22 yaşındaki Mahsa Amini'nin karakolda işkence sonucu hayatını kaybetmesiyle başlayan ve üç aydır süren eylemler, 1979'dan bu yana en büyük sokak gösterileri olarak tarihe geçiyor.
İnsan Hakları Aktivistleri Haber Ajansı verilerine göre, bugüne kadar en az 475 kişi hayatını kaybetti, 18 bin 240 kişi gözaltına alındı.
Eylemler devam ederken rejimin iki kişiyi idam ettiği haberini aldık. İdam edilen Mohsen Şikari, 23 yaşında, futbolcu, kahvede çalışan bir işçiydi. Elinde bıçak olduğu, yolda ateş yaktığı gibi gerekçelerle idam edildi. Yargılanması tam bir tiyatroydu.
Meşhed kentinde gözaltına alınan Macit Rıza Rahnavard 23 gün sonra asıldı. Rahnavard’a iki kolluk kuvvetini öldürme suçlamasıyla idam cezası verilmişti. Mahkemeye kolu kırık çıkarılan protestocunun, işkence altında önüne konulan ifadeyi imzaladığı tahmin ediliyor.
İran idamlarla birlikte yeni bir sürece girdi, idamlara isyan süreci başladı. İran halkının yüzde 70’i eylemcileri destekliyor, idamlara karşı. İran’da halk artık müzakere istemiyor, iktidarın yıkılmasını istiyor.
Bu devrimin özneleri var: Kadınlar en önemli özne. 1979 İslam Devrimine karşı da ilk sesini çıkaranlar 8 Martta kadınlardı. Ayrıca etnik kesimler (Araplar, Beluciler, Kürtler) devrimin önemli ayakları. Son zamanlarda işçiler devrime katılmaya başladılar, grevler yayılıyor. Gençler devrime katılan çok önemli bir kesim, 16-25 yaş arası gençler eylemlere katılıyorlar.
Devrimin lokomotifi Kürdistan. Bu devrim için önemli bir şans. Kürdistan bölgesi devrim öncesinde de örgütlüydü, her zaman hazırdı. İlk öldürülen Mahsa Amini Kürt, Jin Jiyan Azadi sloganı Kürtçe.
Ama bir tehlike var. Kürt bölgesi hızlı gidiyordu, diğer kesimler yavaş geliyorlardı. 2 hafta önce rejim bunu fark edip, Kürdistan’a ağır silahlarla saldırmaya başladı. Bu da devrimi karanlık bir havaya soktu. Şiddet çok hızlı yükseldi, Kürt olmayan bölgelerde şiddetin bu kadar hızlı yükselmesi mümkün değil. Bu dengeyi sağlamak için diğer bölgelerle aynı hızda devrimi ilerletmek lazım, Kürt bölgesi bunu fark etti ve yavaşlamaya başladı.
İran Devrimi yaratıcı bir şekilde ilerliyor. Belucistan’da kadınlar hiç eylem yapmıyordu, geçen hafta o bölgede kadın eylemleri başladı. Her devrim süreci böyle yaratıcılıklarla beslenir. Devrim 100 gündür bu şekilde ilerliyor.
İdam konusunda devrimciler şimdi tepkilerinin seviyesini güçlendirecekler. Devrimin bir merkezi yok, her türlü karar bireyler tarafından alınıyor. Bu bazı kesimler için şaşkınlıkla karşılanıyor, ama bu bir avantaj. Rejim savaşmak için hedef bulamıyor, devrimin önderliğini bulamadığı için yok edemiyor.
Her gün eylemlerde yeni taktikler kullanılıyor. Bu sayede rejim süreci durduramıyor. Herkes lider, herkes birey. Bütün devrimciler sokakta, ama rejim sokaktaki insanları etiketleyemiyor.
Özgürlük, eşitlik, kurtuluş sloganları öne çıkıyor
Devrim İran’da aile yapısını da etkiledi. Kadınların ayaklanmaya önderlik etmesi, baba otoriterliğini kırdı.
Devrim, İran soluna yeniden doğması için ortam yarattı, yeni bir enerji kattı. 1980’li yıllarda tümüyle ortadan kaldırılan sol, şimdi sokak eylemlerinde yeniden doğmaya başladı. Duvarlara “ya sosyalizm ya barbarlık” sloganları yazılıyor.
İran devleti, halkı Suriye gibi olmakla korkutuyordu, ama halk artık buna inanmıyor, devrimi desteklemek Suriye gibi olmayı gerektirmiyor, herkes bunu biliyor, bunu pratikte yaşıyor, kitleler birbirleri ile kavga etmiyorlar, sadece rejimi devirmek istiyorlar.
Rejim şimdi eylemlere katılan kişilerin, esnafların hesaplarına el koyuyor, bu da onun giderek acizleştiğini gösteriyor. İşçi sınıfı grevleri rejimi kökünden sarsıyor. Geçen hafta esnaf 3 gün üst üste çalışmadı. Bunu son 20 günde iki defa tekrarladılar. İşçilerin, esnafın çalışmaması ekonomi için çok tehlikeli. Rejim bu durumdan çok korkuyor. 3 aydır artık sokaklar eylemcilerin kontrolünde. Belediyeler sokak yazılarını silmeye yetişemiyorlar. İdamlara halk şimdi yeni bir eylem dalgası ile cevap verecek, İran devriminin yaratıcı gelişimi devam edecek.
İranlı bir devrimci