Çeşitli nedenlerle Geri Gönderme Merkezlerinde tutulan göçmenler, iller arasında nakledilirken elleri kelepçeleniyor. 7 Kasım’da Sivas’ta kaza yapan otobüste bulunan 38 göçmenden Mahmut Elhac Ali ( 26) ile Ahmet Musa Elmuslat (29) hayatını kaybetti. Göçmenler elleri kelepçeli olduğu için, kurtulmaları mümkün olan bir kazada öldüler. Diğer 36 göçmen ise yaralandı.
Kazadan yaralı olarak kurtulan Suriyeli 24 yaşındaki Abdülkadir Derkoçi ile Muhammed İbrahim El Hammuel yaşadıklarını, İnsan Hakları Derneği'nin İstanbul Şubesi'nde düzenledikleri basın toplantısında anlattılar.
Muhammed İbrahim El Hammuel, yaşadıklarıyla ilgili şunları anlattı:
"5 Kasım Cumartesi günü İkitelli bölgesinde polis beni çevirdi. Mehmet Akif Karakolu’nda 12 saat kaldım. Cumartesi akşamı Tuzla Geri Gönderme Merkezi’ne götürüldüm. Tuzla Geri Gönderme Merkezi’nde bir gece kaldım. Pazar günü bizi otobüse bindirdiler. Pazartesi sabah saatlerinde kaza oldu. Otobüsteyken ellerimiz kelepçeliydi. Bize su ve yemek vermediler. Kaza sonucunda yaralandım. Sol kolumdan iki ameliyat geçirdim. Sağ elim de yaralı. Kazandığım ücreti aileme gönderiyordum, Şimdi işsizim, çalışamıyorum. Devlet hastaneleri bize bakmıyor. Çünkü Geçici Koruma Kaydım Kilis. Keşke o kazada ölseydim de bu duruma gelmeseydim!"
24 yaşındaki Abdülkadir Derkoçi, olayla ilgili şunları anlattı:
"Ellerimiz kelepçeli yolculuk yaptık. Su vermediler. Yemek vermediler. Tuvalet molası da yoktu. Otobüs şoförü galiba uyumuş. Kemer takmamıştık, ellerimiz bağlıydı. Kazadan sonra 6 gün devlet hastanesinde kaldım. Sağlık durumuma rağmen beni öyle Sivas otogarına bıraktılar. Manisa'da hiç tanıdığım olmadığı için İstanbul'a geldim. Burada özel doktora gittim çünkü buradaki devlet hastaneleri bize bakmıyor. (Kaydının Manisa'da olması nedeniyle). Doktor bana 'Senin dikişini kim yaptı, böyle dikiş yapılır mı?" dedi. Benim suçum ne? Benim yüzümde mi dikiş yapmayı öğreniyorlar?"
Kazayla ilgili hukuki süreci takip eden avukat özgür Hukukçular Derneğinden Tahir Demir, kelepçeli yolculuğun insan haklarına aykırı olduğunu, Geri Gönderme Merkezlerinde son dönemde ihlal haberlerinin arttığını aktardı ve şunları söyledi:
"Vefat eden arkadaşlarımız ezilmişler. Kaza sırasında birbirlerinin üzerine düşüyorlar. Ellerinin bağlı olması nedeniyle hiçbir yeri tutamıyorlar, bu da ölümlere ve daha fazla sayıda insanın yaralanmasına yol açıyor."
Sığınmacı Hakları Platformu üyesi Suriyeli Taha El Gazi şunları söyledi:
'Geçici Koruma Kimliği olmasına rağmen maalesef bazı insanlar sınırdışı edildi. Geçici Koruma Kimliği varsa o kişinin kayıtlı olduğu ile gönderilmesi gerekir. Herhangi bir Suriyeli sığınmacı Geri Gönderme Merkezi’ne alındıktan sonra iletişim hakkı engelleniyor. Bu kişi cani bile olsa ailesiyle avukatıyla iletişim konusu en temel haktır. Ama ne yazık ki Suriyeliler yollarda çevrilirken, Geri Gönderme Merkezleri’ne alınırken bu insanlar aileleriyle avukatıyla iletişim kuramıyorlar. Bize gelen vakalarda kayıp kişi bir hafta ya da iki hafta sonra Azez’de, İdlib’te ortaya çıktı.
İktidarın "gönüllü gönderme" açıklamasından sonra sistemsel bir baskı başladı. STK'lar geri dönüşlerle ilgili sessiz kalıyor. Muhalefetin Suriyeli karşıtı açıklamalarına karşı açıklama yapıyorlar, ama iktidarın hak ihlallerini eleştirmiyorlar. STK'lar da korkuyor. “Suriyeli bir vatandaşı dövebilirsiniz, ona küfredebilirsiniz, hakkını gasp edebilirsiniz, öldürebilirsiniz" algısı var artık. Çünkü kimse hakkını aramayacak algısı var. Bu çok tehlikeli. Irkçılık, ayrımcılık noktasına geldiğiniz zaman Suriyeli toplumu hedef alan siyasetçiler yarın diğer azınlık toplulukları da hedef alır. Biz mültecilerin hakkını ararken toplumun diğer azınlıklarının da hakkını arıyoruz. Sivas'taki kazada yaralananların talepleri basit; tazminat ve İstanbul'da devlet hastanelerinde tedavi hakkı."
İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri basın toplantısında göçmenlere verdikleri desteğin her zaman devam edeceğini açıkladı, hükümetin ve Avrupa Birliğinin göçmen politikalarını eleştirdi.