AB seçimlerinde aşırı sağ ve faşist partiler güçlendi

13.06.2024 - 09:33
Haberi paylaş

Neoliberal ve sosyal demokrat politikacıların göçmen karşıtı söylemleri daha geniş çaplı ırkçılığı teşvik ediyor ve aşırı sağı besliyor.

Avrupa Parlamentosu için yapılan oylama, aşırı sağ ve faşistlere verilen desteğin arttığını gösterdi. Avrupa'nın büyük kısmında muhafazakâr partiler de başarılı oldu.

Fransa'da Marine Le Pen liderliğindeki faşist Ulusal Birlik (RN) partisi oyların %32'sini alarak neoliberal Emmanuel Macron'un ittifakının iki katı oy topladı. RN, 2019'da oyların %23,3'ünü almıştı ve bu kez yükselişi o kadar büyüktü ki küçük düşen Macron acil parlamento seçimleri çağrısında bulundu. Oylamanın ilk turu sadece üç hafta sonra, 30 Haziran'da, ikinci turu ise 7 Temmuz'da yapılacak.

Macron'un oynadığı kumar, Le Pen'in yükselişinin yarattığı şokun -ve başka bir faşist partinin oyların %5,3'ünü almasının- seçmenleri panikleterek kendisini desteklemelerine yol açmasına bağlı. Ancak ittifakı çökebilir ve bu da onu muhafazakâr Cumhuriyetçiler ve hatta RN gibi başka bir partiden bir başbakan atamaya zorlayabilir.

Olumlu bir işaret ise Avrupa seçim sonuçlarına ve genel seçim duyurusuna tepki olarak binlerce ırkçılık karşıtının pazar gecesi Paris'teki Cumhuriyet Meydanı'nda kendiliğinden toplanması oldu.

Fransa'daki diğer partiler de faşistlerin gerisinde kaldı.

Birleşik Krallık'taki İşçi Partisi'ne benzeyen Sosyalist Parti %14, Jean-Luc Melenchon'un LFI (Boyun Eğmeyen Fransa) partisi ise %10 oy aldı. Şimdi faşistler dışındaki partilerin birbirlerini desteklemeyi kabul ettiği bir "Cumhuriyetçi cephe"den söz ediliyor. Ancak solu körelten ve kısmen faşistlerin yükseldiği koşulları yaratan da bu uzlaşmacı politikalar.

Geniş bir anti-faşist kampanyaya ve güçlü ve militan bir sola ihtiyaç var.

720 üyeli Avrupa Parlamentosu'nun gerçek gücü çok az. Yasa yapma sürecini başlatamıyor ve bütçeye karar veremiyor. Bu yetkiler seçilmeyen Avrupa Komisyonu'na ait.

Dolayısıyla sonuçlara fazla ilgi yok ve genel katılım yalnızca %50 civarında.

Ancak bu, ortada ciddi bir uyarı olmadığı anlamına gelmiyor. Seçimler, neredeyse tüm ana akım güçlerin savaş yanlısı ve ırkçı politikalarıyla zehirlenmiş bir atmosferde gerçekleşiyor.

Fransa'da neoliberal Emmanuel Macron'un ya da Almanya'da sosyal demokrat Olaf Scholz'un göçmen karşıtı söylemleri, daha geniş çaplı ırkçılığı teşvik ediyor.

AB Komisyonu Başkanı Alman muhafazakâr Ursula von der Leyen yönetimindeki Avrupa Birliği, göçmenleri ölüme terk ederek caydırma politikası uyguluyor. Son on yılda sadece Akdeniz'de yaklaşık 30.000 kişi Avrupa'ya ulaşmaya çalışırken boğularak hayatını kaybetti.

Almanya'da aşırı sağcı AfD (Almanya için Alternatif) %16 oy alarak %30 oy olan muhafazakâr CDU-CSU'nun (Hristiyan Demokrat Birliği ve Hristiyan Sosyal Birliği'nin oluşturduğu siyasi ittifak) ardından ikinci oldu.

Ulusal hükümeti oluşturan Sosyal Demokratlar (SPD), Yeşiller ve Liberal Demokratlar'ın (FDP) oyları birlikte tüm oyların üçte birinden azına tekabül ediyor.

Sahra Wagenknecht'in (ekonomik solculuğun ve göçmen karşıtı toplumsal muhafazakarlığın bir karışımı olan) partisi BSW %5,7 oy aldı.  Parti ilk kez parlamentoya girecek. Wagenknecht'in ayrıldığı Die Linke ise tüm zamanların en düşük oyunu aldı.

Avusturya'da faşist FPO, 2019'a kıyasla 12 puanlık bir artışla %29 oy alarak birinci parti oldu. Muhafazakâr OVP ise 13 puan geriledi.

Avusturya genel seçimlerinin eylül ayında yapılması planlanıyor. Bu sonuç faşistlerin en büyük parti olabileceğini gösteriyor ve anti-faşist bir kampanyanın kamçısı olmalı.

Avrupa'nın her yerinde her tondan pek çok hükümet, İsrail'in Gazze'deki soykırımını destekliyor ve Ukrayna'nın Rusya'ya karşı gerilimi artırması yönünde çağrıda bulunuyor.

Aşırı sağ, mücadeleci bir solun yokluğunda, ana akım siyasetin krizinden faydalanıyor.

Bu, faşistlerin yükselişinin kaçınılmaz olduğu anlamına gelmiyor. Avrupa ve Britanya'da milyonları harekete geçiren Filistin hareketi, aynı zamanda kapitalizme ve demokrasinin sınırlarına ilişkin keskin soruları da gündeme getiren anti-emperyalist bir gücün potansiyelini gösteriyor.

Devrimci sosyalist bir çekirdek inşa ederken ırkçılığa ve savaşa karşı kitlesel bir birlik oluşturmak her zamankinden daha önemli.

Charlie Kimber

Socialist Worker'dan çeviren: Irmak Yavlal

 

Bültene kayıt ol