Ölümden kaçtığı için 2017 Ekim’inde İsveç’e iltica eden trans kadın Demhat (Bella) Aksoy bir metin yazarak İsveç Göç İdaresi’nin tavrına karşı açlık grevine başladığını duyurdu.
2017 yılının Ekim ayında İsveç’e iltica eden Pembe Hayat LGBTİ Derneği üyesi Demhat (Bella) Aksoy, İsveç Göç İdaresi’ne karşı açlık grevine başladı. Bir metin yazarak açlık grevini sosyal medyadan duyuran Aksoy şunları yazdı:
Merhaba ben Demhat Aksoy, trans bir kadınım. 2017 yılı Ekim ayında İsveç’e iltica ettim. Ölümden kaçtığım için, daha huzurlu bir hayat istediğim için buraya yerleştim. Geldiğim yerde transfobi, taciz, şiddet gündeliğimin bir parçasıydı. O yüzden transfobiyi ben iyi tanırım ama İsveç’e yerleştikten sonra ırkçılıkla yeniden tanıştım.
Sorun sadece ırkçılık değil elbette. Bekleme sürecindeki bir mülteciysen, sana lütfedilen toplumdan kopuk, şehirlerden uzak, izole edilmiş bir hayat. Evet, birçoğumuzun bulamayacağı hayatlar belki de; bir eve yerleştiriliyorsun, yemek paran ödeniyor ama sosyalleşmeye, toplumla kaynaşmaya, çalışmaya ihtiyacımız var. Fakat bekleme süresinde bunlara yer yok. Bu bekleyişin belirli, kesin bir zamanı da yok. Bazılarımız 8 ay bekler, bazılarımız 2 yıl, bazılarımız 5 yıl, bazılarımızın beklediğine değmez geri gönderilirler. Oysa bu belirsizlikte akıp giden bizim yaşantımız!
Bekleme sürecinde hayat…
Bu süreçte aslında bir hayat yok. Kendinize günlük bir rutin oluşturuyorsunuz. Herkesin rutini de aynı. Çünkü şehirlerin merkezlerinden uzak küçük kasabalarda yaşıyorsunuz. Sosyal aktivite adına hiçbir şey yok. Sabah kalk, kahvaltı yap, uyu, tekrar kalk, akşam yemeği yap, ve uyu- uyuyabilirsen. Spor salonuna yazılmak istediğinde bu senin hakkın değil. Çünkü ID kartın yok. Aslında ID kartın yoksa hiçbir hakkın yok. Posta alma hakkın yok, spor hakkın yok, eğlence merkezlerine girme hakkın yok, internet alma hakkın yok, fatura ödeme hakkın yok, bazı konularda satın alma hakkın yok ( telefon, araba vs.). Aslında sadece nefes alıp verme hakkı dışında hiçbir hakkın yok. Çünkü her sorunda ID kart soruluyor ve bekleme sürecinde olan bütün mültecilerin bunlara erişmeye hakkı yok. Burada kafama takılan bir sürü soru var ama en önemlisi şu;
Varlığımız bir ID-kart ile mi özdeşleştiriliyor?
Bir kağıt parçasının ötesinde ben yaşamak isteyen ve ölümden kaçan bir transım. Burada sosyal bir ölüme terk edilmek daha çok canımı yakıyor.
2000 kr ile ne yapabiliyorum?
Buraya yerleşirken 2000 kr gibi bir maaş bağladılar ve bunu sadece günlük yemek parası olarak verdiklerini belirttiler. Kira, elektrik, su ve ısınma ödemiyoruz. Evet çok güzel. Ama biz insanız! Verilen parayla temizlik malzemesi, kişisel bakım ürünleri (ağda, jilet, şampuan, kıyafet ve bulaşık yıkamak için temizlik malzemesi vs.), almak durumundayız.
Eğer trans bir kadın iseniz makyaj malzemesi önemli ve bunları da verilen 2000 kr ile gerçekleştirmeniz gerekiyor.
Bekleme sürecinde yaptığımız ye, iç, yat fikri dışında bir şey değil. Bizlerin sosyalleşmeye, başka haklara, özel alanlara ihtiyacımız var. Bunları göz önüne alarak ben 30.04.2018 saat 18.00 itibariyle Açlık Grevine başladım. Kararım kesindir ve politik bir eylemdir! Bu süreçte başıma gelebilecek herhangi bir durumdan İsveç Göç İdaresi sorumludur!
Göç idaresinden talebim bu durumu daha insancıl hale getirmesi ve aşağıdaki konularda düzenlemeler yapması durumunda eylemimi sonlandıracağım.
Talepler;
LGBTİ+ ların sınır dışı edilmelerinin bir an önce durdurulması
Bekleme sürelerinin azamiye indirlimesi ve standartlaştırılması
LMA kartlarının ID kartlarıyla eşit haklara sahip olması
Bekleme süresinde sosyal aktiviteler için alanlar açılması
Yemek dışında insanlara ihtiyaçları için ek gelirlerin koyulması
Transların hastane süreçlerinde düzenlemeler yapılması
Her şeye inat aşk kazanacak!
Mülteci Hakları İnsan Haklarıdır
Demhat (Bella) Aksoy