- Batı, Rusya'yı izole etmeye çalıştı. işe yaramadı: Rusya Ukrayna'yı işgal ettikten sonra, Batı ezici bir küresel koalisyon gibi görünen bir oluşum oluşturdu: 141 ülke Rusya'nın kayıtsız şartsız geri çekilmesini talep eden bir BM tedbirini destekledi ve sadece dört ülke Rusya'yı destekledi. Ancak 47 diğer ülke çekimser kaldı veya oylamaya katılmadı.
- Çin: ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, Hindistan'daki G20 maliye bakanları toplantısında Pekin'i Rusya'nın yaptırımlardan kaçmasına yardım etmesi konusunda uyardı. Ayrıca ABD'nin Rusya'ya ek yaptırımlar uygulamayı planladığını söyledi.
- En güçlü iki Batılı devlet, Washington ve Berlin topyekûn bir Ukrayna zaferini hedeflemiyor. Onların çıkarına olan bu yıpratma savaşının sürmesini sağlamak. Bu, Rusya ve Batı arasında açıktan bir savaşın ortaya çıkması riskini azaltıyor ve Rusya’yı kazanamayacağı bir savaşın içine hapsediyor. Rusya’nın zorbalıklarının ve bombardımanlarının korkunç sonuçlarını yaşayan ve evlerinden uzağa sürüklenen iki taraftan askerler ve Ukraynalı siviller, iki emperyalist blokun, çok daha güçlü olan Batı ittifakı ve gittikçe Çin’den daha fazla destek alan Rusya’nın kapışmasında kılıç artığı gibi görülüyor.
- Son BM Genel Kurulu, Rusya'nın Ukrayna topraklarından çekilmesini talep eden başka bir kararı onayladı - ancak Çin, Güney Afrika, Hindistan ve birçok ülke çekimser kalmaya devam etti. Savaş bir yılını geride bırakırken, Rusya'nın stratejisi net: Batı birliğinin dağılmasını beklemek.
- ABD emperyalizmi için jeostratejik çatışmanın ana ekseni Çin’den geçiyor. Biden yönetimi, ABD’nin 1945’den bu yana hegemonyasını sürdürmesini sağlayan “kurallara dayalı uluslararası düzen” doktrinine meydan okuyabilecek düzeyde bir ekonomik ve askeri kapasitesi olan tek gücün Çin olduğunu defalarca dile getirdi. Washington’un perspektifinden, Ukrayna bu küresel mücadelede, cephenin sadece ön çeperini oluşturuyor. Savaş Rusya’yı zayıflatmaya ve Avrupa’yı ABD’ye iyice bağlamaya yarıyor. Avrupa’yı Çin’e karşı cepheleştirme çabası, geçtiğimiz yılın Haziran ayında Madrid’de gerçekleşen NATO zirvesinde ve daha yakın zamandaki Tayvan konulu NATO toplantısında ifadesini buluyor. Bunun sonucu, kağıt üzerinde tarafsız olan İrlanda dahil devletlerin teker teker askeri harcamalarını körüklemesi sonucunda Avrupa’nın artan şekilde askerileşmesi.
Dolayısıyla Ukrayna savaşı tüm insanlığa bir tehdittir. Küresel Güney’deki devletlerin çoğunun ya tarafsız kalması yahut Rusya’ya yakın durması da bu durumu iyileştirmiyor. Eğer nükleer felaketten kaçınılabilirse dahi, savaşın yarattığı ekonomik çöküşün, özellikle de enerji ve gıda enflasyonu üzerindeki etkilerinin tüm dünyaya fakirlik ve açlık yaydığı gerçeği baki kalacak. Başka savaşlar, örneğin Etiyopya’nın Tigray bölgesindeki, 600.000 can alan feci çatışma, Ukrayna’nın gördüğü ilginin ancak küçücük bir kısmına mazhar olabiliyor. Bu da Batı emperyalizminin Ukrayna’da yitirilen canlar ve yaşanılan insani krize dair endişelerinin ikiyüzlülüğünü gözler önüne seriyor. Aynı çifte standart, Ukrayna’dan kaçan mültecilere kucak açılırken Afrika ve Orta Doğu’daki savaşlardan kaçanlara Avrupa kalesinin kapılarının kapatılmasında da görülebilir.