Gabrielle Kasırgası Yeni Zelanda’da bazı bölgelerde yıkıcı bir etkiye sahip oldu. Kasırgada en beş kişinin öldüğü, binlerce kişinin yerinden olduğu tahmin ediliyor ve ana yolların tahrip olması nedeniyle uzaktaki küçük yerleşim noktalarına ulaşmak zor hale gelmiş durumda.
Başbakan Chris Hipkins selin harap ettiği Gisborne şehrini ziyareti sırasında ülkenin aşırı hava olaylarına karşı hazırlıksız olduğunu açıkladı.
İklim Değişikliği Bakanı James Shaw ise parlamentoda yaptığı konuşmada bu türden felaketlerin iklim kriziyle bağlantısını vurguladı: İklim değişikliğinin gerçek olup olmadığı konusunda tartışarak geçirdiğimiz kayıp on yıllar hakkında hiç bu kadar üzgün ve kızgın olduğumu sanmıyorum.”
Gisborne’da yaşanan yıkımı şok edici hale getiren ise ülkenin 1.7 milyon en büyük şehri olan Auckland’da iki hafta önce yaşanan selden sonra meydana gelmesi. Sağanak yağışların, ani sellerle yaşanan toprak kaymalarının ve rekor düzeydeki yağışın tipik olarak yılın en kurak aylarından birisi sırasında yaşanması şaşırtıcı bir başka olgu.
Hava ve iklim araştırmacısı James Renwick “Yeni Zelanda’da nüfusun büyük bir kısmı taşma eğiliminde olan nehirlerin yakınında yaşıyor” dedi ve daha büyük tehlikelere dikkat çekti. Gerçekten de küresel sıcaklıkların artmasına bağlı olarak daha büyük olaylar daha sık yaşanacak. Güney Pasifik Okyanusu’nda yer alan Yeni Zelanda tropikal siklonlara karşı savunmasız. İklim değişikliği kesin olarak tropikal siklonların sıklığını artırmasa da şiddetini artıracağı kesin.
Yeni Zelanda’nın kuraklığın vurduğu ve suyun tükenmek üzere olduğu bölgelerini hemen ardından aşırı yağışlar ve sel felaketinin vurması iklim krizine bağlı aşırı hava olaylarının büyük bir tehlike haline geldiğini gösteriyor.
İklim krizini durdurmak için kaybedecek tek bir saniye bile olmadığı çok açık.