Kayseri'de ırkçı provokasyonun fitili ateşlendi. Suriye'de TSK denetimindeki bölgelerde Erdoğan'ın Esad ile yakınlık kuran sözleri üzerine sert protestolar yaşandı. Bunu fırsat bilen ırkçılar, birçok ilde Suriyeli göçmenlere saldırılarda bulundu.
Hatay Reyhanlı ve Kırıkhan, Adana, Kayseri, Urfa Akçakale, Bursa ve Antep başta olmak üzere 1 Temmuz akşamı sokağa çıkan çeteler, göçmenlerin dükkanlarına saldırdı. Ve mültecilerin yoğun olarak yaşadığı mahallelere yürüyüşler yaptı.
Sosyal medyaya yansıyan bazı görüntülerde ırkçıların ev baskınları yaparak, göçmenleri darp ettiği de görüldü. Sokakta yakalanan Suriyeli işçiler dövüldü, bıçaklandı.
Hak eylemlerini şiddetle bastıran kolluk kuvvetleri, ırkçı çeteleri dağıtmaya girişmedi.
Irkçı saldırganlığın patlak verdiği Kayseri'de ikinci gece de göçmenleri hedef alan çeteler yine sokağa döküldü.
Pogrom, yani toplu ırkçı şiddet hareketleri adeta daha büyük bir saldırının, olası katliamların provasını yaptı.
Sabah Kilis gibi bazı yerlerde işçi taşıyan servislerin önü kesildi. Çeteler göçmen işçileri bulmaya çalıştı.
Fakat çoğu göçmen işçi, can güvenlikleri olmadığı için evden çıkamadı ve işe gidemedi.
Kayseri ve Suriye'nin farklılığı
Kayseri'de çocuk istismarı vakası, daha önce meydana gelen istismar, taciz, cinsiyetçi şiddete hiçbir ses çıkarmamış çeteler tarafından kullanıldı.
Suçun şahsiliği olgusu hiçe sayılıp masum insanlar hedef alındı.
Ardından Suriye'de Türkiye ordusu denetimindeki Afrin, Mare, El-Bab, Azez, El Rai ve İdlip'te sert protestolar meydana geldi.
Suriye'deki olayların Kayseri ile herhangi bir bağlantısı yok. Orada Türkiye'nin kolluk kuvvetlerini ve ticari bağlantı sağlayan tırları hedef alan protestoların sebebi, Cumhurbaşkanı Erdoğan diktatör Esad ile yakınlaşmayı içeren sözleriydi.
Söz konusu bölgelerde Esad rejimine muhalif kitleler yaşıyor. Ve bu yakınlaşma mesajını kendilerinin "ölüm fermanı" olarak algıladılar.
Fakat organize çeteler, özellikle sosyal medyayı kullanarak, farklı hadiseleri üst üste bindirerek ırkçı kalkışmaya girişti ki bu uzun zamandır başta Zafer Partisi olmak üzere çeşitli faşist odakların hazırladığı bir şeydi.
Ne yapmalı?
Irkçı saldırganlığa taviz vermemeliyiz.
Ya ırkçısın ya da ırkçılık karşıtısın. Ortası yok.
İşçiler insanlık suçlarına ortak olmamalıdır.
Antifaşistler omuza omuza kitlesel karşı koyuşu gerçekleştirmeli.
Göçmenlerin hayatını savunmak, onlarla birlikte mücadele etmek sosyalistlerin görevidir.