Almanya'da antifaşistler AfD'yi durdurmak için yeniden sokağa çıkıyor

12.06.2024 - 13:01
Haberi paylaş

Almanya'da faşist parti Avrupa Parlamentosu seçimlerinden ikinci parti olarak çıktı. Antifaşistler Haziran sonunda toplanacak AfD kongresini kitlesel protestoya hazırlanıyor.

Ülkedeki devrimci sosyalist gruplardan biri olan Revolutionäre Linke, antifaşist kitle eyleminin örgüyleyicileri arasında. Şu duyuruyu yaptılar:

28-30 Haziran 2024 tarihleri arasında Essen'de düzenlenecek AfD genel parti konferansına karşı protestolara katılım çağrısı

AfD genel parti konferansını 28-30 Haziran tarihleri arasında Essen'de gerçekleştirmeyi planlıyor. Direnişimiz olmadan olmaz! Geçtiğimiz aylarda yüz binlerce kişi AfD'yi protesto etti.

İlk başarı: Essen Fuarı, AfD'nin genel parti konferansı için yaptığı kira sözleşmesini, AfD parti konferansında, Nazi sloganları kullanmaktan kaçınmayı reddettiği için iptal etmek istiyor. Ancak AfD bu karara karşı yasal yollara başvurmayı planlıyor. Nazi parti konferansının bu şekilde engellenebileceğine güvenmek hata olur.

Şimdi her zamankinden daha yüksek bir sesle! Revolutionäre Linke (“Devrimci Sol”) olarak AfD'nin genel parti konferansına karşı düzenlenen protestolara katılıyor ve herkesi bu protestolara katılmaya davet ediyoruz. Yarının Nazi cellatlarına karşı sokaklarda bize katılın!

Faşistlerin yükselişi durdurulabilir ve durdurulmalıdır. Essen'de AfD'ye karşı birlikte durmamızın neden önemli olduğu burada beş maddede özetlenmektedir.

1-1945'ten bu yana en büyük faşist tehditle karşı karşıyayız

AfD kurulduğu tarih olan 2013'ten bu yana sayısız kabuk değiştirdi ve gittikçe daha da sağa kayarak radikalleşti. Yıllar içinde ulusal muhafazakârlar, Nazi Björn Höcke'nin etrafındaki kanat tarafından bastırıldı; AfD'nin Kimlikçi Hareket ya da sözde sendika “Zentrum Automobil” (Araba Merkezi) gibi faşist grupla yaptığı ittifak AfD'yi faşist bir partiye dönüştürdü.

AfD parlamentoyu propagandalarını yayabilecekleri bir sahne ve araç olarak kullanıyor. Amaçları seçim başarılarını kullanarak polis ve yargı gibi devlet kurumlarına yerleşmek. 

Ancak iktidar partilerinin sağladığı ırkçı zemin üzerinde gelişen asıl yapılanmaları sokaklarda gerçekleşiyor.  Güçlerini gösterebildikleri ve muhaliflerine gözdağı verdikleri yer burasıdır. Gerek göç karşıtı ırkçı Pegida hareketinde gerek 2018'de Chemnitz'deki pogrom benzeri ayaklanmalarda, gerekse de koronavirüs inkarcılarının gösterilerinde ya da mülteci yurtlarına yönelik saldırılarda olsun: Faşistlerin hedefi sokaklarda terör estirmektir. İşte bu yüzden onları tam da burada, sokakta durdurmalıyız.

2-Naziler sokakta yenilmelidir

Anti-faşist hareketin etki gücü en çok AfD ile doğrudan karşı karşıya gelindiğinde belirgin olur. Nazilerin birçok kişinin kendilerine karşı olduğunu fark ettikleri her sahne, bilgilendirme standı veya ‘yurttaş diyaloğu’ onların özgüvenlerini zayıflatır. Faşist ağların merkezi olan Essen'deki genel parti konferansı gibi AfD etkinlikleri, kitlesel protestolarla engellenmeli ve böylece önlenmelidir. Yarının Nazi cellatlarının sorunsuz bir şekilde toplanmalarına izin verilmemelidir. 

Onların 'fikirleri' için toplanma ve ifade özgürlüğü olmamalıdır. Geçmişte NPD ya da Cumhuriyetçiler gibi faşist partiler doğrudan kitlesel direnişle karşılaştıkları için durdurulabilmişlerdi.

3-Faşizmin yarattığı tehlikeyi hafife almamalıyız

Kapitalist Almanya devleti kendi çıkarlarını hayata geçirmek için aşağıdan gelen hareketlere karşı büyük bir baskı uygulamaktadır. Örneğin Filistin'le dayanışma hareketi aylardır ırkçı karalamalara ve kriminalizasyona maruz kalmaktadır. Barışçıl protesto kampları ve gösteriler sıklıkla polis tarafından şiddetle durduruldu.

Fakat AfD'nin yarattığı tehlike bununla kıyaslanamaz. AfD'nin faşizmi, SA'yı model alan paramiliter sokak birimlerine dayanarak sistematik bir şekilde terör inşa etmek gibi uzun soluklu bir hedefin peşindedir. Bugün bunu yapabilecek durumda değiller. Yine de Höcke, kamuoyunun karşısına çıktığı sayısız toplantıda destekçilerine “hesaplaşma günü"nün geleceğini defalarca kez ima etmektedir.

AfD'nin Avrupa Parlamentosu seçimleri için liste başı adayı olan Krah, yaptığı bir röportajda SS'lere olan yakınlığının sinyallerini verdi. Her ne kadar bu nedenle “konuşma yasağı” almış olsa da, ifade ettiği şey yalnızca AfD'nin neredeyse tüm lider kadrolarının bugün düşündüğü şeylerdi. Eğer AfD iktidara gelirse, milyonlarca Almanya pasaportlu göçmen de dahil olmak üzere, tüm göçmenler sınırdışı edilecektir. Bu da ancak toplu tutuklamalar ve kampların kurulmasıyla mümkün olabilir. Höcke-AfD'si, Hitler döneminde olduğu gibi, her türlü muhalefet ifadesini bastıran, sendikaları yok eden ve nihayetinde diğer tüm partileri hizaya getiren bir hareket inşa etmek istiyor.

Solcular, sendikacılar, Müslümanlar, Yahudiler, Almanya pasaportu olan ya da olmayan göçmenler: Herkes AfD tarafından tehdit ediliyor. Bu nedenle herkes protestolara katılmalıdır. Özellikle de İsrail'in Filistin halkına yönelik soykırımına karşı protestolara katılanlar. Eğer Filistinliler anti-faşist hareket içinde ötekileştirilir ya da saldırıya uğrarsa, hareket içindeki bu ırkçılığa karşı da harekete geçmeliyiz.

4-Faşizme karşı mücadelede devlete güvenemeyiz

Kapitalist devletin “sağ gözü kördür”, kurumları tarafsız değildir.  Yalnızca faşistler çok ileri gittiğinde ve Nazilere karşı kitlesel bir direniş olduğu için durum kontrolden çıkma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığında müdahale eder.  Bu nedenle polise, mahkemelere ve hatta iç istihbarat servisine bile güvenemeyiz. Kendisini “iç istihbarat servisi” olarak adlandırsa bile, bu servis esasında çözümün değil sorunun bir parçasıdır. İç istihbarat servisinin eski başkanı olan Maaßen şimdi AfD ile açıkça işbirliği yapmaktadır. AfD'nin yasaklanması ya da Björn Höcke'nin seçme-seçilme gibi yurttaşlık haklarının elinden alınması talepleri yanıltıcıdır. Uzun süren yasaklama işlemleri inisiyatifi devletin eline verir ve ve anti-faşist direnişi hareketsiz kılar. On yıllardır yaşanan acı deneyimler göstermektedir ki, yasaklar günün sonunda dönüp dolaşıp yine sola yönelmektedir.

5-Nazi-terörüne karşı geniş ittifaklar ve kitlesel dayanışma protestoları

Anti-faşist hareketin başarısı her zaman protestoların geniş ittifaklar ve kitle hareketleri tarafından desteklenmesine dayanmıştır. Örneğin 2010'ların başında Saksonya eyaletinin başkenti Dresden'de NPD ve benzerlerinin yıllık yürüyüşleri, “Nazisiz Dresden” sloganı altında durdurulmuştur. Nazileri ancak başka türlü hasım olduğumuz örgütler de dahil olmak üzere, belirli amaçlı bir ittifak içinde birleşerek durdurabiliriz. Buna DIE LINKE (Sol Parti), BSW (Sahra Wagenknecht Platformu), SPD (Sosyal demokratlar) ve Yeşiller gibi grup ve partilerin yanı sıra, dini cemaatler, müzik dünyası, sağ karşıtı taraftar kulüpleri ve elbette sendikalar da dahildir. Tarihsel deneyimlerin de gösterdiği üzere, faşistler iktidara geldiklerinde bu gruplar arasında ayrım yapmayacaktır.

“Essen stellt sich quer” (Essen karşı duruyor) ittifakı 28-30 Haziran haftasonuna yayılan çeşitli protesto ve eylemlerin duyurusunu yaptı. Almanya'nın dört bir yanından Essen'e otobüs seferleri düzenleniyor. Essen'de bizimle birlikte sokaklara gelin: Bizi “Revolutionäre Linke” bayraklarıyla göreceksiniz! 

Buluşma noktalarımız: 29 Haziran Cumartesi 06:00, Essen Gruga Salonu önü,

29 Haziran Cumartesi 10:00, Essen Merkez Tren İstasyonu, “Mr. Chicken” önü. 

Çağrı metninin Almancasına ulaşmak için tıklayın

Bültene kayıt ol