Suriye Dernekler Platformu ve Sığınmacılar Platformu 14 Aralık’ta “Ayrımcılığa Karşı Kuşatıcılığı Geliştirelim” başlıklı bir basın toplantısı yaptı. Basın Toplantısı 100’den fazla yetim çocuğun barındığı Suriye Şam Yetimleri Derneği’nde yapıldı.
Basın metnini Hepimiz Göçmeniz Platformu’ndan Yıldız Önen ve Sığınmacılar Platformu’ndan Taha El Gazi okudu. Toplantının giriş konuşmasını Suriye Dernekler Platformu’nda ilişkiler başkanı Ayşenur Seyidoğlu yaptı. Basın açıklamasında, 2023 seçimleri yaklaştıkça sığınmacıların artan oranda hedef gösterildiğini ve bunun 10 yıldır Türkiye’de çok zor koşullarda yaşayan 4 milyon sığınmacı için daha fazla ayrımcılık anlamına geldiğinin altını çizdi. Önyargı ve nefretin insan hayatına mal olmaya başladığı bir aşamada olduğumuzun altını çizen konuşmacılar bütün sosyal ve siyasal aktörlerden, sivil toplum temsilcilerinden, devletten, iktidardan ve muhalefetten sığınmacı konusuna insani bir şekilde yaklaşmalarını talep etti. Yıldız Önen, bu basın toplantısının, Ekim ayında Sığınmacılar Platformu tarafından örgütlenen, siyasi parti ve kurum temsilcileri, aktivistler ve akademisyenlerin katıldığı ‘Siyaseti Hak Temelli Biçimde Birlikte Dönüştürmek’ başlıklı toplantıda ifade edilen ortak fikirlerin bir sonucu olduğunu söyledi. Basın toplantısı, bu süreçte oluşan birlikteliği daha da ileriye taşımak ve sığınmacılar ve hak savunucularının göçmen hakları konusunda ortak bir ses çıkarmalarını hedefliyor. Basın açıklaması öncesinde Yıldız Önen şu vurguları yaptı:
“Milyonlarca göçmenin savaşla birlikte ekonomik, siyasi ve iklim krizinden kaçarak Türkiye’ye sığınmış olması hepimize bir görev yüklüyor. 10 yıldır birlikte yaşayan, aynı işyerlerinde birlikte çalışan, aynı mahallelerde birlikte oturan insanlar, birlikte bir hayat kurmayı da beraber örgütlemek zorunda. Bunu yapabildiğimiz ölçüde siyasetin de medyanın da dilini değiştirebiliriz. Çocuklarımız okullarda birlikte okuyor ve biliyoruz ki ayrımcılık olduğu kadar göçmen öğrencilere yardımcı olan birçok öğretmen de var. İşyerlerinde çok kötü sömürü olduğunu görüyoruz ama çalışma koşullarına karşı birlikte mücadele edebilecek birçok işçi var. Aslında sıradan insanların beraber yaşadığını unutmadan konuşmamız gerekiyor. Nefret söylemi kullanan siyasilerin tüm toplumun fikirlerini ifade ettiğini zannetmemek lazım.”
Basın açıklamasında siyasi rekabetin mülteciler üzerinden yapılmasının yeni bir fay hattının zeminin oluşturduğuna dikkat çekildi. Neredeyse tehcir söylemine varan nefret söylemi yerine insan hayatının değerinin tanındığı kuşatıcı ve rasyonel bir dilin kullanılması gerektiği anlatıldı. Nefret söyleminin insan hayatına mal olan bir boyuta ulaştığını anlatan Yıldız Önen siyasi aktörlerin seçim kampanyası döneminde seçmenlerle yan yana geldiklerinde bu konuyu bir oy malzemesi yapmamaları gerektiğinin altını çizdi.
Sığınmacılar Platformu üyelerinden ve İstanbul Medipol Üniversitesi öğretim üyesi Bekir Berat Özipek yaptığı konuşmada sığınmacı hakları konusunun bir insan hakkı konusu olduğunu ve göçmenlerin ayrımcılığa uğramama hakkına sahip olduğunu söyledi. Ayrımcılıkla ilgili pratiklerin yerleşmesine izin vermemek gerektiğini anlatan Özipek, ayrımcılığa beraberce karşı çıkmak gerektiğini vurguladı. Özipek, bu ortak çabaya göçmen haklarının gerçekten siyasi rekabetin üstünde tutulmasının eşlik etmesi gerektiğini de ekledi. Her ayrımcı propagandanın sığınmacıların hayatında doğrudan etkisi olduğunu; örneğin, okullarda akran zorbalığının, metroda veya pazarda nefret temelli insan hakkı ihlallerinin ayrımcı söylemden bağımsız olmadığını anlatan Özipek, bu olayların derecesini düşündüğümüzde belki de bu düzeyi sosyal medyada ya da siyasi koltuklarında nefret yayanların bile tahayyül edemeyeceklerini ekledi. Özipek ayrıca adalet kavramı üzerinde durdu. Bugün adaletten bahsedenler için göçmen haklarını savunmak bir tutarlılık testidir diyen Özipek, kendisini ifade edemeyecek olanların haklarını ifade etmek zorunda olduğumuzu söyledi. Bugün seçim rekabetine girecek partilerin oy hakkı olmayan sığınmacılar için de adaleti savunup savunmadığı önemlidir diyen Özipek, her siyasi partinin kendi tabanında, daha insani bir perspektifin yerleşmesi için mücadeleye etmesi gerektiğinin altını çizdi.
Sığınmacılar Platformu üyesi ve göçmen sağlığı konusunda araştırma yapan doktor Fatma Örgel yaptığı konuşmada Esenler’de hem aile hekimi olarak hem de STK bünyesinde göçmenlere hizmet verdiğini söyledi. Örgel, siyasilerin futbol maçı rahatlığında ayrımcılık ve göçmen düşmanlığı yaparak birbirleriyle rekabet ettiğini vurguladıktan sonra bu ayrımcı söylemler yüzünden göçmenlerin sağlık ihtiyaçları olduğu halde sağlık ocaklarına gelemediklerini anlattı. Ayrımcılık sebebiyle göçmenlerin dertlerini tam olarak anlatamadıklarını söyleyen Örgel, hedef göstermelerin insanların hayatlarına dokunduğunu, sağlık ocaklarında sığınmacı çocukların annelerine bir laf söylenecek diye boynu bükük durduğunu aktardı. Sağlığın sadece fiziksel sağlıktan ibaret olmadığını, psiko-sosyal açıdan sığınmacılarının sağlığının bozulduğunu anlatan Örgel, toplumun bir kesimi sağlıksızken toplumun tümünün sağlıklı olması mümkün değildir diye ekledi. Yani seçim süreci bir maç anlamına gelecekse ihtiyacımız olan şey “fair play” dedi.
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) başkanı da basın toplantısında konuştu. 10 yıldan fazla bir zamandır birlikte yaşadığımız sığınmacılar artık misafir değil ev sahibidir diyen ÖHD başkanı artık mültecilik statüsü üzerinden yapılan tartışmaların bile eskidiğini, Suriyelilerin bugün vatandaşlık hakkına sahip olması gerektiğini anlattı. Nefret söylemleri yüzünden Ankara’da, Edirne’de yaşananları hatırlatan ÖHD başkanı siyasiler bir kez seçim kazanma hevesiyle negatif söylemlerde bulunduğunda seçmenlerin siyasileri aşan eylemlere giriştiğini söyledi.
Toplantıdaki bir diğer konuşmacı ise Suriye Dernekler Kurulu eş başkanı Ayşenur Seyidoğlu idi. Mültecilerin siyasi malzeme yapılmasının tehlikeli olduğunu söyleyen Seyidoğlu, medyada ayrımcılık, kin ve nefreti teşvik eden yayınlar yapıldığında insanların evlerine dönük fiziki saldırıların yaşandığını söyledi.
Kapanış konuşmasını yapan Hepimiz Göçmeniz Platformu’ndan Yıldız Önen, şunları söyledi: “Türkiye’de Suriyeliler dışında Afganlar, Özbekler gibi başka mülteci grupları da var. Biz aslında 10 yıldır beraber yaşıyoruz. Önemli olan beraber yaşayan insanların birlikte ses çıkarmasıdır. Türkiye’de mültecilerle birlikte çalışan, okullarda öğrencilere yardımcı olan, mahallelerde komşu olan aileler ortak bir hayatı inşa edecek mücadeleyi vermedikçe hak mücadelemiz eksik kalacaktır. Türkiye’de mülteci düşmanı olmayan, ırkçı olmayan ve sığınmacıların haklarını savunacak ortak platformlara ihtiyacımız var.” Basın toplantısına katılan birçok sığınmacı basın toplantısındaki konuşmaları destekleyen yorumlar yaptılar.