Berlin üniversitelerindeki akademisyenlerden açıklama

08.05.2024 - 08:58
Haberi paylaş

7 Mayıs 2024 günü FU Berlin Üniversitesi kampüsünde kurulan Filistin Kampı’nın polis şiddetiyle dağıtılması ve öğrencilerin kampüste gözaltına alınmasına dair Berlin’deki akademisyenler bir imza metni yayınladı. Metnin Türkçesini paylaşıyoruz.

Berlin'deki üniversitelerde görev yapan akademisyenler olarak, kendi kavrayışımız, öğrencilerimize eşit bir yaklaşımın yanı sıra, aynı zamanda onları korumamızı ve asla polis şiddetine maruz bırakmamamızı gerektirmektedir. 

Protesto kampının somut taleplerini kabul edip etmediğimizden bağımsız olarak, öğrencilerimizin önünde durarak, üniversite alanlarının işgalini de içeren barışçıl protesto haklarını savunuyoruz. Toplanma ve ifade özgürlüğü bilhassa üniversitelerde korunması gereken temel demokratik haklardır. Refah'ın bombalanması ve Gazze'de giderek kötüleşen insani kriz göz önüne alındığında, protesto edenlerin taleplerinin aciliyeti, bütün somut taleplere katılmayan veya seçilen eylem biçimini uygun bulmayanlar için de anlaşılır olmalıdır.

Diyaloga yönelik olması, temel haklarla korunan protestolar için bir önkoşul değildir. Tam tersi olarak, mümkün olduğu kadar diyalog temelli ve şiddet içermeyen bir çözüm için çaba göstermenin üniversite yönetiminin görevi olduğuna inanmaktayız. FU Berlin Üniversitesi'nin yönetimi, önceden bir diyalog teklifi dahi olmaksızın, protesto kampının polis tarafından dağıtılmasını istediği için bu görevini ihlal etmiştir. Anayasal olarak barışçıl bir biçimde toplanma hakkı, ifade edilen görüşten bağımsız olarak geçerlidir. Toplanma özgürlüğü Federal Anayasa Mahkemesi ("Fraport" kararı) yerleşik hükmüne göre, özel konut hakkını da kısıtlayabilmektedir. Kaldı ki FU Berlin Üniversite kampüsü gibi kamuya açık alanlar, kamusal amaçlar da dahil olmak üzere, çeşitli amaçlara hizmet için vardır.

Berlin'deki üniversitelerin yönetimlerini kendi öğrencilerine yönelik polis operasyonlarından ve ceza soruşturmalarından kaçınmaya çağırıyoruz. Öğrencilerle diyalog ve üniversitelerin eleştirel kamusal alanlar olarak korunması, en yüksek önceliğe sahip olmalıdır. Bunların her ikisi de kampüsteki polis operasyonları ile bağdaşmaz. Akademisyenler ve üniversiteler olarak misyonumuzu yalnızca tartışma ve münazara yoluyla yerine getirebiliriz.

Bültene kayıt ol