Güney Afrika'nın İsrail'e karşı açtığı soykırım davası Lahey'de başladı. Dışarıda Filistin halkıyla dayanışanlar, içeride işgal ve savaş suçlarının hesabını soranlar vardı.
Hollanda'nın Lahey kentinde bulunan Uluslararası Adalet Divanı'nda tarihi duruşmalar başladı.
İsrail'in Gazze'deki eylemlerinin aleni bir soykırım olduğunu 84 sayfalık sağlam ve delillendirilmiş bir şekilde dile getiren ve davayı açan, apartheid rejimini mücadeleyle yıkan Güney Afrika oldu.
Filistinliler duruşmadan önceki akşam, soykırım davasına destek için işgal altındaki Batı Şeria'daki Ramallah kentindeki Nelson Mandela Meydanı'nda toplandı. Gazze'deki birçok insanın kulağı ve kalbi Lahey'deydi. Fakat İsrail, gün boyunca saldırılarına devam etti.
Lahey'de mahkemenin bulunduğu Barış Sarayı önünde toplanan birçok ülkeden işgal karşıtı eylemciler Gazze'deki katliamı protesto etti. Davanın sürdüğü salonda dışarıdan gelen slogan sesleri duyuldu: "Durdurun, soykırımı durdurun", "Hepimiz Filistinliyiz", "İsrail'i boykot edin..."
El Cezire muhabirlerinin duruşmanın ilk gününde yaşananlara dair notları şöyle:
► Kayıt memuru Güney Afrika'nın İsrail'e karşı açtığı davanın içeriğini okudu:
"Başlıca madde, İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarını derhal durdurması gerektiğidir.
İsrail saldırılarında 7 Ekim'den bu yana 23 binden fazla Filistinlinin öldürüldüğünü ve yaklaşık 60.000 Filistinlinin yaralandığını hatırlatalım."
► Güney Afrika'nın Hollanda büyükelçisi söz aldı. Vusimuzi Madonsela konuşmasına şöyle başladı:
“Güney Afrika, 1948'den bu yana İsrail'in sömürgeleştirme yoluyla Filistin halkının devam eden Nakba'sını tanıdı.”
“Güney Afrika, İsrail Devleti'nin soykırım eylemleri ve kararlarının 1948'den bu yana Filistin halkına karşı gerçekleştirilen yasadışı eylemler dizisinin bir parçasını oluşturduğunu kabul ediyor."
"Başvuru, İsrail'in soykırım eylemlerini ve buna verilen izinleri, 75 yıllık apartheid, 56 yıllık işgal ve Gazze Şeridi'ne uyguladığı 16 yıllık kuşatma bağlamında daha geniş bir çerçeveye oturtuyor.”
►Güney Afrika Adalet Bakanı Ronald Lamola davanın açılış konuşmasını yaptı:
“Filistin halkına elimizi uzatırken, bunu insanlığın bir parçası olduğumuzun bilinciyle yapıyoruz. Bunlar kurucu başkanımız Nelson Mandela'nın sözleriydi; Güney Afrika, 1998'de Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşme'ye bu ruhla katıldı."
“Sözleşmenin taraflarından biri olarak bu mahkemeye bu ruhla yaklaşıyoruz. Bu herkese, Filistin halkına ve İsraillilere verilmiş bir taahhüttür.”
“Filistin ve İsrail'deki şiddet ile yıkım 7 Ekim 2023'te başlamadı. Filistinliler, 76 yıldır, bu yana her gün sistematik baskı ve şiddete maruz kalıyor."
"İsrail, Gazze Şeridi'nde 2004'ten bu yana hava sahası, karasuları, kara geçişleri, su, elektrik ve sivil altyapının yanı sıra kilit hükümet işlevleri üzerinde kontrol uygulamaya devam ediyor."
“Bir devletin topraklarına yapılan hiçbir silahlı saldırı, ne kadar ciddi olursa olsun, vahşet suçlarını içeren bir saldırı bile, ister hukuk ister ahlak meselesi olsun, sözleşme ihlallerine gerekçe veya savunma sağlayamaz."
“İsrail'in 7 Ekim saldırısına verdiği yanıt bu çizgiyi aştı ve sözleşmenin ihlal edilmesine yol açtı.”
“Bu tür kanıtlarla karşı karşıya kalan ve Sözleşme'nin 1. maddesinde yer alan soykırımı önlemek için elimizden geleni yapma görevimiz karşısında Güney Afrika hükümeti bu davayı başlattı."
► Güney Afrika'nın davasını temsil eden avukatlardan Adila Hassim söz aldı:
"Bu, Soykırım Sözleşmesi'nin önsözünde ifade edildiği gibi, ortak insanlığımızın özünü vurgulayan bir davadır."
“Güney Afrika, İsrail'in soykırım tanımına giren eylemlerde bulunarak sözleşmenin 2. maddesini ihlal ettiğini ileri sürüyor. Eylemler, soykırım sonucunun çıkarılabileceği sistematik davranış kalıplarını gösteriyor.”
Hassim, "çoğunlukla kimliği belirlenemeyen" cesetlerin gömüldüğü toplu mezarların fotoğraflarını gösterirken, "ilk soykırım eyleminin Gazze'deki Filistinlilerin toplu öldürülmesi olduğunu" söyleyerek devam etti:
“İsrail haftada 6 bin bomba atıyordu. Güvenli olduğunu söylediği güney Gazze'ye en az 200 kez 907 kglik bomba attı."
"Hiç kimse bağışlanmadı. Yeni doğmuş bebekler bile. Birleşmiş Milletler (BM) yöneticileri burayı çocuklar için bir mezarlık olarak tanımladı.”
Salona gösterilen Gazze haritasına dikkat çeken Haşim şu noktaları sıraladı:
► Uluslararası Adalet Divanı Başkanı Joan Donoghue, Güney Afrika'nın İsrail'e karşı açtığı tarihi soykırım davasıyla ilgili duruşmaları başlattı.
► Güney Afrika'yı temsil eden ikinci avukat Tembeka Ngcukaitobi söz aldı:
► Profesör John Dugard söz aldı. Soykırım Sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerin, "bir bütün olarak uluslararası topluma karşı yükümlülükler” olduğunu hatırlatarak "bu sözleşmeye taraf devletler yalnızca soykırım eylemlerinden vazgeçmekle değil, aynı zamanda bunları önlemekle de yükümlüdür" dedi.
► Duruşma kısa bir aradan sonra devam etti. Söz Güney Afrika'yı temsil eden avukat Profesör Max du Plessis'e verildi.
Du Plessis, deçici tedbirlere ilişkin şunları söyledi:
"Güney Afrika'nın Soykırım Sözleşmesi kapsamında öne sürdüğü haklar ve bunların korunması, sözleşmenin amacına uygundur.
Ayrıca, Güney Afrika'nın, soykırımı gerçekleştiren veya soykırımı doğrudan kamuya açık bir şekilde kışkırtan kişilerin eylemlerini etkili bir şekilde engellemek için yetkisi dahilindeki tüm makul önlemleri almak da dahil olmak üzere soykırımı önleme yükümlülüğünün olduğu da makul bir prensiptir."
"O halde açık konuşayım: Güney Afrika'nın yükümlülüğü, Gazze'deki Filistinlileri koruma ihtiyacından ve onların soykırım eylemlerine maruz kalmama yönündeki mutlak haklarından kaynaklanıyor."
► Güney Afrika'yı temsil eden diğer bir avukat Blinne Ni Ghralaigh, UAD'ye “Gazze'deki Filistinlileri İsrail'in soykırım sözleşmesini ihlal etmesinden kaynaklanan onarılamaz önyargılardan korumak için geçici önlemlere acil ihtiyaç olduğunu” söyledi.
► Güney Afrika neden Hamas'a karşı mahkeme kararı istemiyor? Avukat Vaughan Lowe bu soruyu ele aldı:
► Güney Afrika temsilcisi Vusimuzi Madonsela mahkemeye, Güney Afrika'nın “soykırımı önlemek ve bunu Güney Afrika ve sözleşme kapsamındaki diğer tüm devletlere düşen uluslararası yükümlülüğün yerine getirilmesi amacıyla” UAD'ye geldiğini söyledi.
“İsrail uluslararası yükümlülüklerini gözümüzün önünde göz ardı ederken, açık ve spesifik geçici önlemler belirtilmemesinin ve müdahale için adım atılmamasının sonuçlarının, korkarız ki, gerçekten çok vahim olacaktır: Gazze'de daha fazla soykırım eylemi riskiyle karşı karşıya olan Filistinliler için Sözleşmenin bütünlüğü, Güney Afrika'nın hakları ve Sözleşme kapsamındaki hakların etkili bir şekilde hayata geçirilmesini sağlayacak donanıma sahip olan ve yetkilerini kullanması gereken bu mahkemenin itibarı için."
Güney Afrika'nın istediği: Gazze'deki askeri harekatın derhal durdurulması. Duruşmalar devam edecek. Aktarmaya devam edeceğiz.