Suriye’de ve Afganistan’da yaşanan savaşların ardından yıllar içinde milyonlarca insanın göç etmek zorunda kaldığı Türkiye’de, mülteci krizi ülke siyasetini etkilemeye devam ediyor.
Geride kalan 2023 seçimlerini kazanan Erdoğan ve partisi AKP, ırkçı muhalefet unsurlarının da basıncı sonucunda göçmenlere karşı şiddetin ve baskının dozunu arttırdı. Ümit Özdağ ve Tanju Özcan gibi ırkçılık ve göçmen düşmanlığından beslenen siyasetçilere herhangi bir yaptırım uygulamayan iktidar yeni göçmen karşıtı politikalar üretmeye devam ediyor. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya göreve geldiği haziran ayından itibaren İstanbul’u pilot bölge yaparak 66 bin “düzensiz göçmeni” yakaladıklarını ve bunların 25 bininin sınır dışı edildiğini ifade etti. "1 Ekim'de İstanbul'daki geri gönderme merkezimiz bittiğinde, Türkiye çapında aynı anda çalışma yürüteceğiz. Her şey çok farklı olacak" diyen Yerlikaya göçmenlere baskının dozunun arttırılacağını itiraf etmiş oldu.
Göç İdaresi’nde ırkçılık
Göç İdaresi Başkanı Atilla Toros ise Türkiye’nin göçmen politikasının “sorunu kaynağında çözmek”, “etkin sınır güvenlik tedbirleri”, “ülke içerisinde etkin yakalama” ve “etkin sınır dışı mekanizması” olmak üzere 4 aşamadan oluştuğunu ifade ederken, son dönemde başta İstanbul olmak üzere tüm şehirlerde “yasadışı göçmenlere” karşı “mobil göç noktası” adı verilen yeni bir uygulamanın devreye alındığını belirtti. Bu yapıların sayısının şu anda 20 olduğunu ve yakında 39’a çıkarmayı planladıklarını dile getiren Toros, bu sayede sokakta rastgele şekilde kimlik kontrolü yapılan ancak yasal kalış hakkı olup olmadığı anlaşılamayan göçmenlerin Geri Gönderme Merkezleri yerine bu noktalarda biyometrik incelemeler sonucu sınır dışı edilip edilmeyeceklerine karar verdiklerini söyledi.
Umut Mahir Özen
(Sosyalist İşçi)