrenciler ve Mektep tarafından oluşturulan zincir olası bir çatışmanın önüne geçti.
Devlet ve hükümet üniversiteleri ele geçirmek ve kalan son özgürlük kırıntılarını da yok ederek üniversiteyi her türlü muhalefetten bağımsız bir yer hâline getirmeye çalışıyor. Bunun için kimi zaman ülkücüler kimi zamansa mezhepçi İslamcı gruplar devreye girebilir. Bunun için yapılması gereken tam da Boğaziçi ve Cebeci’de olduğu gibi provokasyonları boşa düşürecek adımlar atmak, faşist tehdidi teşhir ederken her tür tehdidin karşısına üniversitenin özgürlük ortamı ile çıkmak.
Can Irmak Özinanır