İsrail Gazze mezbahasını yeniden açıyor

03.12.2023 - 10:58
Haberi paylaş

İsrail'in Gazze'ye yönelik soykırım kampanyasının birinci aşaması sona erdi. İkinci aşama başladı. Bu aşama daha da yüksek düzeyde ölüm ve yıkımla sonuçlanacak. Chris Hedges yazdı.

Gazze semaları -yedi günlük ateşkesin ardından- ölüm mermileriyle doldu. Savaş uçakları. Saldırı helikopterleri. Dronlar. Topçu mermileri. Tank mermileri. Havan topları. Bombalar. Füzeler. Gazze patlamaların ve yıkılan binaların altındaki yardım çığlıklarının kakofonisine dönüşmüş durumda. Korku bir kez daha Gazze toplama kampındaki her kalbi sarıyor. 

Gazze'deki Sağlık Bakanlığı'na göre Cuma akşamına kadar İsrail'in kuzey, güney ve orta Gazze'ye düzenlediği hava saldırılarında aralarında üç gazeteci ve iki doktorun da bulunduğu 184 Filistinli hayatını kaybetti, en az 589 kişi de yaralandı. Yaralıların çoğu kadın ve çocuklardan oluşuyor. İsrail caydırılamayacak. İşi bitirmeyi, Gazze'nin kuzeyinde kalanları yok etmeyi ve güneyde kalanları da yok etmeyi, Gazze'yi yaşanmaz hale getirmeyi, 2,3 milyon insanın açlık, terör, katliam ve bulaşıcı hastalıklar yoluyla büyük bir etnik temizlik kampanyasıyla sürmeyi planlıyor.

Göstermelik miktarda gıda ve ilaç getiren yardım konvoyları - El Neccar hastanesi müdürüne göre ilk parti kefen ve koronavirüs testleriydi - durduruldu. Başta Başkan Joe Biden olmak üzere hiç kimse soykırımı durdurmak için müdahale etmeyi planlamıyor.ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken bu hafta İsrail'i ziyaret etti ve sivilleri koruması çağrısında bulunurken, İsrail'in yıllık askeri yardım olarak aldığı 3.8 milyar doları ya da 14.3 milyar dolarlık ek yardım paketini kesintiye uğratacak koşullar koymayı reddetti. İsrail ölüm ruleti çarkını çevirirken, dünya pasif bir şekilde izleyecek ve daha fazla cerrahi saldırı hakkında işe yaramaz sözler mırıldanacak. İsrail'in işi bittiğinde, Filistinlilerin düzinelerce köyde katledildiği ve 750 bin kişinin Siyonist milisler tarafından etnik olarak temizlendiği 1948 Nakba'sı daha medeni bir dönemin tuhaf bir kalıntısı gibi görünecek. 

Hiçbir şey yasak değil. Hastaneler. Camiler. Kiliseler. Evler. Apartman blokları. Mülteci kampları. Okullar. Üniversiteler. Medya ofisleri. Bankalar. Kanalizasyon sistemleri. Telekomünikasyon altyapısı. Su arıtma tesisleri. Kütüphaneler. Buğday değirmenleri. Fırınlar. Marketler. Bütün mahalleler. İsrail'in amacı Gazze'nin altyapısını yok etmek ve her gün yüzlerce Filistinliyi öldürmek ya da yaralamak. Gazze bir çorak arazi, yaşamın sürdürülemeyeceği ölü bir bölge haline gelecektir.

İsrail Cuma günü Han Yunus'u bombalamaya başladı ve sivilleri güneye, Mısır sınır kapısı Refah'a doğru tahliye etmeleri konusunda uyaran broşürler attı. Yerlerinden edilen yüz binlerce Filistinli Han Yunus'a sığınmıştı. Filistinliler Refah'a itildiklerinde kaçabilecekleri tek bir yer kalıyor: Mısır. İsrail İstihbarat Bakanlığı, sızdırılan bir raporda Gazze nüfusunun Mısır'ın Sina Yarımadası'na zorla nakledilmesi çağrısında bulunuyor. Gazze'deki Filistinlileri kasıtlı olarak yerlerinden edip Mısır'a sürmeye yönelik ayrıntılı bir plan elli yıldır İsrail doktrininde yer alıyor. Şimdiden Gazze'deki 1.8 milyon Filistinli evlerinden sürülmüş durumda. Filistinliler sınırı geçip Mısır'a girdiklerinde -ki Mısır hükümeti ve Arap liderler ABD'nin baskısına rağmen bunu engellemeye çalışıyor- bir daha asla geri dönemeyecek. 

Bu Hamas'a karşı bir savaş değildir. Bu Filistinlilere karşı bir savaştır.

İsrail saldırıları baş döndürücü bir hızla gerçekleşiyor ve bunların çoğu günde 100 hedef seçen yapay zeka üzerine kurulu "Habsora" - Müjde - adlı bir sistemden geliyor. Yuval Abraham'ın İsrail siteleri üzerine +972 Magazine ve Local Call'da yayınlanan bir makalesinde bu yapay zeka sistemi, yedi eski ve yeni İsrailli istihbarat yetkilisi tarafından "toplu suikast fabrikası" olarak tanımlanıyor. Makaleye göre İsrail, örneğin bir cep telefonundan Hamas mensubu olduğunu düşündüğü bir kişinin yerini tespit ettiğinde, hedefin etrafındaki geniş bir alanı bombalayarak onlarca, bazen de yüzlerce Filistinliyi öldürüyor ya da yaralıyor.

Haberde, "İstihbarat kaynaklarına göre Habsora, diğer şeylerin yanı sıra, Hamas ya da İslami Cihad mensubu olduğundan şüphelenilen kişilerin yaşadığı özel konutlara saldırmak için otomatik öneriler üretiyor. İsrail daha sonra bu evleri ağır bombardımana tutarak geniş çaplı suikast operasyonları gerçekleştiriyor."

7 Ekim'den bu yana 6 bini çocuk ve 4 bini kadın olmak üzere yaklaşık 15,000 Filistinli öldürüldü. Yaklaşık 30 bin kişi yaralandı. Çoğu enkaz altında gömülü altı binden fazla kişi kayıp. 300'den fazla aile, ailelerinden 10 ya da daha fazla üyeyi kaybetti. Batı Şeria'da 7 Ekim'den bu yana 250'den fazla Filistinli öldürüldü ve 3 binden fazla kişi de yaralandı. Ancak bu bölge Hamas tarafından kontrol edilmiyor. İsrail ordusu yaklaşık 30 bin Hamas savaşçısından bin ila 3 binini öldürdüğünü iddia ediyor ki bu sayı saldırının boyutu düşünüldüğünde nispeten küçük bir rakam. Direnişçilerin çoğu geniş tünel sistemlerinde barınıyor. 

İsrail'in oyun kitabı "Dahiya Doktrini." Bu doktrin, İsrail ile Hizbullah arasında 2006 yılında Lübnan'da yaşanan savaşın ardından, savaş kabinesinin bir üyesi olan eski İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) Genelkurmay Başkanı Gadi Eizenkot tarafından formüle edildi. Dahiya, Beyrut'un güneyinde bir banliyö ve Hizbullah'ın kalelerinden biri. İki İsrail askerinin esir alınmasının ardından İsrail jetleri tarafından vuruldu. Doktrin, İsrail'in caydırıcılık sağlamak için altyapıyı ve sivil konutları tahrip ederek büyük ve orantısız güç kullanması gerektiğini öne sürüyor.

IDF sözcüsü Daniel Hagari, İsrail'in Gazze'ye yönelik son saldırısının başlangıcında "vurgunun" "isabete değil hasara" göre yapılacağını kabul etti.

İsrail, savaş başlığı olmayan bir roketin çatıya düşerek içeridekileri tahliye etmeleri için uyardığı "çatı vurma" taktiğini terk etti. İsrail ayrıca yaklaşan bir saldırıyı haber veren telefon aramalarına da son verdi. Artık bir apartman bloğundaki ya da mahalledeki düzinelerce aile haber verilmeden öldürülüyor.

Kitlesel yıkım görüntüleri, Hamas savaşçılarının 7 Ekim'deki aşağılayıcı saldırısı ve 395'i asker, 59'u polis olmak üzere 1.200 İsraillinin öldürülmesinin ardından İsrail içindeki intikam hırsını besliyor. Birçok İsrailli soykırımdan sadistçe bir zevk duyuyor. İşgal altındaki Batı Şeria'dakiler ve İsrail vatandaşlığına sahip olanlar da dahil olmak üzere Filistinlilerin öldürülmesi ya da sınır dışı edilmesi çağrıları yükseliyor.

Hava saldırılarının vahşeti ve ayrım gözetmeyen saldırılar, yiyecek, su ve ilaçların kesilmesi, İsrail hükümetinin soykırımcı söylemi, bunu tek amacı intikam olan bir savaş haline getiriyor. Bu ne İsrail ne de Filistinliler için iyi olacaktır. Orta Doğu genelinde bir yangını körükleyecektir. 

İsrail'in saldırısı, geçmişte pek çok yerleşimci sömürge projesinin yaptığı gibi, aptalca bir şekilde yerli halkın direnişini soykırımla ezebileceğini düşünen bir istilacı sömürge projesinin son çaresiz önlemidir. Ancak İsrail bile bu ölçekte bir katliamdan paçayı kurtaramayacaktır. Ailelerinin hepsi olmasa da çoğunun öldürüldüğünü, evlerinin ve mahallelerinin yok edildiğini gören bir nesil Filistinli, ömür boyu adalet ve intikam için susuzluk duyacaktır. 

Bu savaş bitmedi. Başlamadı bile.

2.12.2023

Bültene kayıt ol